İçeri girdiğimde şok oldum. Masadaki kişi benim nefret ettiğim tek kişidir. Adı Adam. Küçükken beni itip kakan, ilk okulda sebepsiz yere zorbalık taslayan ve lise de bana iftiraları ile ceza çektiren adamdı. Annem neyse ki bana güveniyor du ki, onun kötü olduğunu biliyordu. Daha sonra masadan kalkıp bana arkadaşmış hava ile yaklaşıp "Aman Tanrım, Aaron, çok değişmişsin. Nasılsın dostum?" dedi. Bende kimsenin duymaması için sessizce "Sen hiç değişmemişsin ama." dedim. O anda annemin susmam için yapılan öksürüğünü duyduktan sonra "İyiyim. Sen nasılsın... dostum?" dedim.
Annem bana çok katı davranıyordu. Onunla onun kötü olduğunu hatırlatmak için bir konuşma ayarlamam lazımdı. "Anne, bana mutfakta yardım eder misin?" diye sordum. O da bana kafasıyla birlikte "Tamam." dedi.
Mutfakta kimsenin duymaması için sessizce "Ne yapıyorsun Anne! Hatırlamıyor musun onu. Adam... Adam Harvest!" " Sadece çok değişmiş daha efendi biri gibi gözüküyor." "Değil, asla değil." Masaya geri döndük. İkimizde güler yüzle oturup güzel sohbetler ettik. Gitme zamanı geldi. Hazırlandı.
Kapıya çıktı iki kere ayağını yere vurdu daha sonra kapı açılıp içine girdi. İşler daha da kötüye gidiyordu. İlk önce o sonra benim gibi bir elemnt insanı olması. Bu adam gittikçe sinirlerimi bozuyordu.
Gittikten sonra derin bir of çektim. Daha sonra babamın nerede olduğunu aradım. Babam ortalıkta yoktu bu da onun sarayda olduğunu belirtirdi. Asamı yanıma alıp her zamanki ritüelleri uyguladım. Salıncak, binme, sallanma, düşünme, kapının açılması ve atlama... Portaldan geçtikten sonra direk kontrol odasına çıkıp babamı sordum. Odasına gittim fakat orada yoktu. Daha sonra yolda Tyler ile karşılaştım. Ona sorduğumda ondan da bir cevap alamadım. Gitmeden önce bana eğitim odasına gidip rğitim yapmamı tavsiye etti. Uzun bir süre babamı aradıktan sonra, işi vardır diye düşünüp, bu sefer eğitim odasını aramaya başladım. Oda babamı bulmaktan daha kolay oldu.
Gittiğimde her tarafda küçük cam odacııklar vardı. Boş bir tanesine girip, eğitim için hava elementini seçtim. Daha sonra etrafımda 27 tane dönebilen tahtalar çıktı. Onlara rüzgar savurup hareket ettirmem gerekiyordu. Ama hepsini aynı anda döndürmem zor olacaktı. Sonra tek ayağıma dengemi vererek bir tur döndüm. Hepsi aynı anda döndüler. Daha sonra ortadan kayboldular.
En az iki saat daha çeşitli eğitimler yaptıktan sonra odama gidip güzel bir duş aldım. Eve geri döndükten sonra babamı aradım ama hala bulamadım daha sonra Tyler'ın sesini duydum. "Tyler? Nerdesin?" "Beyninin içindeyim, telepati gücümü kullanıyorum. " Telepati gücü mü? İşte bu güzel bir şeymiş gibi geldi. "Baban konusunda bir haberim var." Çok heyecanlandım o görmüyordu ama devam etmesi için kafamı sallıyordum. " Adam Harvest denilen element insanı babanı kaçırmış. Çok üzgünüm Aar.." "Hayır!! Olamaz, lütfen o olmasın!" Şuan içimden nefret kusuyordum. O Adam'ı alıp duvara boğazlayıp, onu bozmak istiyordum. "Nerdeler, bir bilgin var mı?" "Görenler Element Vadisi'ne gitti diyorlar." "Tamam, hemen oraya gidip onu yok edip babamı kurtarıyoruz." "Üzgünüm efendim ama orası çok tehlikeli. Eğer giderseniz çok büyük zarar görürsünüz." "Eğer babama birşey olursa devletiniz ve ailem çok kötü durumlara girer. Bunu istermeyiz, tabii ki hayır." "Ama efendim.." "Hemen dedim!" Sinirden ölmek üzereydim. Element vadisine gidip onu yok etmeye ant içiyorum.
Portaldan geçip, saraya vardığımda kendimi eğitim bölümüne gömdüm. En az üç saat öfkemi atıp, kalan bir saatte meditasyon yapıp kendimi hazırladım.
Tyler, saraydan Element Vadisi'ne portal açtığında bütün yaptıklarımın boşa gittiğini anladım. Çok korkutucu, sisli ve soğuk bir yerdi. Tam geçerken arkamızdan Cassie'nin sesini duydum; "Kuzensiz, intikam olur mu?" "Hadi gel, kurtarmam gereken bir kral (baba, dost, öğretmen, eş, amca ve özlenen birini) kurtarmalıyım." diye cevap verdim. Portaldan geçip ürkütücü vadiye girdik. Etrafımızda on altı tane özenle yerleştirilmiş sütun ve üzerlerinde elementleri belirten semboller vardı;
Hava, doğa, ateş, su elektrik, taş, buz, metal elementleri; ışık, karanlık, zaman, enerji, telepati, telekinezi, teleport ve bilinmeyen güç vardı. Bunlar sanırım kazanacağım güçleri belirtiyordu ve şuan sadece bir tanesi vardı bende. Hava. Bu işim çok zor olacak anlamına geliyordu. Düşüncelerimden uyanıp Adam'a seslendim; "Hey Adam! Ne istiyorsan buradayız. Babamı serbest bırak!" Sislerin arasından Adam çıktı. Fakat yanında babam yoktu. "Vay be Aaron. Burayı da buldun he." "Ne istiyorsun Adam? Çocukken, okulda, lisede bana hep zorbalık tasladın. Neyim senden fazla?" "Hayatını istiyorum Aaron. Krallığını, yaşamını, güçlerini istiyorum!" "Neden isteyesin ki sadece bir element gücüm var." "Buraya gelde oğlunu gör Nathan! Bu kadar utangaç olma." dedikten sonra arkadan babamın yüzünü gördüm. Ağzı, ayakları, elleri ve bedeni bir taşa bağlıydı. Daha sonra babamın ağzını açtı ve şunu söyledi. " O haklı Aaron. Ona asla veremeyeceğin bir şey borçluyum." " Ne olabilir ki baba? Senin ne ilgin var?" "Babasını borçluyum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Powerful: Hava
FantasyAaron Hawthorne. O çocukken hep element ve güçler konusunda bilgili ve aşıktı. Büyüdüğünde artık bunun saçma bir şey olduğunu düşünüp kenara attı. Taa ki o yaz gelene kadar. Annesi onu yazlığına götürdü. Sakin bir tatil yaşama hayali iptal oldu. Ve...