Biliyorum, sizi uzun bir süre bensiz bıraktım ama tabii ki siz bunun henüz farkında değilsiniz çünkü hikayeyi yayımlamadım. Şu an bunu okuyorsanız eğer drama bağlamak istemem ama muhtemelen bir toprağın altında çürümekle meşgulümdür. Demek ki canım yiğenim vasiyetimi yerine getirmiş. Şu an bu satırları okuyorsanız şayet benim kadar onun da katkısı var demektir bu. Yazamadım, uğrayamadım buraya. Aslında uğradım ama kapısına kadar gelip son anda içeri girmekten vazgeçen garip bir misafir tipine bürünüp uzaklaşıp gittim. Aslında neden ara verdiğimi size asla ama asla anlatmayacaktım ama son anda bir fikir beni vazgeçirdi. Anlatıyorum.
Size anlattığım bu hikayeye silsilesi içerisinden biri- hangisi olduğunu söylemeyeceğim- yıllar sonra numaramı bir yerden bulup beni aradı. Önce bir şey demedim, sakince arkama yaslanıp sigaramı yaktım. Açıkçası rahatsız edici bir şeydi bu. Sanki bilgisayarımda gizli gizli yazdığımı biliyormuş gibi geçmişi bir de o deşti. Yazı hayatından beni koparan da bu oldu işte. Kendi hayat öykümü, otobiyografimi durdurmak zorunda kaldım. Tabii bunun için acele etmedim. Hayat bana frene basmamayı öğretti. Bir süre elimi ayağımı çektim sosyal medyadan. Hem zaten yapılacak da işlerim vardı, iyi oldu. Şehir dışına gitmişken biraz da gezmiş oldum derken geçenlerde en büyük yiğenim, onu ifşa etmek istemediğim için huzurunuzda takma isim olarak Ela'yı seçiyorum tabii o isterse hikayemi yayımlarken bunu değiştirebilir- bir gün bana uğradı, evimi temizledi, yanıma kuruldu, bir dizini kırdı ve gözlerini kısarak sordu.
"Dayı neden hikayene devam etmiyorsun? Eskiden bilgisayar başından kalkmazdın."
Önce cevap vermedim çünkü aklıma mantıklı bir cevap gelmedi. Ne diyebilirdim ki? Korktum mu diyecektim?
Her kadının rahatsız olacağını artık iyice öğrendiğim hareketi yaparak saçlarını karıştırdım. "Sen kendi işine bak baş belası."
"Ya dayı ya," dedi mızmızlanarak. "Ben ciddiyim. Gerçekten çok yakışıyordu sana yazmak," dedi sırıtarak.
Yerimden sıçramamak elde değildi. "Bana bak cadı, bu bir peri masalı değil. Kendi hayatımı tüm çıplaklığıyla anlatıyorum. Böyle karanlık şeyler insanı yorar."
Bilmiş bilmiş suratıma baktı. "Ben kendimi bildim bileli hiç o bilgisayar başında yazı yazdığın kadar huzurlu görmedim seni."
"Belki bir gün," dedim dalgın dalgın ama anladım ki daha devam edecek durumda değilim, lütfen beni affedin. Ayrıca belki derken huzura mı yoksa yazı yazmaya mı cevap olarak söylediğimden de emin değilim. Sanırım artık hiç birinden emin değilim. Hiçbir şeyden.
Ama yine de siz beni affedin. Tabii eğer bunu okuyan varsa ki öyle ummak istiyorum.
Ben beni bu noktaya getiren herkesi de affettim.
Şu an her nerede ve ne yapıyorsa onun da bu hikayeyi okuduğunu biliyorum ve huzurunuzda ona kendi adıyla sesleneceğim.
Zenan, seni de affediyorum.
Ve j. dediğin gibi hikayeme son veriyorum.
Artık kendi hayatıma da son vereceğim gibi.