Her insanın kendine ait bir hikayesi vardır başrolü olduğu. Ve her birimiz mutlaka birilerinin hikayesinde de kısa süre bile olsa başrol olmuşuzdur.
Oyun bitip perde kapandığında ise başrol birden bire yan oyuncuya dönüşüverir, tıpkı Sindrella'nın balkabağına dönüşmesi gibi.
Sadece sahnede duyulan saygı da kalmaz üstelik, herkes kendi hikayesine baktığından o, sahnede ışıklar içinde gördüğünüz başrol karanlık bir caddeye çıkar arka kapıdan.
Ardımızda kalamayan insanlar için başrol olmuşuzdur çoğu zaman da. O bizi yan rol bile görmez iken oyununda, biz onunla aynı sahnede rol almaya heves ederiz.
Sonucu söyleyeyim, hüsran.
Her rolü beceremez insan. Bazen yanında olmak istediklerinle değil de, yanında olanlarla oynayacaksın oyununu ki başrol olabilesin.
Ben başrol falan değilim. Kendi hayatında bile yan rolü oynamayı tercih etmiş biriyim sadece.
Artık eski olan sevgilisinin onu aldattığını öğrenmiş her genç kız gibi depresyon modunda hayatı sorguluyordum oturduğum yerden, ta ki...
'Hadi kaldır bir taraflarını yiyecek birşeyler hazırla bize' diyen sevgili kankam gelip depresyonumun ortasına kalemiyle dalana dek.
Sınavlara çalışıyor güya. Yanındaki bilgisayarda bilmem hangi dizinin bilmem kaçıncı bölümü açık, önünde bir sürü not kağıdı, saçına taktığı kalemi ve hiç doymayan midesi...
'Ya görmüyür musun depresyondayım ben. Git kendin doyur aç karnını!'
Kalemiyle bacağımı dürttü gene 'Açelya, yeter artık tatlım. Kaç kutu dondurma bitirdin bu soğukta o saçma sapalak çocuk için. Zatürre olup ölmeni istemem. Ders çalışıyorum, sen de bir iyilik yap kalkıp yemek pişir, hadi kuzum benim.' dedi
Oflayarak doğrulup battayenin altından çıktım. Ağız tadıyla bir depresyon bile yaşatmıyorlar insana. Böyle hayat olmaz olsun.
Sehpanın üzerinde duran dondurma kutularını alıp mutfağa geçtim. Bu kız bir kere bile haklı olmasa çok iyi olacak doğrusu. Cidden biraz daha dondurma yersem, aralık ayında zatürre olup öleceğim, ya da mide fesadı geçirip ortalığa kusacağım. Kutuları çöpe atıp kaşığı da bulaşık makinesine koydum.
Dünden kalan patatesli yemeği buzdolabından alıp ocağın üstüne koyup ısıtmaya bıraktım. Şimdi yeniden yemek pişirecek havamda değildim bununla idare etsin artık hanımefendi.
Gelelim şu aldatma mevzusuna. Evet benim gibi ponçik bir kızı bıraktı yarım akıllı. Hem de bir kez değil, dört aydır aldatıyormuş beni okuldan bir kızla.
Ben bu olayı öğrendikten hemen sonra ilişkimizi bitirdim. Sanki bunu bekliyormuş gibi, dakika bile geçirmeden gidip o kızla sevgili oldu beyefendi. Cidden nasıl bir midesizliktir, nasıl bir yüzsüzlüktür ya.
Ama ben onu boşverip önüme bakıyorum artık. Vizelerim yeni bitmiş, tatil yapacağıma düşündüğüm şeylere bak değil mi ama? Gerçi saat gecenin biri nereye tatil yapıyorsam bu saatte.
Tatil demiştim değil mi ben!? Güya tatil... aldatılmış biri olarak ondan nefret etsem de aklımda, fikrimde, gölünde hala Gökay diyor. Unutmak mı? Nerede? Keşke... Ama olmuyor işte koskoca 2 yıl.
Bu 2 yıla sığdırılmış sevgi, aşk, hatıra, özlem, hasret hiçbiri silinmiyor. Sil, unut diyor herkes. Ama öyle demekle olmuyor. Demesi kolay insanlar için ama ya ben... Ben onu, onun hatıralarını silebilir miyim? Aklım allak bullak.Yüzünün her zerresini ezbere biliyorum Bilmiyorum. Cemre olmasa halim daha kötü olur belkide.
Cemre...
Canım arkadaşım, herşeyim, bir arkadaş edimdim derdime derman oldu kardeşten öte oldu ailem oldu.
Cemre benim 3 yılım. Lise sonda dershanede tanıştık. Zamanla arkadaş, kardeş, dost, sırdaş olduk.Cemre şuan fen edebiyat fakültesi edebiyat bölümü 2.sınıf öğrencisi.
Cemre'nin vizeleri yeni başladığı için yoğun bir şekilde ders çalışıp sınavlara girip çıkıyor. Ama gene de beni yalnız bırakmıyor. Normalde vize haftası herkes oturup dersin başında geceler değil mi? Ama benim bu kardeşim benim yanımda derdime derman olmaya çalışıyor.Ben size kendimden bahsetmedim değil mi?
Ben Açelya Akdoğan Hukuk fakültesi 2.sınıf öğrencisiyim.
Ben gene evde tek başıma deprosyana girmiş hüngür hüngür ağlarken açmışım Ersin Baran'dan Ben Seni Bir Türlü Unutmadım şarkısını derken Cemre çıkageldi.
-Offf Açelya yeter ama ne Gökaymış ya kızım yeter yeter artık çocuk seni aldattı sevmiyor unuttu gitti. Gitti anladın mı? GİT-Tİ
-Biliyorum Cemre gelmeyecek biliyorum ben onun için hiçbişeyim ama o benim herşeyimdi anladın mı? HERŞEYİM. Seviyorum ne yapayım herşeye herkese rağmen sevdim ben onu. Ailemi karşıma aldım onun için. Unut diyorsun bana kolay değil o iş öyle olmuyor.
Cemre'ye ilk defa böyle sert yapmıştım. Cemre şaşkın, üzgün bir şekilde beni izliyordu bişey diyemedi ilk başta
-Biliyorum canım zor hem de çok zor ma yapmak zorundasın hep geçmişe takılıp kalamazsın ki. Geçmişe takılıp kalırsan geleceğine yön çizemezsin ki.
Haklıydı bu kız hep haklıydı. Ağlayarak sarıldım omzunda ağladım.
-Geçecek bitanem zor olacak ama geçecek. Hadi kalk hazırlan bi yerlere gidelim. Tolga'yı da arayayım mı? O da gelsin kafan dağılır.
-Gitmeyelim desem de sen beni illaki götüreceksin bir yerlere dolayısıyla tamam hazırlanayım. Sende Tolga'yı ara hadi
-Aferin benim arkadaşıma nasıl da biliyor beni. Tamam hadi hazırlan ben de Tolga'yı arayayım. Bizi almaya gelsin.
Dedim ya az önce millet vize haftası ders çalışır geceler benim arkadaşım da benimle ilgilenir.-Alo Tolga hayatım nasılsın. İyiyim hayatım bende musait misin? İyi güzel. Hadi gel bizi al da bir yerlere gidelim. Evet hala aynı biraz hava alsın dedim. Tamam olur. Yarım saate hazır oluruz.
Yarım saat sonra Tolga gelip bizi aldı. Akşam yemeğine götürdü bizi.
-Eeee baldız hanım. Nasılsın?
-İyidir enişte bey nasıl olsun bildiğin gibi
Tolga görüldüğü üzere Cemre'nin sevgilisi Tolga'da Cemre gibi fen edebiyat fakültesi edebiyat bölümü 2.sınıf öğrencisi yani sınıf arkadaşı aynı zamanda Cemre'nin. Bana hep baldız der bende ona hep enişte derim.
Yemekten sonra eve geldik Cemre ders çalışmak üzere odasına geçti. Ben de uyumaya çalıştım.
Ertesi gün...
-Açelya, Açelya neredesin kanka?
A-Açelya ca-canımYeni bölümün sonuna geldik. Umarım beğenirsiniz. Elimden geldiğince seveceğiniz bir bölüm yazmaya çalıştım. Ama takdir sizin. Her neyse sıkmayayım sizleri. Her ne kadar suç-i lisan eylediysem affola...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir B'aşk'A Tesadüf
RomanceSoruyorum size tesadüflere inanır mısınız? Ya da sorumu düzelteyim, hayatın bizim karşımıza doğru kişiyi tesadüf eseri çıkardığına mı inanıyorsunuz? Bence buna tesadüf demek pek de doğru bir tabir olmaz. Kaderimizde o kişinin karşımıza bir şekilde ç...