Özel Bölüm

14.6K 1.2K 1.4K
                                    

We The Kings
See You In My Dreams (2013)

      Sıradan bir sonbahar akşamında, tatlı bir esintiyi ve günbatımının kızıllığını ardında bırakarak eve girdi. Kendisini karşılayan sessizliği çözmeye çalışırken cüppesini çıkardı, yerine bıraktı ve sessiz adımlarla içeri doğru ilerledi. Salonun girişine geldiğindeyse karşılaştığı manzarayla olduğu yerde durup gülümsedi. Kolay karşılaşacağı bir görüntü değildi. Zira Draco, çok yorgun olmadığı sürece gün içinde uyumayı sevmezdi. Geç yatıp erken kalkanlardandı. Zamanı iyi değerlendirmekle ilgili saatlerce konuşabilir, akıl verebilirdi. Harry ise söylediklerine gülerek karşılık verir, ciddiye almadığını belli etmekten çekinmezdi. Draco için zamanı iyi değerlendirmek kavramı bolca kitap okumak içeriyordu çünkü... Evde misin? Kitap oku. Boş zamanın mı var? Kitap oku. Teddy uyuyor mu? Kitap oku. Canın mı sıkılıyor? Şey yap mesela... Kitap oku? Eski kitaplardan oluşan iyi bir kütüphanesi vardı. Genellikle iksir üzerine kitaplardı ve elbette Harry'nin ilgisini çekmiyordu.

      Teddy'yi birkaç günlüğüne Andromeda'ya bırakmak için sadece bir saatliğine evden ayrılmıştı Harry. Geldiğinde Draco'yu uyurken bulmayı beklemiyordu. Şey yaparken bulurdu mesela... Kitap okurken? Bir ihtimal iksir denemeleri yapıyor olurdu. Ancak belli ki Teddy'yi göndermeden önce bolca oyun oynama çabası onu yorgun düşürmüştü. Önceki gece de uyumayı reddeden Teddy'yi uyutmak kolay olmamıştı. Uykusuzluğun üzerine yorgunluk eklendiğindeyse... Ta-da! Koltukta uyuyakalan bir Draco Malfoy!

      Orada dikilip Draco'yu izlemek yeterince keyifli olsa da Draco'nun yüzündeki ifade Harry'nin dikkatini çekti. Harry sakince koltuğa yaklaşırken Draco'nun rüyada olduğunu anlamakta zorlanmadı. Rüyalar konusunda artık uzman sayılabilirlerdi. En azından kendilerini ilgilendiren açıdan...

      Rüyaları arasındaki bağ sabit olsa da bir anlaşma yaparak rüya ziyaretlerini olabildiğince kısıtlamaya karar vermişlerdi. Uykusuz kalmak yoktu. Her fırsatta rüyaya girmek yoktu. Aralarındaki bağın ne kadar özel olduğunun farkındalardı ama yanlış bir şeylere sebep olmamak için temkinli davranıyorlardı. Gerçi artık eskisi gibi birbirlerinin ruh hallerini ya da düşüncelerini sezemiyorlardı. Bağın o bölümü tamamen kaybolmuştu. Yine de... Korkuyorlardı işte. Yaşadıkları şeyin gerçekliğini şüpheye düşürecek bir şey yapmazlardı. Yaptıkları derin araştırmalar bunun zaten mümkün olmadığını gösterdiyse bile... Risk yoktu.

      Bazen ikisi de uykudayken farkında olmadan ortak bir rüyada buluşuyorlardı. Harry'nin kabusları eskisine göre çok daha nadir ortaya çıkıyordu ve o zamanlarda Draco asla kendini tutmuyordu. Arada da Harry, sırf meraktan ziyaret ediyordu Draco'nun rüyalarını. Draco'nun uykusu hafif olduğundan ve rüyalar konusunda algısı daha açık olduğundan Harry'nin varlığını hissedebiliyordu. Nadiren... Çok derin uykuda olduğunda rüyada olduklarını, Harry'nin müdahale ettiğini anlayamıyordu.

      Günün bu saatlerinde uyuyan Draco'nun bilinçaltında neler döndüğünü merak eden Harry, büyük bir merakla koltuğa yaklaştı. Dizlerinin üstünde yere oturduktan sonra koltuğa yaslanıp Draco'nun elini tuttu ve gözlerini kapattı. Kısa bir odaklanmanın ardından Draco'nun rüyasına çekildiğini hissetti.

      Harry, rüyaya dışarıdan bir göz olarak dahil olmuştu. Malfoy Malikanesi'nin büyük salonundaydılar.

      "Sana daha önce de söyledim," diyen Lucius Malfoy'du. "Bir ev ciniyle arkadaşlık edemezsin, Draco!"

      Harry, bakışlarını Lucius'un baktığı tarafa çevirdiğinde anlık bir şok yaşadı. Draco... Yedi sekiz yaşlarında... Beyaz gömleği, siyah şortu ve koyu yeşil pantolon askısıyla... Minik... Sevimli bir veletti. Suratı asıktı ama üzgün değil, öfkeli görünüyordu.

Nightmare | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin