1. Bölüm -Sıradanlık Maskesi-

140 76 26
                                    

2019 20 Kasım Çarşamba.Yine, yine ve yine her zaman yaptığım şeyi yapıyorum;Elimde kahvem ile sosyal alemde takılıp dünyadan soyutlanmak.Eğlenebileceğim ve izlerken etkisinden çıkamayacağım videoları, hoşuma giden fotoğrafları görüp kaydetmek zevk verici.Hep özendiğim (özenmeyi bile beceremediğim) örnek almak istediğim güzel, zeki, çalışkan, zengin kızların etkileyici kıyafetleri ile konumdan konuma gidip çekildiği fotoğrafları görmek beni deli etmesi gerektiğinin aksine beni heyecanlandırıyor ve hoşuma gidiyor.Sanaldan yaptığım karikatürlere ve çizdiğim resimlere bakmak ister istemez beni mutlu ediyor.En çok sevdiğim doğa fotoğrafları ve bookstagramlar tarafından çekilen göz alıcı okuma kitabı fotoğraflarına bakarken ekrandan başımı kaldırma isteği gelmiyor.

Bu alemi seviyorum.Çünkü içimde sıkıntı olmayan, huzurlu olduğum tek yer orası.Sanaldaki arkadaşlarımı gerçek hayattaki arkadaşlarımdan daha samimi buluyorum ve sanki sanalda değil de başucumda gibi hissettiriyorlar.Bir dakika...Benim gerçek hayatta pek arkadaşım...Evet sanırım yavaş yavaş sanal alem muhabbetinden çıkıp 'anlatmasam da olur' diyebileceğimiz gerçek hayatımın muhabbetine başlıyoruz.Sanırım bu üzücü.Çünkü hayatımda sanıldığı gibi bir aksiyon yok.

18 yaşında ergenlik döneminden çoktan çıkmış olması gereken ama hala yetişkin ve olgun bir insan gibi davranamayan bir kızım.Şuanlık tek derdim, diğer yaşıtlarımdada ve diğer öğrencilerde de olduğu gibi ders ve sınav sıkıntısı.

Hayat hakkında çok şey bildiğimi sanarken fizik kitaplarında her bir cümle okuyuşumda aslında evren, galaksiler, sistemler, yaşam, bilim hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark etmem suratımın ilginç şekiller alması için yeterli.

Matematik problemlerinde Ayşe'nin tokalarında, Ali'nin bilyelerinden fonksiyonlardan, denklemlerden bıktığım kadar çok az şeyden bıktım.Rakiplerim çatır çutur soru çözüp, test kitaplarını bitirip bitirip kalkıp gidip yenisini alırken, ders çalışmak için kahvelerle ayakta kalıp hergün sabahlarken, ben burada oturmuş söyleniyorum.Elimde bütün imkanlarım varken ben sadece söylenerek hayatıma devam ediyorum.Hayatım söylenmek üzere kurulu.

Ben Deniz.1.68 boyunda, 59 kiloya yakın esmer, kıvırcık saçlı, yeşil gözlü 18 yaşında bir lise öğrencisiyim.Okulda pek arkadaşım yok.Hatta pek demeyelim.Hiç arkadaşım yok.Fakat okul dışında yaşıtım olan Sude isimli çok yakın bir arkadaşım var.Her şeyimi paylaştığım, en güzel zamanlarımı onunla geçirdiğim, annemden sonra en samimi olduğum insan.O benim için tek başına üç sınıf dolusu bir arkadaşa bedeldir.

Aileme gelecek olursak, zengin değiliz fakat maddi durumumuz iyidir.Büyük şaşalı bir evde oturmuyoruz.Sıradan bir evde yaşıyoruz.Dört kişilik çok tatlı bir aileyiz.

Annem coğrafya öğretmenidir.Aynı zamanda benim hayat arkadaşım.Sürekli hatalı olduğum konularda beni uyarır fakat ben annemin uyarılarını dikkate almayıp burnumun dikine giderek o şeyi mutlaka yaparım.Peki sonuç ne olur biliyor musunuz?Evet aynen tahmin ettiğiniz gibi.Haksız çıkarak annemin 'ben sana yapma demiştim aferim sana küçük embesilim.' Bakışına maruz kalıyorum.Babama gelecek olursak;Kendisiyle aynı huylara sahibim.İnatçı, burnunun dikine giden, kendini haklı çıkarmak için gereğinden fazla savaş veren, sabırsız, pekte insanlar tarafından çekilmeyi sevmeyen bir insanız.En sevdiğim özelliğimiz yemek yemeye ikimizinde bayılması.

Diğer bir gıcık aldığım aile üyesine gelirsek.Benden 6 yaş küçük bir kız kardeşe sahibim.Aramızın pek iyi olduğu söylenemez fakat kötüde değildir.Yalan söyledim.Sürekli çatışma halindeyiz.Ah tam bir küçük baş belası.Uzun lafın kısası çokta abartılacak bir hayat hikayem yok.Sıradan bir insanım, sıradan bir ailem var.Ama arada Hogwarts'tan baykuşlar tarafından odamın penceresine mektup bırakılsa fena olmaz diye düşünmüyorum değil.Ah sanırım yine kendi kendime hayallere daldım.Gerçek hayata geri dön Deniz seni bekleyen iki tane fizik testi var.

Kahvem soğumuştu.Mutfağa kahve altı almak için ayaklanırken bir şey oldu.Az önce sanırım bir ses duydum.Bu şey gibi bir sesti.Bildirim sesi gibi.Telefondan gelen bir bildirim sesi gibi.Tanrım sonunda mesaj atan bir insan! Sandalyemden kalkarak küçücük bir heyecan ve orangutan sırıtması ile masama doğru koştum.Telefonu elime aldım ve ekrana bakarken yüzümde hala bir tebessüm vardı.Biz buna şey diyoruz:Acının tatlı tebessümü.Neyseki Türk Telekom beni unutmayıp Tivibu mobil indirim kampanyasını haber vermek için mesaj atmış.Sanırım Sude'yi sessize aldığım gibi mesajlar yerinide sessize almam gerekecek.

Sude'yi sessize almamın sebebine değinecek olur isek;Eğlendiği bütün videoları, bütün mecazi görselleri, bütün caps sayfalarını bana yolluyor.Uzun lafın kısası bütün instagramı bana yolluyor.Ah hayır tabi ki bundan rahatsızlık duymuyorum.Rahatsızlık duyduğum şey; her gönderi yolladığında bana bildirim gelmesi.Bana Sude'den başka kimseden mesaj gelmediği için her bildirim sesi duyduğumda yeni birinden mesaj geldi sanıyorum.Sonra sevinçle telefonun başına geldiğimde 'Sude size *** sayfasından bir video gönderdi' mesajını görünce kafamı 3 kez duvara vurup bir kez suya sokma isteğinden kurtulamıyorum.

Bilgisayarı kapattıktan birkaç dakika sonra dört buçuk saate aşkın süre ders çalışıp notlar çıkardım.Biyolojiden konu eksiklerim neredeyse tamamlanmıştı.Sadece konuyu güzelce sindirmek için yüz veya biraz daha fazla olacak şekilde soru çözmem gerekiyordu.Yavaş yavaş başıma ve gözlerime ağrı girdiğini hissettim.Sanırım yorgunluktandı.Çünkü dört buçuk saat çalışırken bir bardak bile kahve tüketmemiştim ve doğal olarak enerjim düşmüştü.Vücudumu dinlendirmek amacı ile yatağıma uzandım.

Shadow ChaserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin