Bölüm 5

18.4K 1.7K 3.4K
                                    

      Akşam olduğunda ikisi de ortak salonda kendi arkadaş grubuyla bir araya geldi. Harry günün özetini dinledikten sonra gitmediği için memnundu. Baş başa güzel bir gün geçirmişlerdi. Bu her ne kadar içten içe kendi adına mutsuz etse de onlar adına mutluydu. Aralarındaki iletişimin ve ilişkinin derinleşmesine yıllarca şahit olmuştu. Bu süreçte ise kendini sık sık fazlalık gibi hissetmesine engel olamamıştı. İlişkiler konusunda şanssız, daha doğrusu eksikti ve bunun değişeceğine inancı yoktu bile.

      Günün özetini dinledikten sonra Slytherin dışındaki öğrenciler şöminenin önünde bir araya gelmiş ve George'un gönderdiği ürünleri test ederek eğlenmeye başlamışlardı. Ardından doğruluk ve cesaret oynamaya karar verdiklerinde Harry, yorgun olduğu bahanesiyle odaya geçti. Birinin kabuslarıyla ilgili bir şeyler sorabileceğini düşünmek bile huzursuz etmişti. Kimseye gördüklerinden bahsetmek ya da zayıf görünmek istemiyordu.

      Draco ise arkadaşlarıyla oturmaya devam etti. Nedense Harry'nin peşinden gitmek istemişti ama hemen arkasından gitmenin dikkat çekeceğini biliyordu. O yüzden mantığını dinledi ve kendini kalmaya zorladı. Bir süre sonra ortama kapılıp gitmişti. Theo'nun Hogsmeade'de nasıl reddedildiği muhabbetini dinleyip eğleniyordu.

      "Bunu söylemiş olamazsın!" dedi gülerek.

      "Tam olarak öyle söyledi," dedi Blaise.

      "Hangi geri zekalı kıza 'düşerken acıdı mı, yani Cennet'ten?' diye sorar?"

      "Cevap veriyorum," dedi Pansy. "Theodore Nott!"

      Hepsi kahkaha atarken Theo gözlerini devirdi. "Alt sınıflardan bir çocuk işe yaradığını söylemişti!"

      "Sonra ne oldu?" diye sordu Draco.

      "Ne olacak? Kız kafasından aşağı kaymak birası boşalttı ve dedi ki..." Pansy ciddileşti. "Bu acıtmıştır."

      "Rezilsin dostum," dedi Blaise. "Utançtan mekandan kaçarak uzaklaştım."

      Draco diğerlerinin gülüşmelerine katılırken bir anda hissettiği gariplikle ciddileşti. Yüzündeki gülümseme silinmiş, sesler kulağına uğultu haline gelmeye başlamıştı. Kötü hissediyordu, çok kötü.

      "Gitmem lazım," dedi farkında bile olmadan. İçinden bir ses Harry'ye gitmesini söylediği anda koltuktan fırlarcasına kalkıp odanın olduğu tarafa doğru koştu. Diğer odaların kapılarının önünden aceleyle geçip kendi odasına ulaştığında ve kapıyı açtığında karşılaştığı görüntü nedense şaşırtmamıştı. Harry kabus görüyordu. Bunu nasıl hissettiğini bile sorgulamadan kapıyı kapatıp yatağın yanına koştu.

      "Buradayım," dedi. "Geldim." Harry'nin eline uzandığında daha temas etmesine bile gerek kalmadan Harry onun elini kavradı ve kabusuna çekti.

      Draco odadan rüyaya geçiş yaptığı anda bütün hayat enerjisinin çekildiğini hissetti. Bir daha asla mutlu olamayacakmış gibiydi. Dünyada mutluluğa dair hiçbir şey kalmamış gibi... Harry'nin rüyasında olduğunu bile unutturacak kadar güçlü olan bu hislerden sıyrılmak için kendini zorluyordu. Ama odaklanabildiği tek şey hemen karşısındaki Ruh Emiciydi. Ruhunun mutluluk barındıran en ufak köşeleri bile kendisinden koparılırken ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Ancak sonunda başardı ve Harry'nin bedeninden çıkabildi.

      Harry trendeydi ve bir Ruh Emici tarafından ruhu emiliyordu.

      Harry, Sirius ile birlikteydi ve Ruh Emiciler tarafından saldırıya uğruyorlardı.

Nightmare | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin