24

18 1 2
                                    

2, 3, 4, 5 ve 6. Günler:

Hazırlandık ve hazırlandık. Günler çabuk geçiyordu, fakat sayımız ve buna bağlı olarak da gücümüz hızla artıyordu. Ülkenin dört bir yanından kurtlar, sürüler bize katılıyorlardı. Gizli bir saldırı-savaş açtığım çok geniş bir alana yayılmıştı. Hatta, Büyük Usta'nın sadece benim ailem ve sürümle değil diğerleriyle de çok fazla uğraştığını öğrenmiştim. Bize, bizlere bulaşmak büyük bir hataydı. Birilerinin ona haddini bildirmesinin vakti gelmişti de geçiyordu bile. Günlerimi ona ve uşaklarına söyleyeceğim yalanları ve saldırının stratejisini planlayarak geçirdim. Her şey mükemmel olmalıydı. Yoksa bu hepimizin, sadece kurt aleminin değil insanlığın da sonu olabilirdi.

7. gün:
Sabah erkenden kalktım. Kahvaltımı ettim ve bahçeye çıktım. Delice idman yapmaya başladım. Kurtların çoğunun gözü üzerimdeydi. Fakat ne yapabilirdim ki? Tek şansımız buydu. Kurda dönüşüp saldırı, koşu, güç ve daha nicesi hakkında çalıştım. Dönüşümde, o halde kalmakta ve kurtken kendimi bilmek, kendime hakim olmakta 1 hafta olmasına rağmen çok daha güçlü, özgür ve özgüvenli hissettim. Taylor da çok sıkı çalıştığımı söylüyor ve baya yol kat ettiğimi, benimle gurur duyduğunu dile getiriyordu. O ahmak, kötü kurtlarla zaman geçireceğim için son bir kez özgür hissetmek istedim. Bu yüzden ormana doğru atılıp kurda dönüştüm ve süratle koşmaya başladım. Tüylerimin arasında rüzgarı hissetmek, doğayı, ayaklarımın atındaki yaşamı, toprağı hissetmek bambaşkaydı doğrusu. En sonunda bir çağlayanın karşısındaki uçuruma varınca durmak zorunda kaldım. Tekrar insana dönüşüp oturdum ve akan suları, altındaki gökkuşağıyla beraber seyre daldım. Kendi kendime bu yaptıklarımın ve yapacaklarımın doğru olup olmadığını sorguluyordum. Fakat ne olursa olsun bu yola girmiştim bir kere. Geriye dönemez, vazgeçemezdim. Bir anda çalılıkların arasından hışırtı sesleri gelmeye başladı. Ayağa kalktım ve arkamı döndüm.

-BÖH!

-AH! Ya aptal, ne yaptığını sanıyorsun? Ödüm koptu!

-Tamam prenses, sakin ol. Şaka yapmak istedim sadece. Gel bir sarılayım.

-Deli. Çok korkuttun beni.

-Özür dilerim sevgilim. Burada yapayalnız ne yapıyorsun bensiz söyle bakalım. Yoksa yine yüzecek misin?

-Aaa. Terbiyesize bak sen, bir de sırıtıyor karşımda. Hem ben sana seni o konuda affettiğimi söyledim mi bu ne patavatsızlık. Soruna gelirsek. Sadece son özgür günümün tadını çıkarmak ve kafa dinlemek istemişim.

-Yalnız başına olmaz ama yanlış bu. Ben hep yanındayım. Ne olursa olsun. Biliyorsun.

-Biliyorum. Teşekkür ederim aşkım.

Beraber oturduk ve ayaklarımızı uçurumdan aşağıya sallayarak çağlayanın eşsiz güzelliği eşliğinde kuşların ötüşmelerinin çağlayan sesiyle yaptığı melodiyi dinledik. Başımı Taylor'un göğsüne yasladım. O da koluyla beni sardı ve o benim aslında onun kalp atışlarını dinlediğimi bilmeksizin orada birkaç saat vakit geçirdik. Vakit gelmişti. Artık gidip Alex'e, oradan da Büyük Usta'ya teslim olmam şarttı. Yavaşça ayağa kalktık ve bakışıp kurda dönüşüp eve kadar deliler gibi koşturduk. Vardığımızda nefes nefese kalmıştık. Tekrar insana dönüştük. Kurtlarla vedalaştım ve arabaya atlayıp Alex'in evine sürdüm. Evin önü korumalarla doluydu. Yavaşça emniyet kemerimi çözüp kapımı açtım. Gözler üzerimdeydi. Amcam geldi ve ben arabadan çıkamadan elini uzattı. Elimi elinin üzerine koydum ve onu takip ettim. Kalbim delicesine hızla çarpıyordu. Adrenalin tüm vücuduma yayılmıştı ve sakin olamıyordum, terlemeye başlamıştım. Bunu fark eden amcam "Sakin ol tatlım. Tekrar görüşeceğimizi tahmin etmiyordum ama buradasın. En son görüşmemizde olanlar için üzgünüm fakat sana zarar gelmeyecek bunu garanti ederim. Şimdi, odama geçelim. Konuşacak çok şeyimiz var."


Bir Kurtkızın Hikayesi...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin