Yavaşça kafamı yukarı kaldırıyorum daha doğrusu kaldırmayı deniyorum başım deri kayışlarla sabitlenmişti kendimi sarhoş gibi hissederek ellerimi başıma götürmek için yukarı kaldırıyorum elleriminde aynı şekilde bağlandığını fark ediyorum. Görmesemde hareket ettirememden ayaklarımında bağlandığını hissediyorum.
Etrafı incelemek için kafamı elimden geldiğince çeviriyorum genede pek bir işe yaramıyor kafam sadece bir iki santim oynayabiliyor.Yukarıdan gözlerimi alan beyaz ışığa bakıyorum etrafta benim nefes alışlarım ve onun çıkardığı cızırtılı ses harici hiç bir ses yok.
Etrafa seslanmek için bağırıyorum sesimin tonundan kendim bile korkuyorum kargaların bile duyunca kaçmak isteyeceği bir ses.
Gözlerimi kapatıp hayatımda ki her anıyı silmeye çalışıyorum.
Bunları ben istememiştim.
İnsanlarin anılarını, yüzlerini, bedenlerini ,hayallerini,duygularını.
Onları sadece boş bir kabuk olucak şekilde emmiş kendi benliğimde hapsetmiştim.
Cody...
ona asla isteyerek zarar vermezdim veremezdim de ya da ben öyle düşünmüştüm.
Koltukta bana doğru öpüşmek için yaklaşırken elimi yavaşça onun yüzünün üstüne koymuştum. Dudakları yavaşça benimkilerle buluşurken ne kadar şanslı olduğumu okulun futbol takımının kaptanıyla olmanın her kızın hayali olduğunu düşünmüştüm.
Bu sırada dudakları titremeye başlayan Codyden yavaşça geri çekilmiştim ona bakmamla yüzünün o güzel bronz teninden eser kalmayacak şekilde yerini hastalıklı bir sarıya bıraktığını görmüştüm. Aynı anda düşünceler beynimi yırtıp çıkmak istercesine zihnimde dönüp durmaya başlamıştı.
Koşuyordum.
Elimde bir top vardı yeşil sahada önüme çıkanları seri harketlerle geçerken son anda topla çizgiyi geçmemle derin bir nefes aldım mutluydum. Başarmıştım.
Ama bir sorun vardı bunu yapan ben değildim koşan kişi hem ben hemde ben değildim. Ben Cody olmuştum.
Kendime gelmeye çalışırken baş ağrısı bu sefer daha sert bir şekilde beni bir dalga misali yıktı.
Bu bir rüya olmalıydı yerdeydim. Ellerimi vücudum da gezdirdim ben bendim Cody değil, bu düşünceyle derin bir nefes alırken koltukta daha demin beni okulun en şanslı kızı hissetiren Cody i gördüm kıpırdamadan sadece nefes alıp veriyordu.
Yanına koşup onu uyandırmayı denedim uyanmadan başı bir tarafa doğru eğilimiş öylece duruyordu. Delirmişcesine etrafa baktım telefonu ararken gözüme duvarda Codynin ve takım arkadaşlarının fotoğrafı takıldı. Ani bir korkuyla telefonu boşverip evden çıktım. Onu orda öylece ölü gibi bırakmıştım nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım sadece gitmek istiyordum neresi olduğu önemli değildi sadece gitmeliydim insanlara zarar vermeyeceğim bir yere.
Sonradan onun komaya girdiğini ve uyandığında geçmişe dair hiçbişey hatırlayamadığını öğrenecektim.
Bir kez daha seslendim. Bu sefer birine seslenmek icin degil kendimi anılardan kurtarmak icin kendime sesleniyordum.
Arkamda kapının açılma sesine benzer bir sesin gelmesiyle dikkat kesiliyorum. Sarışın güzel bir kadın bana 32 dişini göstere göstere sırıtıyor.
"Sen, Anna Marie olmalısın"
evden kaçtığımdan beri bana ilk defa adımla seslenen kadına bakıyorum cevap vermeye yeltenmeyince kadın havadan sudan muhabbet edermişçesine konuşmaya devam ediyor
"çok eşsiz bir güce sahip olduğunun farkındasın değil mi Anna?"
başımı olumsuz anlamda sallamaya çalışırken başımı tutan kayışlar yüzünden bunu yapamayıp cevap veriyorum
"Eşsiz bir güç mü? Bu sadece beni ve etrafımdakileri öldüren bir lanet"
Kadın imkansız olduğunu düşündüğüm şeyi yaparak yani gülümsemesini daha da genişletirek
"Zaten eşsiz bir güce sahip olduğunuda bu yüzden söyledim tatlım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rogue X-men (tamamlandı)
FanfictionX-men Rogue karakterine yazılmış fanfiction bir hikayedir. Filmdeki karakterden çok çizgi film ve çizgiroman da geçen olaylar üstünden yazılmıştır. ilk Türkçe Rogue için yazılmış hayran kurgudur.