... Yere çakıldım. Yüzüm o kadar çok yandı ki elimi bastırmaktan kendimi alı koyamadım. Ayağa kalkmaya çalışıyordum ki, o anda şok oldum. Neredeydim ben? Az önce bahçedeki salıncakta sallanıyordum, düştüm ve şimdi başka bir dünyada mıydım? Bu nasıl bir saçmalık. Çizgi filmlerdeki gibi kendimi çimdikledikten sonra rüya olmadığını anladım. Benide asıl korkutan buydu. Peki ya annem, kız kardeşim onlara ne oldu? Ortada yoktular. Hatta evde yoktu. Bahçe bile yerinde değildi. Ucu bucağı belli olmayan bir bulutun üzerinde yanımda bir ağaç ve ona bağlı olan bir salıncak vardı. Tabii o ortaya çıkmadan önce...
Kocaman bir tapınak önümde belirdi. Aksiyon kitaplarındaki gibi yerden ya da gökyüzünden değil olduğu yerde belirdi. Dışında bazı belirgin semboller vardı. Tanıdık geliyorlardı ama hala çözememiştim. Bana fen dersini anlatıyordu. Fen dersini severdim ama çok kötüydüm. "Kolay dikkatim dağılırdı da!"
Neyse sinirlenme sürecini geçersek,önümde bir mermer bir merdiven belirdi. Herhalde içeri girmem bekleniyordu. İçeri adımımı attığım anda etraf güneş ışı gibi aydınlandı. Dışından görünüşüne bakılırsa içerisi çok daha büyüktü. İleri doğru yürürken önümde bir yazı belirdi. Benim boylarımdaydı. Sanki hologram gibiydi ama gerçek olamazdı. Sonra okumaya başladım;
"Etrafına dikkat et. Eğer kendin için değerli bir varlık bulursan hiç utanma onu al ,sana ilerde çok yardımcı olacak. Eğer yardım istiyorsan göğe ve yere iyi bak. İkiside sana bir şey anlatmaya çalışıyorsa dinle."
Ben okumayı bitirdiğimde yazıdan kayboldu. Daha sonra ayaklarımın kaydığını fark ettim. Mermer yol sistematik bir şekilde açılıyordu. Düşmemek için kendimi zor tuttum. Nafile. Yinede düşüyordum. Gökyüzünden aşağı kayarcasına düşüyordum. Ve yere çakıldım. Tam salıncağın dibine. Bu sefer hiç acı hissetmedim. Ayağa kalkmaya çalışırken fark ettim ki yine evdeydim. Bu garip olayı unutmam için bir sebep yoktu. Az olsa da beni korkuttu. Açıkcası anneme ya da kız kardeşime söylemek istemiyordum. Belki onlar işi zorlaştırabilirdi. Bütün bu olanlar da neydi? Derken yere tekrar çakıldım. Bu sefer bir sopaya takılmıştım ama normal bir sopa değildi. Her tarafı dikkatle oyulmuş, ihtişamlı bir asaydı. Asanın üst kısmına dik oval şeklinde bir tokmak vardı. Dört şekil oyulmuştu. Bu oygular.. Tapınaktaki şekillerdi.
Asayı da alıp eve gittim. Annem elimde olduğunu fark etmedi. Odama girip yatağımın altına sakladım. Yazının dediği gibi belki bir gün yardımcı olabilirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Powerful: Hava
FantasíaAaron Hawthorne. O çocukken hep element ve güçler konusunda bilgili ve aşıktı. Büyüdüğünde artık bunun saçma bir şey olduğunu düşünüp kenara attı. Taa ki o yaz gelene kadar. Annesi onu yazlığına götürdü. Sakin bir tatil yaşama hayali iptal oldu. Ve...