İki.

555 15 3
                                    

Köyün soğuk rüzgarı esiyordu. Fırtına hissi verse de bu his, Eylül bunun fırtına olmadığını biliyordu.
Botlarının battığı çamuru takmadan yürümeye devam ediyordu.
Derenin kenarına geçti.

13 Kasım 2008

"Oğlum, ben seninle evlenicem!"

"Ne evlenmesi be!! Tiksiniyorum ben senden!"

"Öyle mi? Görürsün bak.. Evlenicem ben seninlen!"

"Hıhı. Görürüm!"

Oğlan kızı arkasında bırakmış ve derenin kenarından uzaklaşmıştı. Çok derin değildi dere, ama akıyordu.
Gök gürlemişti..
Yağmur geliyordu. Kız orada durup ağlamaya başlayınca, oğlan kıza dönmüştü.

"Kızım, manyak mısın! Yağmur geliyor. Hasta olacaksın"

"Sanane be! İster hasta olurum, ister olmam! Sen kimsin?"

"aman be. Ne halin varsa g- Gel buraya!"

Kızı kolundan tutup çekmiş ve kulübeye sokmuştu. Kızın yemyeşil gözlerine baktı. Dışarıdaki ağaçlara benziyordu. Kendi gözleri de maviydi, gökyüzü mavisi..
O gün o kızda bir şey olduğunu anlamıştı.

"Ben özür dilerim." Dedi kız.

"Ne için?" Dedi oğlan şaşkınca.

"Ben seninle evlenmicem. Seviyom seni. Ama evlenmicem. Sen beni sevmiyon. Ben gidiyorum" dedi ve kapıyı açıp gitti.

"Zaman ne çabuk geçiyormuş.." dedi kendi kendine.

Yerdeki kağıta benzer cisim dikkatini çekmişti. Eğildi ve eline aldı. Tanınmıyordu ama bir erkek vardı resimde. Gözleriyle tanımayı denedi ama olmadı. Tanıyamıyordu.
Cebine koydu resmi ve kulübeye ilerledi.
Kapının koluna dokundu. Ama açamadı.
Sanki acarsa tekrar Ali'yi sevecekti.
Sanki tekrar ona bağlanacaktı. İzlendiğini hissetti birden. Takmadı.
Emindi. Açmıştı.

İçerideki o eski tahta kokusu ciğerlerine dolarken gözleri doluyordu.
Bu odada anlamıştı gerçekleri. Ali'nin onu sevmediğini, onunla asla evlenemeyeceğini orada anlamıştı.
Ne ara geldiğini anlamadığı gözyaşını silip gülümsemeye çalıştı.
Biliyordu, hissediyordu yeniden aşık olduğunu.
Belki de sevmekten hiç vazgeçmemişti onu.. Sadece kendini kandırmıştı.
'Sevmiyorsun', diye. Çoğu zaman öyle yapmazmıydı ki insan?
Bir insanın birini unutması çok uzun zaman alır.
Unutmak yıllar alır. Hatırlamak bir an.

Eylül'e de o oluyordu.. Unutamamıştı ki bunu en iyi o biliyordu.

"Ağlamayacaksın? Değil mi?" Dedi bir ses..
Eylül korkarak arkasına baktı.

"Benim benim. Mahmut amcan.."

Bu oydu. Ali'nin babası.

"Mahmut amca.. Sen değişmişsin"

"Tabii, yaşlandım." Dedi gülerek. Sonra kendinden emin bir şekilde konuştu.
"Hala seviyor musun, Onu?"

"Bilemiyorum.."

"Bu kulübede olduğuna göre, seviyorsun demektir. Ayrıca, bence onu bin kat daha fazla seviyorsun."

"Size yalan söylemeyeceğim, Mahmut Amca.. Evet seviyorum. Ama ben gerçeklerin farkındayım. O'nun beni sevmediğini-"

"Sevecek. Zamana ihtiyacı var. Ama şunu bil, En kısa zamanda evleniyorsunuz "

"Kim? Biz mi?"

"Evet."

Eylül şaşkınca gözlerini açıyordu. Nefesleri hızlanınca gözleri dolmuştu.

"Mahmut amca o beni sevmiyor ki.."

"Ben, yıllar önce annene bir söz verdim. O sözü tutma vakti şimdi."

"Ama.."

"Annene söyle, söz için hazırlık yapsın. Yarın akşam kız istemeye gelince size bir söz keselim.."

"Ben.. ben..." dedi ama devamını getiremedi.

"Koş koş. Ne duruyorsun?"

Eylül o hışımla gitti eve. Koşuyordu.

..

"KIZLAR! SÖZLENİYORUM! ALİ VE BEENNN!!"

"ne?''

"Oha!"

Kızlar sevinçle çığlık atmaya başlamışlardı.
Eylül kendine elbise bakmaya gitmeliydi.. Bir taksi çağırmışlardı bile..

(Olaylar tahmini olarak 2-3 bölüm içinde başlayacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Olaylar tahmini olarak 2-3 bölüm içinde başlayacak...)

Aşk Savaşı  EyAlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin