0.7

1.4K 66 65
                                        




GRACE;

" Anne, bu kadarı yeter. Hepsini nasıl yiyeceğim, Tanrı aşkına. " Mutfak kapısına omzumu yaslamış sabahtan beri mutfaktan çıkmayan annemi izliyordum. Aydan aya olduğu gibi babamla ikisi yine beni ziyarete gelmişlerdi. " Kızım, dolaba koyacağım bunları ve işten geldiğinde ısıtıp yersin. Hem bunlar az bile, anca yeter. " Dediğinde ellerimi pes edercesine yukarıya kaldırdım ve, " Tamam anne. " dedim gülerek. " Hadi ben çayları ve keki getiriyorum, sen babanın yanına içeriye geç. " Dediğinde başımı sallayarak onu onaylamış ve içeriye geçmiştim.

İçeriye babamın yanına geçtiğimde kumandayla kanalları gezdiğini görmüştüm, benim geldiğimi gördüğünde, " Hala şu çocukla senin haberlerini yapıyorlar. " Demişti. Derin bir iç çekişle babamın yanına oturduğumda aklımda yeniden yeşeren onunla birlikte gözlerim dalmıştı çoktan. Neredeyse iki hafta oluyordu onunla ayrılalı, bu iki hafta boyunca sürekli beni aramış ve mesajlar atmıştı fakat ben hiç birine geri dönmemiştim. Onu unutamayacağımı biliyordum, ne kadar zaman geçerse geçsin aklımın ve kalbimin en özel köşesinde kalacaktı.

Asıl sorun ise yarın onunla bir fotoğraf çekimimizin olduğuydu, onu iki haftanın sonunda ilk kez görecek olmak hem beni kendime engel olamadan
heyecanlandırıyor hemde bununla nasıl başa çıkacağımı düşünüyordum. Ama bu benim işimdi ve özel hayatı karıştırmadan halletmeliydim. O sırada babam saçlarımı okşayıp öptüğünde, " İyi olacaksın." Dedi bana, gülümsedim ve kolları arasına girdim.
"Şuan yanımdasınız ve bundan daha iyi olabileceğim bir an olamaz. " dedim.






***

İlk defa ayaklarım beni işime zorla götürüyordu.
Her sabah işe giderken mutlu olan ben bu kez her seferinde olduğundan çok farklı gidiyordum. Hatta sabah yarım saat yatağımdan çıkmamış ve gitmemeyi bile düşünmüştüm. Bu yüzden de geç kaldığımı biliyordum. Onu ve Elena'yı görmeyi nasıl kaldıracaktım ki? Özellikle onun o güzel yüzüne bakarken nasıl dimdik durabilecektim? Ofladım ve çekim alanına doğru yürürken ellerimle saçlarımı düzelttim ve daha dik yürümeye başladım. Bu iki hafta boyunca ne kadar ağladığımı ve üzüldüğümü belli etmeyecektim. Onunla ayrı kalmanın bu kadar yaralayabileceğini hiç düşünmemiştim.

Ayaklarım yeniden beni geri geri götürsede sonunda çekimin yapıldığı alana girmiştim ve o anda tüm gözlerin bana çevrilmesi çokta uzun sürmemişti.
Harry'le bir anda göz göze geldiğimizde onunla birbirimize bakmaya başlamış ve sanki arka tonda dünyanın en hüzünlü şarkısı çalmaya başlamıştı. Ama ardından yönetmenin sesiyle kendime gelmiştim. " Neden geç kaldın, Grace? Bir sorun yok değil mi? " dediğinde ona bakarak gülümsemiş ve, " Hayır bayan Smith, sadece uyuyakalmışım. Kusura bakmayın lütfen. " demiştim. Bana gülümseyip başını salladığında, " Çekim başladı! " diye duyurmuştu.








Çekim bittiğinde sanki bende bitmiştim. Çünkü çekim boyunca o kadar zorlamıştım ki kendimi onunla göz göze gelmemek için..Çünkü biliyordum ki, onunla en ufak göz teması kurarsam dayanamaz ve kollarına atardım kendimi ve onu ne kadar özlediğimi söylerdim ona. Ama yapmamıştım ve yapamazdım da. Onu artık aklımdan çıkartmam gerektiğini biliyordum fakat öyle bir yayılmıştı ki her yerime, onu nasıl söküp atabilirdim hiçbir fikrim yoktu.

Ben hızlıca eşyalarımı toplayıp gitmeyi planlarken bayan Smith gelmiş ve, " Harika bir iş çıkarttın Grace, tebrik ederim. " diyerek beni durdurmuştu. Hemen gülümseyip, " Teşekkür ederim bayan Smith." Dediğimde hızla yeniden hareket etmiş ve kameramı çantama koymuş ve ardından çantamı sırtıma takmıştım. Tam arkamı dönmüş gidiyordum ki koluma sarılan ellerle durdurulmuştum, beni kendine çevirirken Harry'nin, " Grace. " Demesiyle yutkunarak yüzüne bakmıştım. Bir kaç saniye, belkide dakika...Onun yüzüne daha fazla bakmayı kesip kolumu elinden kurtarırken Elena'nın bakışlarını üzerimizde hissetmiştim.

Slowly || harrystyles.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin