Mystique beni eliyle hafifçe ilerleterek odaya girdi bana oturmamı söyleyen bir hareket yapana kadar ayakta öylece durup ona bakıyordum.
Kendimi ordan oraya konulan bir süs bebek gubi hissederek yatağın kenarına oturdum.
O hala odanın ortasında ayakta durmuş sanki söze nerden başlaması gerektiğini düşünürmüş gibi bana bakıyordu.
Bir anda bakışlarını tuvalete doğru çevirdi açık duran kapıdan yerdeki ayna kırıkları ve kan lekeleri net bir şekilde görülebiliyordu. Bir süre bakışları orda takılı kaldıktan sonra nihayet bana dönüp konuşmaya başladı
"Quicksilver ın durumu iyi sadece başını biraz sert çarptığı icin küçük bir şişlik var ama sorun değil geçer" ben ona kafamı sallarken konuşmaya kısa bir an es verdi.
Odada nefeslerimizden başka ses yokken köşedeki masanın üstünde duran sineği izlemeye başladım.
Kanatlarını açıp etrafta gezinirken adeta sinekle bir bütün olmuştum.
Aniden gelen sert bir kitabın masaya carpmasıyla sineğin masayla bir bütün olması bir oldu.
Kitap üstünden kalkarken sineğin bacakları çok yavaş bir şekilde titriyordu.
Tıpkı benim gibi.
Mystique kitabı yana koyarak bana dönüp hafif alaycı bur tonla ekledi
"Sinir bozucu hayvanlar" ister istemez kendime söylenmiş bir soz olarak hissedip göz temasını keserek sineğe baktım
Bu aralar sinir bozucu olmaktan daha iyi yaptığım bir iş yoktu herhalde
"Ama buraya bu böcekleri konuşmaya gelmedim" bakışlarımı onun yüzüne çevirerek bakmayı sürdürdüm.
"Buraya Scarlet witchden aldığın güçleri konuşmaya geldim"
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp ellerime bakıp konuşmaya başladım
"Benim suçum değildi kız ben ondan uzaklaşmaya çalışınca tutup beni kendine çevirdi... gerçekten benim bir suçum
yoktu"
Mystique nun beni azarlamasını hatta daha kötüsü beni burdan atmasını beklerken aksine elini boşver dercesini sallayıp
"Bu beni ilgilendirmez eninde sonunda kendine gelir. Ben senin aldığın gücün boyutunu ve özelliklerini merak ediyorum"
ben daha da şaşırırken ekledi
"Yarın bunları daha detaylı konuşuruz şimdilik senin nasıl durumda olduğunu merak ettiğim için geldim" bir an bakışlarını tuvalette yerde duran ayna kırklarına çevirerek ekledi
"Bir ayna yüzünden yedi yıl uğursuzluğu saymazsak gayet iyi durumdasin" ben hala bana dediklerinin şokundayken kendi esprisine gülüp masaya iki tane hap bıraktı.
Hapları işaret ederek "bunlar uyumana yardımcı olur yarın antrenman ağır olucak o yüzden yeterince uyumaya çalış"
Bunları söyledikden sonra sanki ben kimsenin güçlerini çalmamış kimseyi duvara kırmızı bir enerjiyle duvara atmamışım gibi odadan çıkıp gitti.
Ben yatakta öylece dururken sineği incelemeye başladım artık titremeyen bacaklarıyla öldüğü kesindi
Ister istemez aklımda bir soru belirdi
Benle işleri bittikden sonra benide mi böyle ezip bir köşede ölüme bırakacaklardı?
Bunları düşünmekden vazgeçip duran haplara baktım ayağa kalkıp ikisinide ağzıma attım onları yuttuktan sonra kendimi yatağa attıp rüyasız bir uykunun kollarına kendimi bıraktım.
Ertesi sabah kalktığımda başımda olan ağrıyla göz kapaklarım 20 kilo ağır geliyordu.
Kendimi kalkmaya zorlayarak nerdeyse suruklenerek banyoya geldim.
Dişlerimi fırçalarken aynadan geriye kalan bir iki parçayla yüzüme baktım.
Düne kıyasla rengim daha soluktu. Bunun haricinde gayet normal gözüķüyorudum.
Odada dolabın karşısına geçip bugün ne giymem gerektiğini düşünmeye başladım.
Hergün dolabın önünde saatlerini geçiren bir tip olmasamda kimseyle bir temasa girmek istemiyordum. Bu yüzden uzun kollu gri renkte bir hırkayla altıma siyah kotumu geçirdim. Altıma da siyah eski postalarımı geçirdiğim sırada çağrı cihazına benzer şey sinyal vermeye başladı.
Elime alıp üstünde yazanları okurken bununda aynı mantıkla Sarı taşlı yolu takip et* olayı olduğunu anlayıp odadan dışarı çıktım.
Kırmızı tuşa basıp yerde beliren siyah çizgiyi takip ederken dün olayın yaşandığı koridora gelince bir anlik duraksama yaşadım Quicksilver ın çarptığı yer duvarda resmen küçük bir göçük yaratmıştı.
Bunun Mystique nun dediği gibi hafif bir şey olup olmadığını düşünürken cihazın geldiniz yazan yazısıyla kapının önünde durdum.
Açıl diyip içeri girerken beyaz odanın etrafında dolaşan mutantlar ve daha önceden tanışmadığım bir iki kişi karşılıklı antrenman yapıyorlardı.
Alanda göz gezdirirken Quciksilverla göz göze gelmemizle içimde küçük bir panik duygusu bellirdi bana bakan bakışlarında öfke ve aşağılama vardı.
Kapının açılmasıyla göz temasını çekip kapıya baktım.
Iceri giren kişi yüzünden olduğum yerde sabitlendim.
Kıpırdamadan ona baktım.
Bakışlarından beni uzun yıllardır tanıdığı sanıla bilirdi.
Oysaki ikimizde gerçeği biliyorduk.
O beni sadece geleceğin bir kısmı olarak biliyordu.
Ve gelecek ben olduğum sürece bilemeye devam edicekti.
¤¤¤¤¤¤¤
Umarim beğenmişsinizdir :D
Lütfen fikirlerinizi ve goruslerinizi belirtmeyi unutmayın :D
En kısa zamanda yeni bölüm gelicek :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rogue X-men (tamamlandı)
FanfictionX-men Rogue karakterine yazılmış fanfiction bir hikayedir. Filmdeki karakterden çok çizgi film ve çizgiroman da geçen olaylar üstünden yazılmıştır. ilk Türkçe Rogue için yazılmış hayran kurgudur.