2.2

276 21 52
                                    


Kütüphanesine ekleyip yeni bölüm bildirimini alıp buraya gelen herkese öncelikle "merhaba"
Sizi çok özledim. Gerçekten.
Portakallı Kek' in bu yeni bölümüne geçmeden önce hatırlamak için eski bölümleri okumanızı öneririm çünkü ben bile en az 3 kere okudum bu bölümü yazmadan önce.

Evet arayı yine açtım ama telafi edeceğim. Yazmayı gerçekten çok sevdiğimi fark ettim bu uzun arada. Belki eskisi kadar iyi değilim  şu an ama çok çalışıp telafi edeceğim!

Şimdi size keyifli okumalar.

Bölüm sonunda görüşürüz!🥰

Bazı şeylerin değiştiğinden bahsetmiştim. Okula gittiğimde de bu değişimin rüzgarını hissediyordum. Herkesin davranışları sanki aralarında anlaşmışlar gibi değişmişti bana karşı. Daha önce hiç "Günaydın" bile demeyen insanlar öğle yemeğinde benimle yemek istediklerini söylemişlerdi. Garip geliyordu ama nedenini sorgulamak istemiyordum. Belki yaşadığım şeylerin farkına varıp bana karşı iyi olmayı seçmişlerdir. Bilmiyorum, sorgulamıyordum da. Bana karşı nazik olan herkese naziktim. Samimi olsalar da olmasalar da umrumda değillerdi. Bir şeyler değişmişti içimde sanki. Eskiden olsa kafaya takabilirdim ama bunu bırakalı neredeyse 1 ay oluyor.

"Rima."

Dışarıyı izlediğim pencereden kafamı çevirip Aleyna' ya döndürdüm. Elinde tuttuğu sandiviçi bana uzatırken kendisininkini de ağzıyla açmaya çalışıyordu. Uzattığı sandiviçi aldığım anda kendi sandiviçinin dışındaki streç filmi çıkardı hemencicik. Bir lokma alıp yanıma geldiğinde pencereden aşağıda basket oynayanlara bakmaya başlamıştık.

"Keşke ben de basket oynayabilseydim." diye mırıldandım sandiviçten bir ısırık aldıktan sonra.

"Oynayalım. Gel."

Omuzlarımı silkip gözümü uzaktaki seken topa sabitledim.

"Şimdi mi?"

Aleyna' ya döndüğümde kafasını "Evet." anlamında sallamıştı. 

"İstiyorsan beklemenin anlamı yok. Zaten beden dersindeyiz. O sahayı bizim kullanmamız gerek. Onların değil."

Gülümseyip onayladım. Elbette ki basket takımı antrenman yapmalıydı o da biliyordu.

"Gel Kaan' ı bulalım önce."

Kaan..

O gün Merve istediği için beni o sahile çağırmıştı. Olacakları bilmediğini biliyordum. Çünkü bilseydi benimle orada buluşmazdı. Sadece o da bilmiyordu insanların bu kadar kötü olabileceğini.. Ona üzgün olmamasını söylememe rağmen her defasında tekrar özür dilemişti. Ama affedecek bir şey yoktu. Galiba hayatı boyunca her zaman bunun için üzgün olacaktı. Bilmiyorum.

Aleyna daldığımı farkedip elimden tuttu ve yürümeye başladığında ben de mecburen yürümüştüm. Kısa bir süre sonra aniden başımın dönmesiyle durmuştum olduğum yerde.

"Noldu?"

"Başım."

"Döndü mü yine?" 

Parmaklarımı alnıma yaslayıp gözlerimi kapattım. Son zamanlarda çok sık dönüyordu başım.

"Neden böyle oluyorum anlamıyorum ya.." diye mırıldandığım sırada Aleyna koluma girdi ve daha iyi olmamı bekledi.

portakallı kek •textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin