0.3

149 23 25
                                    

Bambaşka bir şeyi düşünürken,aklımdasın.~sen benim şarkılarımsın,cem adrian
Acılarla...

~~
Rose'un yaptığından sonra korkmaya başladım Natalie. Bruno'yu elde edecek diye değil, Bruno'nun kalbi kırılır diye korktum. Onun üzülmesini istemiyordum.

Onun üzülmesini isteyeceğime,kalbimi doğrardım daha iyi.
Gerçi kalbimi hep onun için doğruyordum ya...
Rose o sinsi gülümsemeden sonra yavaş adımlarla Bruno'ya yaklaştı. Bruno yanındaki arkadaşlarıyla gülüşüyordu.

Onun tek bir gülüşü için,yüz yılımı verirdim Natalie.

Rose kibar bir şekilde Bruno'yu dürttü, o kadar narin dokundu ki Bruno'yu incitmek istemediğine inanacaktım.
Nerdeyse.
Ama onun amacı, berrak bir suya damlatılan katran kadar kirliydi. Onun canını yakacaktı,onun canının yanması benim ruhumun intihar etmesiydi.
Rose'un ona bir şeyler söylemesiyle Bruno'nun göz bebeklerinin büyümesine şahit oldum. Önce bir şey diyemedi. Sonra hızlı hızlı kafasını salladı.

Muhtemelen ona bir buluşma önermişti, o ise heyecanla kabul etmişti. Ben olsam ben de öyle yapardım.
Siktir.
Sinirlenemiyordum Natalie. Ne Bruno'ya, ne Rose'a.
Bruno'nun bir suçu yoktu. O benim ona olan aşkımdan habersizdi. Ama Rose çok kötüydü. Ona kin gütmem gerekiyordu. Bunu yapamıyordum.
Ona kızamıyordum.

Rose memnuniyetle gülümsedi. Arkasını yavaşça döndü ve beni gördü.
Göz kırptı Natalie.
Benim canım yanmıyormuş gibi, bir de bana göz kırptı. Boğuluyordum artık, gözümden akamayan yaşlar içime akıyordu ve içimde bir birikinti yapıyordu.
O birikinti iyice büyüdüğü zaman, işte o zaman, patlayacaktım Natalie.
O zaman kararımı verdim, yeminimi ettim. Dayanamayıp ağladığım ilk anda, beni üzen herkesten intikamımı alacaktım.

Ama o kadar yufka yürekliydim ki,bir yandan kendi kendime söyledim.
Dayana bildiğin kadar dayan dedim Natalie. Çünkü biliyordum ki patladığım zaman kıyamet kopacaktı.

İnsanlar kitap okumuyorlar Natalie, bu yüzdende empati kuramıyorlar. Belki empati yapabilseler, dünyada savaş bile kalmayacak, canlıların kalpleri kırılmayacak.

Hiç kendinizi o fahişe kızın yerine koydunuz mu? Hani şu her film, kitapta olan ve esas oğlanla esas kızın arasına giren?

Ya okuldaki hizmetlinin yerine koydunuz mu? Sizin "Nasıl olsa işi" diyerek bokunuza kadar yere attığınızda, arkanızdan toplayan babanız yaşındaki adam, anneniz yaşındaki kadınları?

Peki ya hayvanları? Yolda giderken arabayla ezdiğiniz, kuyruğundan tutup bir oyuncakmış gibi döndürdüğünüz canlıları?

Beni? Her yerde olan, kilosu yüzünden,sivilceleri yüzünden, boyu yüzünden, saç rengi göz rengi yüzünden dışlananları?
Onları hiç anlamadınız. Görmediniz, duymadınız...

Çünkü her zaman siz haklıydınız. Bizde sesimizi çıkaramadık. Öyle değil mi Natalie?
Ve şimdi Rose yanımda hiçbir şey olmamış gibi oturuyor, ders dinliyorum diyor ama erkekler ona daha çok baksın diye eteğini kıvırıyor. Bir kolunu omzuma atmış, bacağını diğer bacağının üzerine atmış, boşta olan eliyle de o ipek saçlarıyla oynuyor.

Herkesin ağzı açık bir şekilde ona baktığının farkında.

O hep güzel, o çok güzel Natalie.
Ve ben çok çirkinim...
~~

Umarım sizi üzenleri hayatınızdan def etmişsinizdir. Çünkü onların, nefes almaya bile hakkı yok.
Acılarla kalın,ama boğulmayın...

Natalie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin