9.Bölüm

729 69 6
                                    

-8 Eylül-

"Bütün bunlara gerçekten gerek var mıydı Kai?"

Sehun, uçağın gelmesini bıkkınlıkla beklerken sordu.

"Evet, Yixing'in ne zaman yoğun bakımdan çıkacağını bilmiyoruz, o yüzden her şeyi hatırlaman lazım."

"Ne hatırlamamı bekliyorsun ki?"

"Geçmişini Sehun. Hatırlamakta zorlandığın şeyleri."

Sehun hiçbir cevap vermeden kollarını göğsünde bağlayarak karşıya bakmaya başladı.

Sinirli miydi? Hayır. Ama gergindi. Kalbini delicesine attıran şeyler vardı ama bunların ne olduğunu bilmiyordu.

Karnı gerginlikten veyahut sebebini bilmediği kötü histen dolayı ağrıyordu.

Tek istediği kalkıp eve gitmek ve yorganı başına kadar çekip uyumaktı.

Uçağın geldiğini belirten anonsla beraber kalktı.

Koltuk numarasını kontrol etmek için biletini eline aldığında elinin titrediğini fark etti.

Içinde fırtınalar kopuyordu ama yüzü ifadesizdi. Gülmüyor, konuşmuyor, sinirli durmuyordu.

Uçağa bindiğinde gerginliği dahada arttı. Gitmek istemiyordu. Sanki orada bir şeyler vardı ve Sehun o 'şeylerden' korkuyordu.

"Iyi misin?" Kai'nin endişeli sesini duyunca düşüncelerinden sıyrıldı.

"Evet. Iyiyim." Tekrar önüne döndü ve yolculuk boyunca konuşmadı.

Uçaktan indiklerinde savaşı kaybetmişti. Endişesi, korkusu, gerginliği ve diğer her şey kendini dışarı atmıştı.

Bulduğu ilk boş yere oturdu. Hala havaalanındaydılar.

Nefes almakta zorlandığını hissediyordu.

"Gerçekten iyi olduğuna emin misin?" Kai, Sehun'un karşında diz çökmüştü. Pekte endişeli değildi çünkü dostunun bundan daha da kötü olacağını biliyordu.

"Sebebini bilmediğim bir korku var Kai. Sanki şuan hissettiğim her şeyden kaçmak için Seul'e gelmişim."

Kai, ufak sırt çantasından çıkardığı peçete ile, Sehun'un alnındaki boncuk boncuk terleri sildi.

"Gitmek istiyorum. Burdan ne kadar uzak kalırsam o kadar iyi olacağım." Sehun kalkmaya yeltendi ama Kai engel oldu.

"Korkularının üstüne gitmelisin Sehun. Bir şeyleri hatırlamaktan korkuyorsun ve bu zamana kadar hep kaçtın. Bundan sonra kaçmak yok. Ne olursa olsun, hatırlamak zorundasın."

Kai'nin, güçlü ve her şey yoluna girecek ses tonu, Sehun'u azda olsa cesaretlendirdi.

Tekrardan ayağa kalktı ve Kai'nin peşine düştü.

Havaalanından çıkıp taksiye bindiler. Kai, Sehun'a nereye gideceklerini söyledi ve Sehun'da taksiciye.

Sehun bir kaç saniye sonra şaşkınca Kai'ye döndü.

"Orası bizim evin adresi."

"Biliyorum." Kai ifadesiz bir şekilde cevap verdi.

"Peki orada ne işimiz var?"

"Gidince göreceksin."

Sehun yine hiçbir şey demedi. Yaklaşık 20 dakika boyunca sustu.

Taksiden indiklerinde uzaktan eve bakmaya başladı. Eski evine.

Küçük bahçesi vardı evin. Sehun orada eski bisikletini gördü. Paslanmış durumdaydı bisiklet.

Yavaşça yukarı baktı. Iki katlı bir evdi. Pencereleri toz kaplamıştı. Eskiden canlı olan yeşil rengi artık canlılığını yitirmiş, griye dönmeye başlamıştı.

Evin kapısına geldiklerinde yavaşladı.

Küçükken hep yedek anahtarlarını kapının hemen sağ tarafındaki beyaz pencerinin altına, beyaz bir bantla yapıştırırlardı.

Sehun yavaşça pencerinin altına elini sürdü ve anahtarları parmaklarının ucundan hissetti.

Eğilip bantı kopararak anahtarı aldı ve içeri girdiler.

Içerisi küf, toz kokuyordu. Olduğu gibi terk etmişlerdi burayı. Hiçbir şey almadan yanlarına.

Küçücük bir holden sonra kocaman olan salona geçtiler. Her şey olduğu gibiydi.

Mutfağa doğru geçerken söylenmeden edemedi Sehun

"Hala hiçbir şey hatırlamı-"

Ayağına takılan şeyle lafı kesildi.

Takıldığı şeye baktığında küçük bir oyuncak tavşan gördü. Kendisine ait bir oyuncak değildi.

Eğilip eline aldığında üzerindeki kırmızı lekeleri gördü.

Sürekli korkuyla atan kalbi şuan durmuş gibiydi. Gözleri dolmuştu. Hıçkırarak ağlamak istiyordu.

Olduğu yere çöktü Sehun. Elinde oyuncağa bakıyordu hâlâ.

Kai'de aynı şekilde yanına çömeldi. Elini omzuna atınca Sehun kafasını kaldırıp ona baktı.

Kai birazdan ne olacağını az çok tahmin ediyordu.

Sehun elindeki oyuncağı kaldırdı ve zar zor duyulan sesiyle konuştu.

"Kardeşimin."

Ve o an Sehun için ipler kopmuştu.

Hıçkırıklara boğuldu. Oyuncağı elinden hiç bırakmıyordu. Konuşmaya çalıştı.

"E-en sev-sevdiği o-oy-oyuncak"

Kai, Sehun'un başını omzunu yatırdı ve sırtını sıvazladı.

"O-onu-onun ka-kanı" dahada şiddetlendi ağlaması.

Sehun Kai'nin omzundan başını kaldırıp ayaklandı. Elinde hala oyuncakla beraber mutfaktan çıkıp merdivenlere yöneldi.

Hala ağlıyordu ve önünü zar zor gördüğü için Kai hemen arkasından gidiyordu.

Merdivenleri bitirdi ve bir kapının önünde durdu. Eli kapı kolunda kalmıştı. Gözyaşları hala akıyordu.

Kapıya yaslandı, bacakları bedenini zor taşıdığı için yine olduğu yere düştü.

Kapıyı açamadı, o kadar gücü yoktu.

"Çı-çıkmak istiyorum."

Kai, Sehun'a destek olarak onu evden çıkardı.

Oyuncak hala Sehun'un elindeydi.

Kai, Sehun azda olsa kendisine gelene kadar bekledi. Konuşmadı.

Sehun'un hıçkırıkları yavaş yavaş azalmıştı ama hala gözünden yaşlar akıyordu.

"Sanırım bir şey hatırladım."

"Ne hatırladın."

"Luhan bana Yixing hakkında yalan söyledi Kai."

Bir Katile Aşığım // HunHan (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin