Ne zaman uyandım bilmiyordum.Uyanık olmama rağmen kırk yedi dakikadır aralıksız tavanı seyrediyorum.Yorgun gözlerimle saate bakmaya çalıştım.Etraf sarı loş ışıkla çevriliydi.Yüzümün tamamen soluk ve dudaklarımın kupkuru olduğunu hissedebiliyordum.Gözlerim onları kapamam için can çekişiyordu ama ben göz kapaklarımı açmak için direnerek savaş veriyordum.Acilen yüzümü su ile ovalamam gerekliydi yoksa yatağımda adeta mumyalanmış bir zombi gibi kalacaktım. Neden böyle olduğumu anlayamıyordum.Hala dört buçuk saatlik çalışmamdan olduğunu hissediyordum.
Pencereden uğultu geliyordu.Etraf insanın içini ürpertecek derecede loş bir ışıkla kaplıydı.Yataktan kalkmaya çalıştım ama üzerime karabasan çıkmış gibi yatağa çivilenmiştim.Saate baktığımda saatin dört buçuk olduğunu gördüm.İki saat sonra okul için hazırlanmaya başlayacaktım.Okulda daha enerjik olmak için bu iki saatide değerlendirip uyumalıydım fakat vücudumda bir rahatsızlık hissediyordum.Uyumak istesem uyuyamıyor kalkmak istesem kalkamıyordum.
Koridordan yürüme sesleri ve herhangi bir odanın ışığının açılma sesini duydum.Evet bu ses kesinlikle babama aitti çünkü babamın yürüyüş seslerini nerede duysam tanırdım.Babam her uyandığı zaman mutlaka benide kontrol ederdi.Umarım bu sefer kontrol etmemezlik yapmaz diye düşünüp durdum içimden.
Yavaş yavaş oda ısısının azaldığını hissetmeye başladım.Çok terleyip aynı zamanda üşüyordum.Odamın kapısı yavaş yavaş aralanmaya başladı.Kafamı çevirmeye çalıştım ama olmadı.Üzerime bir gölge düşmeye başladı.O an ne oldu nasıl oldu bilmiyorum ama salya sümük olacak şekilde ağlamaya başladım.Ağlamamın sebebi ne korkudan nede başka bir şeydendi.Neden ağladığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.Kafamı çevirerek babama bakmak istedim.Fakat odada kimse yoktu.Hayal gördüm diye düşünsem odamın kapısı hala aralıktı.Fakat odama babam girmiş olsaydı mutlaka beni neden ağladığım konusunda sorgular, annemi uyandırmaya gider ve gerekirse hastalığım var mı diye kontrol edip doktora götürürdü.Bunları düşünerekte babamın odaya girmediğine kanaat getirdim.Terlemem ve ağlamam durdu.Üzerimde hissettiğim gölgede artık yoktu.Asıl problem benim bu kadar sakin davranmamın açıklaması neydi?Ağlamamın sebebini, geceleri her insanda olduğu gibi bende de duyguların ağır basmasına bağladım.
Saat altıya yaklaşmıştı.Bir dakika, ne?Tam tamına yedi dakika önce saate baktığımda saat dört buçuktu.Acaba yeni mi uyanmıştım?Fakat kapım hala aralıktı.
Tanrım burada neler dönüyor!
Telefonumu elime alıp Sude'ye mesaj göndermek istedim.Fakat telefonumun üzerinde yağa benzer yoğunlukta olan bir sıvı vardı.Bu sıvının varlığını sorgulamadan ve korkudan annemleri uyandırmaya gitmeyi istemeden telefonu açtım.Sude'ye mesaj göndermek için İnstagram'a geçtim.Yine bana 9+ artı eğlenceli videolar ve fotoğraflar göndermişti.İlk önce onlara baktım.Yattığım yerden onlara bakarken sırıtıyordum.Bir videoyu izlerken gülmekten nefesimin daraldığına yemin edebilirim.Sude'ye korktuğum için mesaj atacaktım ama sanırım moralim düzeldiği için ihtiyacım kalmamıştı.
Telefonu bırakıp yavaşça yataktan kalkmaya hazırlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shadow Chaser
Teen Fiction"Biliyor musun Deniz? Bu dünya hassas kalpler için bir cehennemdir."