11.Bölüm

663 71 5
                                    

-15 Eylül-

Sehun, Çin'den döndüğünden beri kendi dünyasına daha farklı bakıyordu.

Luhan'ın gözlerine baktığında tüm geçmişi görebiliyordu ve kendisinden bir şey sakladığını anlıyordu.

Anlamadığı tek bir şey vardı, neden?

Neden Luhan onun hafızasını başka şekilde doldurmaya çalıştı? Neden yalan söylüyor? Neler saklıyor?

Çok sorusu vardı, cevabı yoktu ama.

Bir hata yapmasına karşın sessiz ve dikkatliydi. Çünkü en ufak bir şeyde Luhan her şeyi hatırladığını anlarsa, belkide onu tekrar kaybedebilirdi.

Kai ise, Çin'den döndüğünden beri sessizleşen dostuna baktıkça pişman oluyordu.

Doğru mu yapmıştı?

"Doğru bildiğin şeyi yaptın, bu yüzden artık kendini suçlu hissetmeyi kes."

Kai, sevgilisinin düşüncelerini duyabilmesinden şüpheleniyordu.

"Düşüncelerini okuyor felan değilim seni salak. Bazen sesli düşünüyorsun ve yüz ifaden her şeyi ortaya seriyor."

Kai yine konuşmadan aldığı cevapla yüzünü ekşitti.

"Sensin salak."

Kyungsoo gülerek kendinden büyük bedene sarıldı. Polis merkez binasının çatı katında, gecenin sessizliğini dinliyorlardı.

Kai, kendisine sarılan bedeni önüne çekip kolları arasına aldı. Kafasını sevgilisinin kafasına dayadı.

"Bazen ne düşüneceğimi bilmiyorum Soo."

Kyungsoo devam etmesi için bekledi.

"Neredeyse bir haftadır hiç bir ilerleme yok. Hiç. Bir şekilde olay Luhan'a bağlanırsa.." Kai sustu.

"O zaman gereken neyse yaparız." Kyungsoo sevgilisinin cümlesini tamamladı.

"Sehun ona bir şey olmasına asla izin vermeyecek. Ona katil dedirtmeyecek, ona kelepçe taktırmayacak." Derin bir nefes aldı. "Gerekirse polisliği bırakacak."

Kyungsoo belinde ki elleri dahada sıktı.

"Onların yerinde biz olsaydık sen ne yapardın?"

"Aynısını" hiç tereddütsüz cevap verdi.

"Peki Sehun? O ne yapardı?"

"Her koşulda bana destek olurdu."

"O zaman sende aynı şeyi yapacaksın. Ne gerekiyorsa yapacağız."

Kai kafasını sevgilisinin boynuna yavaşça indirdi. Aynı şekilde Kyungsoo ona yardımcı olmak için kafasını sola yatırdı.

Kai, açıkta kalan beyaz boyna öpücükler kondurmaya başladı.

"Şuan öyle şeyler hissediyorum ki, seni seviyorum lafı bunun yanında toz tanesi gibi kalır."

Kyungsoo kıkırdadı.

"İyi ki hayatımdasın."

Kyungsoo, sevgilisine dönerek kollarını boynuna bağladı ve karşısındaki dolgun dudakları yavaş ama sert bir şekilde öpmeye başladı.

"Ohöm, kendi evinizde yapsanız olmuyor mu acaba?" Sehun azarlar bir şekilde konuştu. Bakışlarıda en az sesi kadar azarlayıcıydı.

"Ne istiyorsun?" Kyungsoo sordu.

"Sevgilini, gitmemiz gereken bir hastane varda." Sehun ellerini pantolonun cebine atarken aynı zamanda gülümsedi.

Ama bu gülümseyiş komik bir şey olduğu için değildi.

***

Hastaneye geldiklerinde Sehun çok gergindi.

Kardeşi dediği dostu yoğun bakımdan çıkmıştı. Aralarında ne tür bir konuşma geçecek bilmiyordu.

Yixing'in yattığı odaya geldiklerinde onları doktor karşıladı.

"En fazla 10 dakika izin verebilirim."

İkiside onaylayıp içeri girdiklerinde kapıda bir süre yatan bedeni incelediler.

Oldukça zayıf görünüyordu, aynı zamanda bitkin. Göz altları şiş, ten rengi soluk bir durumdaydı. Bir kaç makineye bağlıydı hala.

Yatağa iyice yaklaştıklarında Yixing kafasını çevirdi. Sehun'a bir garip bakıyordu.

Onca yılın hasreti mi, yoksa büyük bir pişmanlık mi? Bir ad konduramadı Kai.

Yatağın yanındaki koltuğa oturdular. Hiç kimse konuşmaya cesaret edemiyordu. Daha doğrusu, Sehun nasıl davranması gerektiğini bilmediği için gergin bir ortam vardı.

Kai bu gergin ortamı bozmak için konuştu.

"Kimden kaçıyordun Yixing?"

Yixing'in bitkin gözleri Sehun'dan Kai'ye çevrildi.

"Koruma ekibini neden istedin?"

"Peşimdeydi." Gözleri ve bedeni kadar seside bitkin çıkıyordu.

Daha iyi duymak için koltukta biraz öne doğru gitti Kai.

"Kim?"

Bakışları tekrardan Sehun'a çevrildi.

"Bazı şeyleri unuttuğunu duydum." Zorlukla konuştu.

Sehun şaşırmıştı.

"Gerçekten" nefes alıp verdi. "Hatırlamıyor musun?"

"Kimden ne duydun bilmiyorum Yixing. Ama sorulara cevap verirsen öğrenebilirim."

"O söyledi."

"Kim" Kai hızlıca sordu.

"Minseok." Derin derin nefes aldı. Kalp atışları hızlanmıştı. Bunu bağlı olduğu cihazdan görebiliyordu Kai.

"Peşinde olan o muydu?"

Yixing gözlerini kapadı. Hatırlamaya çalışıyordu sanki.

"Peşinde olmalarının sebebi, yaptıkların mı Yixing? Yoksa yapmadıkların mı?" Sehun sordu. Yixing'in gerçekten ne yaptığını ya da ne yapmadığını bilmiyordu ama o gece Luhan'ın konuşması, ses tonu, bir şeyler olduğunu apaçık ortaya sermişti.

Yixing gözlerini açtı. Kalp atışları çok daha fazla hızlanmaya başlamıştı.

"Özür dilerim Sehun." Gözleri dolmuştu. "O gece bir şey yapmalıydım." Gözlerinden yaşlar bir bir döküldüğü gibi kalp atışlarıda bir hayli artmıştı.

"Özür dilerim. Özür dilerim benim yüzümden oldu." Cihaz ötmeye başladı. "Benim yüzümden öldü özür dilerim. Bir şey yapsaydım belki yaşardı." Doktor odaya hızla girip derhal çıkmalarını söylemişti.

"Kardeşin benim yüzümden öldü. Özür dilerim Sehun." Yixing'in az çıkan sesini öten makine sesi bastırıyordu ama ikiside ne dediğini çok iyi duymuştu.

Neden Sehun'un kardeşi onun yüzünden ölmüştü?

Bir Katile Aşığım // HunHan (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin