3. Bölüm: Siyah Zarf.
♾
Kendi sesim kulaklarımda yankıladığında avuçlarımı kulaklarıma bastırma hissiyle doldum. Gözleri bedenime ölümü kazıyan adamdaydı. Ahzan... kim oluyordu da tüm bayatımı bitirecek hamlelerde bulunuyordu?
"Ne oluyor burada?" Onur öfkenin işlediği ela gözlerini ikimiz arasında dolaştırdı. Kimseye açıklama yapmak zorunda değildim.
"Sanırım bahis bitti." Deyip bu sefer de kendi isteğiyle bana çarpan Ahzan yüzündeki alaycı sırıtışıyla Onur'la aramızdan geçti. Gideceği için sevinirken kapıdan çıkmadan omuzunun üzerinden bana sabitlediği gece koyusu gözleriyle konuştu. "Gerisini lord düşünsün."
Tüm öfkemi kustuğum bakışlarım kapıdan çıkan bedenindeyken kolumun kavranmasıyla kaşlarımı çattım. Onur, "İzem, ne demek oluyor tüm bunlar?" diye sakince konuştu. Sakindi ama içindeki volkanın dışarı çıkması fazla sürmezdi. "Açıkla!"
Sessiz kalmamdan faydalanıp tenimdeki imzaya onlarca kez daha baktığında yanlış görmeyi bekliyor gibi bir hâli vardı lakin gördükleri doğruydu. Beyaz tenimde ölümün imzasını taşıyordum.
"Bahsini oynadı, fazlası yok." Dedim, sesimde bıkmışlık vardı. Birine yaptığım şeyleri açıklamak huyum değildi. Onur bana yakın olabilirdi ama onun bile yelteneceği tek şey bana açıklama yapmamı isteyecek sorular sormaktı. Cevap vermek istersem verirdim.
"Sen kafayı yemişsin!" Diye bağırdı. "Az önce konuştuklarınızı duymadığımı mı zannediyorsun?!" Söylediklerini umursamadan kapıdan çıkacağım sırada kolumdan tuttu. "Sana söylüyorum, hâlâ kimi kandırdığını zannediyorsun?" Derin bir nefes aldı. "Bana bir açıklama yapmadan gidecek misin?"
"Çek kolunu." Sakin sesimle daha da çıldırmış gibi kolumu sıktı. "Cevap ver önce."
"Onur!" Dedim yüksek ve sert bir sesle. "O kolunu çek, hemen." Kolunu çekmesiyle elbisemin kolunu düzeltip ona doğru bir adım attım. "Bir daha aynı şeyi yapmaya sakın kalkma. Sana müsade ettiğim her şeyi aşıyorsun."
"Bu kadar mı?" Gözlerindeki kırgınlığın arttığı irisleri anbean koyulaşırken nasıl bir girdabın içine düştüğümü kavramaya çalışıyordum. "Herkesi geçiştirecek cevabınla sevgilini de mi geçiştiriyorsun artık? Bir açıklama yapmak bu kadar mı zor?" İfadesiz yüzümle derin bir nefes aldım.
"Ben kimseye açıklama yapmak zorunda değilim. İster kabul et ister etme. Bu hep böyleydi." Dedim ciddiyetle. "Ayrıca sevgili konusuna gelirsek bu gidişle uzun süreceğini sanmıyorum." Onur'u ardımda bırakıp mekandan çıktım. Yağmur yağıyordu.
Uzun süre yürüyüp geldiğimiz bu lanet yerde taksi aradığımda telefonum çalmıştı. Ahuzar arıyordu. Aramayı sonlandırıp yürümeye devam ettim.
Kaybetmiştim ve ömrümü bu lanet yerde geçirecektim. Ben de İzem Efnan Kaner isem buna izin vermezdim.
Ardı ardına birkaç kez daha çalan telefonu hırsla açtım. "Ne var Ahuzar?" Gelen müzik sesiyle beraber telaşla konuştu. "Buraya yine birileri uğradı." Dedi fısıldayarak. "Siyah bir zarf ve beyaz bir gül bıraktılar. Çabuk gel." Yutkunup, "Geliyorum." Dedikten sonra aramayı sonlandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZA | LABİRENT +18
Teen FictionBurası Leza. Ben İzem Efnan Kaner. Onlar kurbanımdı. ♾