Yatağımdan kalktım.Okul formalarımı giymek için aradım fakat dolabımda yoktu.Büyük ihtimalle annem yıkamıştı.Böyle bir şey olmamış olmasını diledim.Çünkü eğer formam dolabımda değil ise balkonda asılı olur ve eğer balkonda ise yüzde yüz ıslak demektir.Soğuk zeminde parmak uçlarımla koşar adımlalarla balkona doğru ilerledim.Evet aynen tahmin ettiğim gibi.Zavallı formalarım ıslak bir şekilde hunharca askıya asılmışlardı.Formamlarımla bakışıyorduk.Fakat biraz daha bakışmaya devam edersem okul vaktini elden kaçıracaktım.Islak formlarımı kapıp hızlı ve sessiz bir şekilde odama ilerledim.Babam çoktan iş yerine gitmişti.Annemin okulu benimkinden bir saat sonra olduğu için hala uyuyordu.
Beyaz renkli okul gömleğimi üzerime geçirdim. Ardından siyah dar kotumu giydikten sonra gömleğimi kotumun içine doğru ittirdim.Şimdi en zor seviyeye geldik.Saçlarımı yapmak.Eğer saçlarımı güzel yapmayı başarabildiysem güzelimdir.Fakat saçlarım kötü ise suratıma gerekirse en güzel bakımları yapayım yine çirkin olurum.Kısaca güzel olup olmamam saçlarıma bağlı.Aceleci bir tavırla şifonyerim deki aynama doğru koştum ve kendimi incelemeye başladım.Tanrım biri beni gece bayıltıp dövdü mü?! Gözlerim, dudaklarım, yüzüm uyumaktan şişmiş, saçlarım birbirine dolanmış, betim benzim atmıştı.Bir tutam makyaja ihtiyacım vardı fakat makyaj yapmayı bile beceremiyordum.
Saate baktım.Dersin başlamasına tam tamına otuz beş dakika vardı.İşte gün içindeki en harika haber buydu. Çekmecemden fırçamı alarak uzun, kıvırcık dolaşmış saçlarımı yumuşatıcı yardımı ile taramaya başladım.O kadar özenerek davranmama rağmen hala taramakta zorluk çekiyordum.Kıvırcık saç kullanmak gerçektende çok zordu.Elime gelen bütün saçla alakalı malzemeleri aldım.Saçlarımı ovaladım, okşadım ve hafifçe kremledim.Sonunda saçlarım istediğim kıvama gelmişti.Artık dolaş dolaş değildi ve yumuşacık, misler gibi kokuyordu.Saçlarımı tutarken gözlerimi kapayıp hafifçe bir tebessüm verdim aynama.Sırada yüzüme biraz bakım yapmak vardı.Genelde doğallıktan yana olduğum için pek makyaj yapmayı sevmezdim.Şaka.Malesef o kadar elit bir insan değilim.Doğallıkla zerre alakası yok.Sadece her sabah kalkıp makyaj yapmaya üşeniyorum.
Çekmecemden bir adet nemlendirici krem çıkardım.Çıkık elmacık kemiklerime ve şakaklarıma doğru yumuşak dokunuşlarla yaydım.Kutumdan bir tane pembe allık aldım ve yüzüme biraz sevimli imajı vermek için elmacık kemiklerime yaydım.Gözlerimi ortaya çıkarmak için küçük bir dokunuş olacak şekilde rimel kullandım.Az kullanmamın sebebi ise arada sırada gözlerimi ovalama ihtiyacı duyuyorum ve bunu gözümde rimel varken yaptığım zaman göz çevreme rimelin boyası aktığı için gözüme yumruk yemişim gibi görünüyorum.Böyle olması gerçekten çok sinir bozucu.Daha sonra dudaklarıma kurumaması için hafif pembe rengini çıkaran nemlendirici lip balmlardan sürdüm.
Yüzümlede biraz uğraştıktan sonra oval şeklindeki beyaz çiçek desenli boy aynamın olduğu yere doğru yürüdüm.Tanrım bu benmiydim.Evet bu sefer tatlıydım.Tatlı olduğumu ben bile kabul ettiysem gerçekten tatlıyımdır.Çünkü genellikle sünepe gibi gezdiğim için 'tatlı olmak' kelimesini çok nadir kullanırım.
Okul çantamı kontrol ettim.Bir eksiğim yoktu.Okul için hala zamanım vardı.Karnımı doyurmak için mutfağa gittim.Sıcak ekmeğimin üzerine bal ve kaymağı sürerek ısırdım ve şuna kanaat getirdim.Bu hayatta beni en çok mutlu eden şey yemek yemekti.Zeytin ve peynir yemeyi de ihmal etmedim.
Biraz daha ayılmak için kahve yapma kararı aldım. Mutfak çekmecesinden bir adet orta boy cezve çıkardım.Cezveye, bardak ile aynı miktar olacak şekilde süt ve kahve tozu boşaltarak usulca kaynamasını bekledim.
Kahvem dakikalar içinde kaynadı.Okula on beş dakika kalmıştı.Fakat okulum evimin tam karşısında olduğu için kendimce biraz daha oturduğum yerde yayılmayı kabul ettim.Kahvemi içerken biraz telefonumla uğraşmak için telefonumu elima aldım.Ve telefonumun üzerinde hala dün geceden kalma yağ ile aynı yoğunlukta olan fakat yağ olmayan sıvı duruyordu.Temizlemek için ayaklandım.Fakat bir dakika.Dün gece.Dün gece ne oldu?Bu sıvıda ne innesi?Hiçbir şeyi sorgulamadan sanki gayet sıradan bir olay yaşıyormuşum gibi davranıyordum.Bu kadar rahat olmamalıydım.Bir şeyler dönüyordu.Hatırla Deniz hatırla kendine gel !Evet.Evet! Bir şeyler hatırlıyorum.Dün gece ben yatağımda kafamı çeviremez iken üzerime bir gölge düştü ve-
''Deniz uyandın mı kızım?Neden beni de uyandırmadın?Sen giderken seni öpüp yolculamamı istemiyor musun yoksa?''
Annem daha yeni uyanmıştı ve yorgun, bitkin sesiyle bana sesleniyordu.
''Yorgun olduğun için seni uyandırmaya kıyamadım.Okulda üçüncü veya dördüncü saatin tenefüsünde seni arayacaktım fakat şimdi uyanmış olmanda güzel.Üstelik ballı ve kaymaklı ekmek yaptım şimdi de daha ayık olabilmek için kahve içiyorum sana da yapmamı ister misin anne?'' Dedim sakince.
''Yok Denizim sağol sen gideceğin zaman beni uyandır ben biraz daha uyuyayım gözlerim kendiliğinden kapanıyor.'' Dedi yorgun ve buruşuk sesi ile.
Kahvemi bitirdikten sonra bulaşık makinesine yerleştirdim.Annem bana seslenmeden önce dün geceki konu ile ilgili iç sesimle tartışma halindeydim.Veya abartıyordum.Evet sanırım gerçekten abartıyordum.Büyük ihtimalle ya rüyaydı ya da gece uyandığım için bir duygusal çöküntüydü.
''Peki ya hala aralık olan kapı?'' Dedi sorarcasına iç sesim.
''Babam ben uyurken kontrole gelmiştir.'' Diye yanıt verdim iç sesime.
''Peki ya telefonun üzerindeki sıvı madde?''Dedi iç sesim.
''Benim elimden gelmiştir.''Dedim iç sesime.
''Peki ne zaman?''Diye kulağıma fısıldadı içimdeki susmayan ses.
''Ortalığı karıştırmayı kes artık.''Diye çıkıştım kendi kendime.
Çantamı alarak asansöre bindim ve okul yoluna giriş yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shadow Chaser
Teen Fiction"Biliyor musun Deniz? Bu dünya hassas kalpler için bir cehennemdir."