''Cihan.Bence artık etrafımda birdenbire belirme huyundan vazgeçmelisin.Çünkü gerçekten beni korkutuyorsun.'' dedim kalbimdeki çarpıntı kulağıma vururken.
''Demek bizi sevgili sanıyor ha?'' Dedikten sonra dudağının kenarı kıvrıldı.Kafasını geriye atarak küçük bir kahkaha attı.Sudeyle kafede olan küçük tartışmamıza izinsiz bir şekilde kulak kabarttığını belirtmişti.
''Demek izin dahi almadan bizi dinledin. Bu ürkütücü, çünkü senin hakkında kötü konuşmalar da yapıyor olabilirdim ve sen bunları duyabilirdin.Bu yaptığın hiç hoş değil." Dedim huysuzca kaşlarımı çatarken.
"Dur ne? Senin benim hakkımda dedikodu yapman problem değil fakat benim bunları duymam problem öyle mi?" Dalga geçercesine tek kaşını kaldırdı ve gözlerimde sabitledi.
"Biz ona dedikodu değil, kızlar arasında düşünce paylaşımı diyoruz."
" Sen çok mu zekisin ne" dedikten sonra elini omzuma attı ve yürümeye başladık.
***
" Bu kadar hikaye yeter. Mideme kramp girmeye başladı ne kadar tuhaf bir çocukluğun var mış." Dedim hala kahkaha atmayı sürdürürken."Bence sünnet olmamak için düğün dernek yerinden kaçmam ve beni koruyacağını düşünerekten beni sünnet edecek adamın kollarına atlamam - ki onun doktor olduğundan bile haberi olmayan gariban ben- çokta tuhaf değil."
" Daha sonrasını sormak isterdim fakat bu mutlu sonu hayal edebiliyorum" dedim elimi saçlarına daldırırken.
" Ne demezsin... Mutluluğumu sorgulama bile." Sahte üzgün ifadesini takınarak başını yere eğdi.
"Ee, anlat bakalım ne işin var bu saatte sokaklarda." Dedim.
"Aslında hava almak için çıkmıştım. Yürüyüşe ihtiyacım vardı, saatlerdir aralıksız ders çalışmaktan beynimde oksijen eksikliği hissetmeye başladım. Yürüyüp insanları izlerken bir kafe gördüm. Bir kız vardı onu sana benzetmiştim. Biraz daha dikkatli baktıktan sonra sen olduğunu anladım ve oraya girdim. Yanında tanımadığım bir kız vardı, o konuşuyordu sen onu dizginlemek için uğraşıyordun. Tam arkanızdaki masaya oturmuştum fakat fark etme zahmetine girmediniz Deniz hanım. Ha bu arada istediğiniz lahmacun olsun gelin yarın kahvaltıyı lahmacunla yaptırayım size." Dedikten sonra omzumu hafiften sıktı ve başımı öptü.
İşte o lahmacun meselesine girince hayatımın en utanç verici anlarından birini yaşamıştım. Suratım ısı almaya başlamıştı. Sanırım o da utanmış olduğumu fark etmiş olacak ki konuyu çevirmeye çalıştı.
"Eee. Sen neler yaptın bugün, anlat bakalım al yanaklı utangacım."
"Senin gördüklerini ve duyduklarını." Dedim gülümseyerek.Gizlice dinlemesi hakkında gülümsemeyle mesaj veriyordum.
"Fakat benim görmediklerim de var." Dedi mesajımı anlamamazlıktan gelmişti.
"Ah neler neler yaptım bir bilsen... Bugün çok farklı şeyler yaptım.Ders çalıştım, kahve içerek ders çalıştım sonra bir şeyler atıştırarak ders çalıştım ve Sude'nin sert emri üzerine dışarı çıktık."
"Vayy ne kadar farklı şeyler" Dedi tebessüm ederek.
Elimi alnıma vurup isyankar gülümsemeyle karşılık verdim.
Yolumuzu mizahla karışık anılarla tamamlamak üzereydik.Cihan bugün ayrı bir mutluydu. Ona diyette olduğumu seksen kez söylememe rağmen bana dondurma ve en sevdiğim brownie lerden almıştı. Ağlaya ağlaya yemiştim.Kilo alacağımı biliyordum fakat seviyordum. Hayatta böyle. Size bir şeyin veya birinin zarar vereceğini biliyorsunuz fakat onu sevdiğiniz için katlanıyorsunuz işte...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shadow Chaser
Teen Fiction"Biliyor musun Deniz? Bu dünya hassas kalpler için bir cehennemdir."