1.5

312 39 66
                                    

Hazırsanız, bu bölümü Portakallı Kek' in  size anlattıklarını okuyacaksınız.
😈

Yorumlarınız ve oylarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar🍊

(Profilimdeki diğer hikayeyi de bir göz atın. Beğeneceğinizi düşünüyorum.🎡)

Sabahın ilk ışıklarından beri okulun bahçesinde antreman yapıyorduk. Barış Hoca' nın yarı final maçı için durmadan çalıştırdığı sabahlardan biriydi yine çünkü.Hava ne kadar soğuksa vücudumuz bir o kadar sıcaktı antreman yapmaktan.

Okulun bahçesindeki; telle çevrili basket sahasının kenarına kendimi atıp çantamdaki su şişesini kafama diktim. Terden alnıma yapışmış saçlarımı ellerimle karıştırıp yanıma oturan Mert' e uzattım elimdeki su şişesini.

"Şuna bak."

Kolumu, koluyla dürtüp; kaşlarıyla okul bahçe kapısını işaret etmişti.

"Seninki."

Bahçe kapısından içeriye giren Rima' yı gösteriyordu.

Onu gördüğüm an, etrafımdaki her şey bir anda yok oluyordu ve gözlerim sadece onu görüyordu. Yine öyle olmuştu. Onun dışındaki her şey silinip gidiyordu. Sanki dünyada bulunan tüm varlıkların arasında parlak güneş gibiydi ve onun ışıkları etrafındaki her şeyi solduruyordu.

Benim güneşimdi...

Parlıyordu.

İçimi ısıtıyordu.

Aynı zamanda canımı da yakıyordu.

Sadece benim güneşim...

Kafasını öne eğmiş; yolu ezberlemiş adımlarının onu sınıfa götürmesine izin vermiş yürüyordu. Hafif esen rüzgar saçlarını havalandırıyor; havada narince süzülmelerine sebep oluyordu. Üstündeki kalın, kapşonlü ceketinin uzun kollarını sıkıca tutmuş; kolları yanlarında sallanıyordu. Üşümüş olmalıydı.

"Daldın."

Mert' e dönüp yüzüme ne zaman yerleştiğini anlamadığım gülümsememi sildim yüzümden.

"Yok ne dalacağım ya? Dalmadım. Ayrıca benimki kim o'lum?"

Mert çantamdan havluyu kucağıma attığında "Şu turuncu saçlı işte. Neydi adı? Garip bir şeydi." diyip güldü.

"Rima." dediğimde yine sırıtıyordum.

"Şuna bak."

Yüzümdeki ifadeyi işaret etmişti bu sefer de.

"Ne?"

"Aşıksın sen bu kıza."

Kafamı eğip kahkaha attım.

Doğruyu söylüyordu.

"Ne aşkı lan? Ben aşık olmam kimseye."

Başımı arkamdaki tele yaslayıp merdivenden çıkan Rima' yı izlemeye devam ettim. Gözlerim mıknatıs gibi çekiliyordu ona.

"Alo?"

Rima gözden kaybolduğunda tekrar Mert' e döndüm.

"Ne var alo alo?"

"Ohoo duymadın mı dediklerimi?"

"Duydum."

"Ne dedim?"

portakallı kek •textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin