Sanırım bana iltifat etmişti.Gerçekten de bana iltifat etmişti.Ne diyeceğimi, nasıl cevap vermem gerektiğini bilmiyordum.Yüzünden etkilendiğim gibi sesinden de etkilenmiştim.
İltifatlara hala cevap veremiyordum.Ama bu karşımdaki çocuğa özel değildi.İltifatlara hiçbir zaman cevap veremiyordum.Fakat sakin olmalıydım.Sonuçta bundan daha korkunç olan şeylerde vardı.Mesela o benden cevap beklerken ben duymadığımı düşündürtmeye çalışarak masanın ucuyla oynuyormuş gibi yapıyordum ve ne yapmaya çalıştığımı anlamadığını umuyordum.
''Neden on yaşındaki çocukların bile yapmadığı tavırlar sergiliyorsun?Konuşmaktan kaçmak için masanın kenarıyla oynuyormuş gibi yapmaya devam et.''Dedi ve gözlerini yüzümden çekerek masaya eğdi.Sinirlenmiş gibiydi.
Şuan ölmediysem bir daha ölmezdim.Çocuğu görür görmez tek bir kelime bile etmeden rezil olmayı başarmıştım.Terliyordum ve utançtan kıpkırmızı olduğumu sanki karşımda ayna varmışçasına görebiliyordum.
''Sanırım seninle iletişime geçmek biraz zor olacak ha?'' Dedi beni eritecek fısıltı sesi ile.
Tam konuşmaya karar verip cevap vermeye hazırlanacaktım ki aklıma ne diyeceğimi bilmediğim geldi.Hafif açık olan dudaklarımı geri kapattım ve şaşkın bir gözle etrafa bakarken saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.
''Ciddi anlamda sıkıntılı olduğunu düşünmeye başlıyorum.Küçük bir merhabaya bile cevap veremiyorsun.Bence bu şekilde hayata devam etmek hiçte zevkli olmazdı.''Diyip kalbimi paramparça ettikten sonra kalkıp gitti.
Belkide haklıydı.Küçük bir merhabaya bile cevap veremiyordum.Fakat benimle bu şekilde aşşağılayıcı konuşması... Ne bileyim biraz gururumu incitmişti.Belkide bu kadar alıngan olduğumu tahmin edememişti çünkü tanışmıyorduk.Sanırım onunla artık tanışmak istemiyordum çünkü hem kendimi rezil etmiştim hem de beni çok kırmıştı.
Bütün modum ciddi anlamda yerlerde sürünüyordu.O aptal herif, yanıma gelip moralimi yok ettiğinden beri içimde vaveylalar kopuyordu.Sinirden kudururken aynı anda üzüntüden ve kalp kırıklığı ile küçük bir çocuk gibi oturup ağlamak üzereydim.Evet.Sanırım ağlıyordum.Hayır hayır hayır böyle lüks ve havalı insanların içinde bu duruma düşmemeliydim.Sakın ağlama Deniz insanların seni üzmesine izin verme gözlerinin dolmasına izin verme derken gözümden küçük bir gözyaşı damlası kekimin olduğu tabağa düşmüştü bile.
Sinirden mi yoksa üzüntüden mi ağladığımı bilmiyordum.Büyük ihtimalle ikisinin birleşimi ile gözyaşlarım oluşmuştu.Yerlerde olan modum ile kendi kendime neden ağladığımı tartışıyordum!
Birinin söylediği bir kelime benim bütün 24 saatimi, gerekirse bir haftamı mahvetmeye bedeldi.Bu huyumdan acilen uzaklaşmam gerekiyordu.
Tanımadığım bir insandan kaba bir cevap aldığımdan beri on beş dakikadır sessizce ağlayıp karşı duvarı seyrediyordum.Bütün huzurum kaçmıştı ve sadece eve gidip kitap okumak istiyordum.Evet kesinlikle öyle yapacaktım.Yemek yemeyi çok sevmeme rağmen, henüz tadına bile bakamadığım kekimi masada bırakıp gidecektim.Islak gözlerimle ve üzüntüden şişip kızaran dudaklarımla çantamı aldım ve kasaya doğru ilerledim.Gelen tutarı ödedikten sonra yönümü çıkış kapısına çevirdim ve yürümeye başladım.
Tam kapıdan çıkacaktım ki dirseğimde güçlü bir el hissettim.Beni kendine doğru çekti ve saçlarımdan tutarak başımı sert göğüslerine dayadı.Güçlü kollarıyla bana sımsıkı sarılıyordu.Sert nefesini saç diplerimde hissediyordum.Derin bir nefes çekti ve konuşmaya başladı.
''İnsan sarrafıyım.Seni, henüz kahveni ve yiyeceğini sipariş vermeden önce gördüm.Tek başına oturuyordun.Fakat benim burada gördüğüm insanlar ve birkaç arkadaş ortamım yalnız gezemezler.Kendi kendilerini mutlu etmeyi bilmezler.Mutlu olmak ve gezmek için mutlaka yanlarında birini isterler.Bu durumdan hiçbir zaman hoşlanmadım.Bir insanı tek başına bir kafede otururken, sinemaya giderken, tiyatroya, müzeye giderken gördüğümde seviniyorum.Diyorum ki bu insan başkasına ihtiyaç duymadan kendisini mutlu edebiliyor.Hayatını sürdürmek için birisine bağlanma ihtiyacı olmuyor.''Bir süre durdu ve konuşmasını sürdürdü.
''Sende benim hayal ettiğim insanlar gibiydin.Yanına gelmek, seninle tanışmak istedim.Selam verdiğimde cevap veremedin.Ama aslında cevap vermek istediğini, utandığın için vermediğini gördüm gözlerinde.Seni kışkırtmak istedim.Belki kışkırınca sinirlenip karşılık verirsin diye bekledim.Fakat elde ettiğim tek şey senin psikolojik olarak canını yakmak ve ağlamana sebep olmak oldu.''Derin bir iç çekti ve pişman olmuş gibi bir ses tonuna büründü.
''Biliyor musun küçük? Bu dünya denilen yer, hassas kalpler için cehennemdir.'' Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shadow Chaser
Teen Fiction"Biliyor musun Deniz? Bu dünya hassas kalpler için bir cehennemdir."