Merhaba. Ben Arya. 18 yaşındayım. Çok farklıyım. Bir kız çocuğu gibi büyümemiş, kız çocukluğunu bilmiyorum. Kızların nasıl davrandığından haberim yoktu! Ben... Aşka inanmazdım. Kimseden hoşlanmazdım. Tek kız arkadaşım Tuna'ydı. İşte bu kadar. Şimdi benim hikayemi okuyun. Yalnızca... Gözlerinizde canlandırıp, yanağınızdan düşen o parlak şeye karışmayın. Tadını ağzınızda aldığınız zaman, ellerinizi kullanabilirsiniz...
-----
Sıcacık yatağımdan uyanmış, gün ışığının yüzüme vurmasıyla gülümsemiştim. Cidden? İnandınız mı? ...
Karanlık ve nem kokan depodan hemen çıkmıştım. Bu da neydi böyle? Midem ağzıma gelmişti neredeyse. Berbat kokuyordu!
''Ari?''
Nefret ettiğim sesi duyduğumda arkamı döndüm.
''Ne var lan!''
Gülümseyip bana yaklaştı.
''Aa! Bir kızın ağzına lan kelimesi hiç yakışmıyor ama?''
Gömleğimin kollarını yukarı kıvırdım.
''Bir kız hırsızlık yapabiliryor ama! ''
Yumruğumu suratına salladığım an geriledi.
'' Ari! İşkence etmemi istemiyorsan, güç gösterini bende uygulama!''
Dişlerimi birbirine bastırdım.
''Bana Ari demekten vazgeç! Benim bir adım var!''
Suratına binlerce kişinin dışkısını sürmemi ister gibi kahkaha attı.
''Arya! Arya ismini sevmiyorum bebeğim. Ari' Sen Ari'sin''
Ceketini çıkarıp kahkaha eşliğinde yanımda geçip gitti. Bu sabah yine hırsızlık yapacak, belki de birilerine zor kullanacaktım! Bu hayatı ben seçmemiştim! Depoya tekrar gidip ayakkabılarımı giydim. Şapkamı başıma ters biçimde oturtup depodan çıktım. Yine lanet gün başlıyordu.! Beni bir peçete gibi kullanacakları gün başlıyordu. Lanet olsun!
--
''Evet Ari. Sana aldığım bu elbiseleri giy. Giyde gidelim''
Kahkaha attım.
''Aldığım mı? Yine nereden çaldın lan?''
Gözlerini devirdi.
'' Tuna gelecek şimdi. Çabuk giy ve defol Ari. Yüklü miktarda parayla gelmessen...''
Göz kırptı.
''Yarın işkence çekeceksin!''
Gözlerimi kapatıp içimden küfrettim.
''Şu lanet olası elbiseyi verde, şu iş bitsin!''
Mavi elbiseyi bana fırlattı. Yakalamaya çalışsamda yere düşmüştü. Düştüğü yerden eğilerek aldım. Hemen depoya dönüp elbiseyi üzerime geçirdim! Giyip tekrardan Ural'ın karşısına çıktım.
Islık çaldıktan sonra elini belime yerleştirdi. Tekme atmamla geri çekildi.
''Ari! Çabuk git yoksa ebeni....''
Ettiği küfüre gülümseyip depodan çıktım. Saçlarımın açık olmasına alışmamıştım. Pantolonumu ve gömleğimi şimdiden özlemiştim bile!
--
Ural'ın beni bıraktığı barın içerisine girdim. Esin'in bana öğrettiği şeyleri yapacaktım. Birisini kandıracaktım!
Loş ışığın hakim olduğu bar, düşündüğüm gibi ter kokusuyla dolan, terbiyesiz kızlar ve erkeklerin vücüdunun bir olduğu bir yer değildi. Sakindi!. Ural'ın fotoğrafını gösterdiği adamı bulmak zor olacaktı. Etrafa göz gezdirirken bir kızın ağladığını, yanındaki erkeğin ise kahkaha attığını gördüm. Gözlerimi ayrı bir yere döndürdüğümde gülümsedim. Bulmuştum!
İlerleyip bar sandalyesine oturdum.
''Ne oldu üzgünsün?''
Adam kıpkırmızı gözleriyle bana baktığında kahkaha attım.
''Aldatıldın mı yoksa?''
''Defol git!''
Ayağa kalkıp ellerimi beline yerleştirdim. Kulağına eğilip Esin'in öğrettiği gibi sesimi alçak çıkarmaya çalıştım.
''Düşündüm ki, unutturabilirim?''
Adam sinsice gülümseyip ayağa kalktı.
''Acele et bebeğim yoksa vazgeçeçeğim''
Boğazıma kadar gelen safrayı geri yuttum. Bu da neydi böyle?
Adamın ellerini tutup dışarı sürükledim. Bu kadar kolay olacağını zannetmiyordum. Ural bana barın arka sokağına getirmemi istemişti. Adamın ellerini daha güçlü birşekilde tutup barın arka sokağına getirdim .Kahkaha attı.
''Bu kadar istekli olduğunu bilseydim, seni hemen şuracıkta-...''
Tekme atmamla yere düştü. Ural arabadan hızlı birşekilde inip kafasına silahın arka kısmını vurdu. Adını bilmediğim şerefsizin yere düşmesini izledim.
''İyi iş çıkardın Ari. Şimdi git ve birilerini soy!''
Çok güzel bir espiri yapmış gibi kahkaha attı. Bana bakıp göz kırptıkdan sonra alnını kaşıdı.
''Bende bu adamı iyi bir benzeteyim! Hadi defol Ari!''
Gözlerimi devirip koştum. Daha hızlı koşmak için ayaklarımdaki topukluları çıkardım. Ayağım taşlara battığında inledim. Ayakkabıları mecbur olduğum için geri giyip sokakta gezerken arkadan bir arabanın bana çarpacağı sırada sola kırmasıyla tekerleklerden çıkan tiz çığlığı duydum. Kapı kapanma sesini duyduğumda kolumu biri hızla çekti.
''Ne yapmaya çalışıyorsun gerizekalı! Neredeyse sana çarpacaktım!''
Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Ağzının şaşkınlıkla açılmasını izledim.
''Sen... Sen.. Hırsız?!''
Kaşlarımı çatıp adama dikkatlice baktım. İşte şimdi ayvayı yemiştim!
-----
Hikaye yeni gördüğünüz üzere. Yanlışlarım olabilir .
SAĞLICAKLA KALIN...,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTAÇ
Teen Fiction'' Yüreğim, senin için atarken, senden nasıl vazgeçebilirim ?'' Sustum. ''Sana diyorum?!'' Gözümden acılarla harmanlanmış bir damla yaş düşerken, gözlerimi gözleriyle buluşturdum. '' Peki, ben sana muhtaç olduğum halde, gitmek zorundaysam?''