Yıllar sonra..."Anne, anne, anne, anne-"
"Ay sus kız niye bozuk plak gibi söylüyorsun?" Diyerek Ahu'yu susturdum.
"Anne, annem nerde?"
"Gelcek birazdan hastası varmış."
"Tamam o zaman o gelene kadar bende Kaan'lara gideceğim." Kaşlarım çatıldığında yüzüme masum masum baktı.
"Kaan'lar bize yemeğe gelecek. Otur ve bekle. Bu Kaan konusunuda annene söyleyeceğim." Kızım diye demiyorum çok güzeldi ama sen daha 20 yaşındasın bi bekle!
"Ayy! Neden bana demedin, hemen hazırlanmalıyım! Bide Asta annem kızıyor lütfen ona söyleme! Ne olur, ne olur, ne olur-"
"Ayy sus zırlama, tamam demicem bişi."
"O zırlamayı senden almış. Bide sen demesende ben bilmiyor muyum sanki?" Kızım yanıma geçerken ikimizde suçlu suçlu Asta'ya baktık. Çantasını bırakarak bana bi öpücük Ahu'ya bi öpücük verdi.
"Hoşgeldin aşkım." Diyerek Ahu'ya 'içeri geç' gibisinden kaş göz yaptım. Bana öpücük atarak gittiğinde kapıda Ahsen ile karşılaştı. Hemen kolkola girerek içeri geçtiler.
"Kızlar büyüyor fakat damat istediğime emin değilim." Beline sarılarak boynuna bi öpücük bıraktım.
"Kaan iyi çocuk. Ve anne ile babasını tanıyoruz. Ama Ahsen hakkında ki düşüncelerine katılıyorum. O çocuğu benimde gözüm tutmadı."
Yemek yanmasın diye ondan ayrıldığımda oda sofrayı kurmaya başladı.
"Çocuğun adı Boran'mış. Bizim başhekimin oğlu. Ahsen beni ziyarete geldiğinde tanışmışlar. İyi çocuk ama altına bişiler var gibi. Tekin biri değil. Ama sevdiğim özelliği çapkın değil ve motorcu."
"Yaa." Diyerek ona döndüm.
Ahsen ve Ahu bizim bebeklerimizdi. Onları aldığımızda 10 aylıktılar ve tek yumurta ikizleriydiler. Pek bi farklılıkları yoktu. Fakat Ahu'nun gözlerinin siyahlığına tezat Ahsen'in kocaman mavi gözleri vardı. Şimdi ikisi 20 yaşında iki genç kızdı. Ahsen motorculukla ilgileniyordu. Ahu'da benim gibi edebiyat öğretmenliği okuyordu. Asta onlara karşı fazla korumacı ve birazcık sertti. Benim aksime.
Kapı çaldığında Ahu koşarak kapıyı açmaya gitti. Aynaya dönerek saçlarını düzeltti. Ve yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirerek kapıyı açtı. Misafirlerimiz direk masaya geçerken Asta ve Ahsen onları karşılamışlardı. Ahu ise hemen mutfağa gelip dibime girmişti.
"Anne içeri girerken bana göz kırptı. Ölüyorum sandım." Diyerek kalbini tuttu. Gülerek alnına bi öpücük kondurdum. Tabakları masaya koyarken misafirlerime hoşgeldiniz diyerek tatlı tatlı gülümsedim.
"Hoşbulduk Berceste hanım." Birol bey ve Ayşe hanım aynı anda beni selamlarken Kaan'a döndüm. Yakışıklı eli yüzü düzgün çocuktu.
"Sende hoşgeldin yakışıklı." Yüzü kızarırken masumluğuna gülümseyerek Asta'ya baktım. Yüzünde gülümseme vardı. Demek ki çocuğu beğenmişti. Ahu'ya 'bu iş tamam' gibisinden göz kırptığımda heyecanla suları doldurdu. Tamam çocuğun üzerine dökmeseydin bari.
Ahsen boğazını temizleyip;
"Ahu otur." Diyerek suları doldurmaya devam etti. Çocuk üstünü temizlerken Ahu gözlerini parmaklarına indirmiş utançla bi ona bi parmaklarına bakıyordu. Asta ile komşularımız muhabbet ederken bende oturmuş sessizce onları dinliyordum. Yemek bol kahkahalı bitikten sonra komşularımız 'bugünlük bu kadar yeter' diyerek evlerine gitti. Ahu ve Ahsen masayı toparlarken ben ve Asta koltukta oturmuştuk. Ahu çerez, Ahsen de çay getirdiğinde ben de şöminemizi yaktım. Asta bize film seçtiğinde herkes bir yere kuruldu. Ben tabiki de Astanın kollarındaydım. Aileme bir bakış attım böyle.
Yıllar önce o tatilde evlenip bu iki kızı evlat edinmiştik. İkimizde doğum yapmak istemedik. Ahu her yönüyle bana benziyordu, Ahsen ise olgunluğu ve soğukkanlılığıyla aynı Asta'ydı. Tanrıya şükürler olsun ki mutluyduk. Saat 12'ye gelirken kapı çaldı. Hepimiz bu saatte kim diye tedirgin olurken. Ahsen kapıyı açmıştı bile.
"Sus sus! Ben bilmiyorum sanki!"
"Ee bilmiyorsun."
"Abla şu Berk'e söyler misin sussun?" Kollarını bağlayarak koltuğa oturan Nikos ile göz devirdim. Klasik kavgaları. Bunca yıl geçti onların bu kavgaları bitmedi.
"Allahım sabır ver! Ahsen yavrum bana bi su verir misin?" Ahsen onaylayarak mutfağa geçtiğinde Ahu'da;
"Ben bu kavgayı dinlemek istemiyorum." Diyerek odasına çıktı.
"Aman sende kıçımın kenarı! Git odana!"
"Dayı!" Diyerek Ahsen onu uyardığında;
"Sende sus avukat! Hemen 'diyii'."
"İyi geceler size cidden bende dinlemek istemiyorum." Ahsen ikimizde bi öpücük verip gitti.
"Bizde dinlemek istemiyoruz-"
"Ay abla dur biz başka bişi için geldik! Yarın Aslan ve Burak'ın evlilik yıldönümü sizi aramışlar duymamışsınız. Yanlarından geldik şimdi. Evlerine davet ettiler. Geçerken haber verelim dedik şimdi de gidiyoruz." Berk'in elini tutup hızlı bir şekilde evden çıkarlarken Berk 'kurtarın beni' bakışları atıyordu. Kapıyı kapattıklarında bu anlamsız olaya kafamı iki yana salladım.
"Hadi uyumaya." Asta ile odayı toparlayıp odamıza geçtik. Geceliklerimizi giyip yatağa geçtiğimizde Asta'yı kollarıma alıp gözlerimi kapattım.
"İyi geceler kuşum."
"İyi geceler aşkım." Belime iyice sarılarak dudaklarıma bi öpücük kondurdu. Böyleydi işte hayatımız. Annem yanımda değildi fakat mutluyduk.
Tanrım teşekkürler.
^^
Ahu ve Kaan'ı yazmaya karar verdim. Bu iki ismi kullanmak hayalimdi. Neyse bi veda konuşması lazım dimi?
Tamam.
Öncelikle kitap pek büyümüş değil. Fakat bu süre zarfında okuyan yorumlayan herkese teşekkür ederim. Fakat kitabımın düzenlenmeye ihtiyacı var. Duygu katamadığım bazı bölümler var. Bunları düzenleyeceğim ama ne zaman bilmiyorum.
Sizleri çok seviyorum.
Sağlıcakla, aşkla, mutlulukla kalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALO! (gxg)
Short Story|Tamamlandı.| "ALO!?"diyerek böğüren 'kız' sesi kulağımın içine etti. Fakat karşı tarafa pek kibar olduğum söylenemez. "Kulağımın ebesini siktin." "Sen kimsin? Lan götelek yanlış vermişsin son rakamını!" "ALO!" İsimli Wattpad'deki ilk kitap🏳️🌈