7. Bölüm.

459 33 42
                                    

Hilal odanın kapısının açılmasını beklerken yerinde duramıyordu. Bir an önce psikiyatristiyle görüşmesi gerekiyordu. Üç gündür klinikte yatıyordu, artık çıkmak istiyordu. İçeride başka bir hasta olduğu için giremiyordu ve yaklaşık yarım saattir bekliyordu. Koltuktan kalktı, koridorun başına kadar yürüdü. Yine elleriyle oynuyor, ne yapacağını bilemiyordu. İçindeki bir ses şimdi kliniğin kapısından çıkıp, kütüphaneye gitmesi gerektiğini söylüyordu ama Rüya izin vermeden gidemezdi. Eğer giderse kısa sürede bulunurdu, daha önce yapmıştı. Oflayıp odanın kapısına doğru yürüdüğü sırada kapı açıldı, içeriden Rüya ve bir kadın çıktı.

"Hiç telaşlanmayın, size iyi gelecek."

"Teşekkürler Rüya Hanım."

"Sonraki seansta görüşürüz."

Kadın tebessümle başını salladı. O sırada Rüya, Hilal'i fark etti. Gülümseyerek odayı işaret etti.

"Gel."

Hilal içeri girdi, her zamanki gibi kahverengi, deri koltuğa oturdu. Rüya onun karşısındaki koltuğa oturdu.

"Çıkmak istiyorsun değil mi?"

Hilal başını salladı. Rüya aralarındaki masaya doğru eğildi.

"İlaçlarını değiştirdiğimizi biliyorsun, onları çok sık kullanmamalısın. Zaten bünyen henüz alışamadı."

Hilal gözlerini kaçırdı. Geçen ay burada yatmasının sebebi ilaçlarının değişimiydi. Rüya derin bir nefes aldı.

"Bana o günü yeniden anlatır mısın?"

Hilal başını iki yana salladı.

"Yapamam."

"Yapabilirsin."

"Her anlatışımda aynı duyguları yeniden yaşıyormuş gibi hissediyorum."

"Amacımız da bu zaten. O duygularla yüzleşebilmen, ilaçlara sığınmaman. Hilal şimdi aldığın ilaç, anksiyetenin son evresinde kullanılan ilaç. Eğer sen çabalamazsan, bundan başka çaremiz kalmıyor. Ömrün boyunca bunlara bağlı olmak istemezsin. Git gide daha kötü olursan, başka bir hastalık çıkar ortaya. Bir de onunla uğraşmak zorunda kalırsın."

Hilal hiçbir şey söylemeden yere baktı. Rüya ona doğru uzandı, elini tuttu.

"Sadece dene, olur mu? Buradayım, sakin ol, kötü bir şey olmayacak."

Hilal gözlerini kapattı.

"Sabah onu uyandırdım, beraber kahvaltı ettik. Yayınevine gidip işlerimi hallettim, kütüphaneye gittim. Oradaydı, beni bekliyordu. Yazmaya başlamamıştı, bir kitap okuyordu. Zaman kaybetmemesi için yazmaya başlamasını söyledim, bir saat kadar zaman geçti. İkimiz de işlerimize yoğunlaşmıştık. Kemal'le konuşmam gerekti, onun dikkatini dağıtmamak için uzaklaşmıştım. Dakikalar sonra geldi yanıma..."

Leon'un kurduğu cümleleri hatırladı.

"Düşmanlarından ziyade arzularını alt edeni daha cesur sayarım... Çünkü asıl zafer kişinin kendine olanıdır, demiş Aristo."

Bileklerini kavrayan sıcak eller, gözlerine tutkuyla bakan kahveler, buruk tebessümü... O anda neler hissettiğini kelimelere dökemiyordu.

"Ben ne yazık ki bu savaşta mağlubum Hilal."

"Beni öptü..."

Dudaklarının üzerindeki dudaklarla bütün dengesi alt üst olmuştu. Leon'un nefesini, dudaklarını, dilini kendi dudaklarında hissettiği zaman şimdiki gibi içi yanmaya başlıyordu. Hareket etmesini engelleyen güçlü kollarını hatırladı. Koltukta oturduğunu bilmesine rağmen onların sıcaklığını hâlâ hissediyordu.

Satırların Arasında (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin