16.Bölüm

571 63 4
                                    

**Hatalarım olduysa affola🤗**

-26 Eylül-

"Ne yapmam gerekiyor?"

Kai, kapıyı açar açmaz soru sorarak içeri giren Chanyeol'e şaşkınca baktı.

"Hemen hemen her şeyi biliyorum, söyle bana bir planın var mı?"

Chanyeol çok ciddi bir şekilde Kai'nin karşısında duruyordu. Duruşu ben hazırım diye bağırıyordu.

"Henüz yok."

"Onu oradan çıkarttıktan sonra ne olacak? Mutlaka onu kontrol edeceklerdir orda olmadığını görünce senin başın belaya girecek."

Kai iç çekerek yüzünü elleri arasına aldı. Gerçekten ne yapacaktı? onu ordan çıkarttıktan sonra ne olacak?

Chanyeol sakince önündeki sandalyeye oturdu. "Aslında benim aklımda bir fikir var."

Kai yorgun gözlerle ona baktı, devam etmesini bekliyordu. "Tamamen değilde, belli bir süre için onu ordan çıkaralım."

Kai'nin kaşları çatılmıştı. "Neden tamamen değil?"

"Luhan ile konuştuğunda ne yapacağını bilemeyecek. Önce onu dinlesin, daha sonra tek başına kalıp, ne yapması gerektiğine karar versin. Yanlış bir karar vermesini istemeyiz değil mi?"

Kai kafasını yavaşça aşağı yukarı sallamaya başladı. "Bir saat.. belki iki. Yeterli olur."

Bir süre sessizlik oldu daha sonra Kai fazlasıyla ciddileşerek Chanyeol'e döndü.

"Bu durumu kimseye ağzından kaçırmayacaksın değil mi? Sana güvenebilirim değil mi Chanyeol?"

*****
Chanyeol, sırtını ve kafasını duvara yaslamış, bir eli yukarı doğru kıvırdığı dizinde diğer eli sımsıkı yumruk yapmış uzattığı bacağının üstünde duran Sehun'a bakıyordu.

Demirlerin önünde hiç dokunulmamış yemek ve su vardı.

"Sehun.. hyung"

Sehun sadece gözlerini açtı, kafasını bile çevirmemişti.

"Benimle gelmen gerekiyor, Kris seninle konuşmak istiyor."

Sehun dişlerini sıktı, siniri gözle görülür şekildeydi. "Asla o herifin yanına gitmem. Konuşmak istiyorsa ayağıma gelsin."

"Hyung!"

Sehun, kendisine bu ses tonuyla konuşma cesaretini gösteren çocuğa alev saçan gözlere baktı.

Fakat Chanyeol avucunu açmış, gizliden gizliye elini okumasını bekliyordu. Sehun yazan yazıyı okuyunca bir anda ayağa fırladı ve dönen başını umursamadan Chanyeol'e yaklaştı.

"Eğer yalan söylüyors-"

"Yemin ederim doğru, Luhan seninle konuşmak için bekliyor."

Chanyeol zaman kaybetmeden kilidi açtı ve Sehun'a şapka ile maske verdi.

Sehun kafasını öne eğmiş kimseyle göz göze gelmeden ve bir suçlu gibi Chanyeol'un kolunda dışarı doğru yürümeye başladı.

Chanyeol mümkün olduğunca kimsenin olmadığı yerlerden geçip arka kapıya çıkmayı başardı.

Sehun yavaşça kafasını kaldırıp etrafına bakınca, Kai'nin arabasını gördü.

Adımlarını hızlandırıp arabaya bindiğinde Luhan ona nefesini kesmek istercesine sımsıkı sarıldı.

"Seni bir daha hiç göremeyeceğimi sandım." Sehun, Luhan'ın boynuna doğru konuştu.

"Sehun." Sehun önde oturan Kai'yi fark etmemişti. "Konuştuktan sonra içeri dönmek zorundasın."

"Dönmeyeceğim."

"Sehu-"

"Dönmeyeceğim Kai, asla."

Kai derin bir nefes aldı. "Seni dışarda bekleyeceğim."

Kai çıkıp Chanyeol'un yanına gitti, kendine gelmek için sert bir kahveye ihtiyacı vardı.

"Sence Sehun'a ne olacak?"

"Yerle bir olacak. Ama üstesinden gelecektir, eminim." Kai bir süre arabaya baktıktan sonra  esen rüzgarla hafifçe titredi. Hava o kadarda soğuk değildi ama onun içi titriyordu. "Kahve ister misin?"

Chanyeol olur anlamında kafasını salladı ve soğuk merdivenlere oturdu.

**
Sehun, Luhan'ın anlattığı her şeyi dinlemişti. Ama cevap vermemişti, verememişti.

Tüm olanların sevdiği adamın başına gelmesine mi üzülseydi yoksa her şeyi onun yapmış olmasına mı?

Yixing'ten nefret etmeli miydi? Bir şey yapmış olsaydı gerçekten kardeşi yaşıyor olur muydu?

"Junmyeon.. şimdi o nerede? Ona ne olacak?" Sehun kafasını Luhan'a çevirmeden sordu.

"Gizli bir yerde, onun yaşadıklarımı yaşamasını istiyorum."

Sehun, Luhan'a baktı. "Luhan, seni koruyabilmek için söylemen gerek. Başka nasıl seni koruyabilirim? Nasıl izlerini örtebilirim?"

"Karşına çıkmasaydım, yine ben olduğumu anlayabilir miydin?"

Sehun kafasını hayır anlamında salladı."Senin asla böyle bir şey yapmayacağına inandığım için anlamazdım."

Luhan Sehun'a sımsıkı sarıldı."Herkes hakettiğini yaşadıktan sonra duracağım Sehun. Bu dava bir şekilde kapanacak ve bize bir şey olmayacak. Göreceksin."

Sehun geri çekildi, Luhan'ın yüzünü elleri arasına aldı. Gözlerine düşen saçları geri çekti.

"Hiçbir şey yolunda gitmese bile bize bir şey olmayacak, izin vermeyeceğim. Ama Luhan, artık durmak zorundasın."
**
Chanyeol, kendisine doğru gelen Sehun'u görünce hemen ayağa kalktı. Sehun ona çatık kaşlarıyla bakıyordu.

İleride sigarasını yere atıp ayağıyla söndüren Kai'de yanlarına geldi.

"Beni nasıl içeriden çıkardınız?"

"Kris görüşme talebi istiyor diyerek. Sahte imzalı bir belge götürdük.. başka türlü izin verilmezdi."

Sehun kafasını salladı, maskesini tekrardan yüzüne taktı. İçeri doğru adım atınca Chanyeol hemen peşinden giderek ona eşlik etti.

Kai ise Luhan'ı eve götürmek için arabaya bindi. Luhan dışarıyı izliyor, konuşmuyordu.

Eve geldiklerinde Luhan inmek yerine bir süre daha arabada bekledi. Kai ona dikiz aynasından bakıyordu.

"İlk cesedi bulduğunuz ormanı hatırlıyor musun Kai?"

"Evet."

"Ormanda ki o evi tekrar ziyaret etmelisin."

Kai cevap veremeden Luhan arabadan inerek Sehun ile paylaştığı evine doğru yürüdü.

Kai bir süre arkasından baktı. Daha sonra yüzüne istemsizce bir gülüş yayılmıştı çünkü Sehun başarmıştı.

Şimdi tek yapması gereken Sehun'u oradan elinden geldiğince çabuk çıkarmaktı.

Bir Katile Aşığım // HunHan (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin