Bölüm 20

14.8K 1.4K 1.5K
                                    

      Koridora çıktığında Harry'nin bir grup öğrencinin arasından geçerek uzaklaştığını gördü ve hızla o tarafa koşmaya başladı.

      "Potter!"

      Arkasından bağırmasına rağmen Harry durmamış, hızlı adımlarla ilerlemeye devam etmişti. Draco ona yetişmek için öyle bir gidiyordu ki öğrenciler refleks olarak kenara çekiliyorlardı. Çekilmeyenleri de Draco itina ile ittiriyordu.

      "POTTAH!" diye bir kez daha bağırdı. Onu durdursa ne diyeceğini de bilmiyordu ama konuşmaları gerektiği kesindi. En azından ortadan kaybolmadan onu yakalamak zorundaydı. Ne söyleyeceğine o zaman karar verebilirdi.

      Sonunda iyice yaklaştığında, "Potter, bekle!" diye seslendi. Ancak o sırada göğsünde hissettiği el hızını kesmesine neden oldu. Hemen ardından da elin sahibi önüne geçti.

      "Konuşmak istemiyor gibi görünüyor," dedi Nathaniel.

      "Çekil önümden," diyerek geçmeye yeltendi Draco. Harry gözden kaybolmak üzereydi ve Nathaniel ile vakit kaybetmek istememişti. Ancak onu geçmeye çalışırken Nathaniel bir kez daha önüne geçti.

      "Sorun ne bilmiyorum ama konuşmak isterse-" Draco cümlenin devamını beklemeden suratına öyle bir yumruk geçirdi ki Hufflepuff sendeleyerek birkaç adım geriledi.

      "Bunun için geç bile kaldım, piç herif, sen kendi işine bak." Ardından çocuğu kenara iteleyip yeniden koşmaya başladı. Harry ise çoktan gözden kaybolmuştu ve Draco sırf bu yüzden geri dönüp bir yumruk daha geçirmeyi bile düşündü. Ancak pes etmemeye karar verdi. Koridorları ve sınıfları sabırla dolaşmaya devam ederken karşıdan yaklaşan arkadaşını görmezden geldi.

      "Draco."

      Draco sınıflardan birinin kapısını açıp içeri baktı, göremeyince geri çekilip bir diğer kapıya ilerledi.

      "Draco."

      Draco cevap vermeden diğer sınıfa baktı.

      "Draco."

      "Ne var, Blaise, ne?" Sınıfın kapısını kapatıp arkadaşına döndü.

      "Quidditch sahası," dedi Blaise.

      "Ne?"

      "Kısa boylu, gözlüklü, alnında şimşek şeklinde izi olan, asabi tipi aramıyor musun? Hani seçilmiş kişi falan?" Draco betimlemenin ortalarında odağını kaybedince Blaise gözlerini devirdi. "Quidditch sahasına doğru gidiyordu diyorum."

      "Baştan söylesene!"

      "Söyleyecekt-" Draco arkadaşına sarılarak onu şok içinde bıraktı ve koşar adımlarla yanından uzaklaşmaya başladı. Blaise ise arkasından, "Delirmiş bu," diye söylendi kendi kendine.

      Draco Quidditch sahasına giden yola girdiğinde süpürgeli birinin uçarak sahadan hızla uzaklaştığını gördü. Kim olduğunu çok iyi bildiği ve nereye gittiğini az çok tahmin ettiği için oyalanmadan sahanın oradaki süpürge odasına gitti. Bir süpürge kaptı ve havalandı. Aklındaki tepeye yaklaştığında ve Harry'yi orada gördüğünde rahatladığını hissetti. Burası daha bağın ilk dönemlerinde Draco'nun geldiği ve Harry'nin onu bulduğu yerdi. O gün Harry'nin yaptığı gibi uçarak önüne geçti Draco.

      "Oh, Potter!" dedi şaşırmış gibi yaparak. "Sen de mi buradaydın?"

      Harry'nin yüzüne buruk bir gülümseme yerleşti. "Numara yapmana gerek yok," dedi, geçen sefer Draco'nun ona söylediği gibi. "Özellikle geldiğini anlayabiliyorum."

Nightmare | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin