Altı. 'Oyun Başlasın..'

318 13 4
                                    

Cemre, hazırlanmış çıkıyordu. Eylül'ü aradı.

"Eylül, ben geliyorum. Neredesin?"

"Karşındaki arabaya bak, bekliyorum."

Cemre karşıdaki siyah jeep'e baktı. Mahmut'un, Eylül'ü nasıl sevdiğini anlıyordu. Yürümeye devam etti ve arabaya bindi.

"Eylül" dedi şaşkın sesiyle.

"Oyuna başlıyoruz Cemre'cim. Hanımefendi öyle istedi" sinirle solurken arabayı çalıştırdı.

...

Eylül ve Cemre, masalara doğru gidiyorlardı. Şirketin en işlek bölümlerinden birisiydi burası. Bir o tarafa bir bu tarafa koşturan insanlarla doluydu -ara sıra- oturan insanlara da raslanılıyordu ama bu -çok- azdı.
Eylül, bir çalışanla konuşurken Cemre'nin gözüne biri takıldı.
*resim* Oradaydı. Oturmuş Eylül'ü izliyordu.

"Eylül.. Burada. " dedi Cemre.
Eylül başıyla onun olduğu yere dönmüştü.

Merve ayağa kalktı ve onlara doğru geldi.

Eylül

O aptal buraya geliyordu. Dün ona her şeyi yeteri kadar anlattığımı düşünüyordum ama zannedersem bir yararı olmamıştı. Yapmacık gülümsemesi ile bize yaklaşıyordu.
Önümde durdu ve bana sarıldı. O kadar çok sevinmiştim(!) ki duygularım tavandı. Bende ellerimi bileklerine geçirmiştim. Görünüşte el ele tutuşuyor gibiydi fakat tırnaklarımı etine bastırıyordum. Ondan o kadar nefret ediyordum ki, karnındaki o bebek olmasaydı onu çoktan gebertmiştim.
Kulağına yaklaştım.

"Madem oyun istiyorsun Merve." Dedim. Yutkunduğunda gülümsemiştim.
"Oyun başlasın o zaman. Ama sonunda bebeğin ve sen ölürsen, buna kaza süsü vermek benim için hiç sorun olmaz emin ol."

Ellerini elimden çektiğinde bakışlarımı eline götürdüm. Tırnak izlerim kalmıştı.

Onunki gibi yapmacık bir gülümseme edindim. "Bende seni seviyorum, Mervecim. Tayinin çıktığına üzüldüm!" Dedim yüksek sesle. Bir kaç kişi bize bakıyordu. Merve'nin yakın arkadaşlarından bir kaçı yanımıza gelmişti.


"Tayinin mi çıktı?"
"Neresi?" Gibi bir sürü soru soruyordular.
Merve sinirlenip gittiğinde zafer gülüşümü edindim ve bize doğru gelen kocamın yanına yürüdüm.

"Ali'cim." Dedim.

Burada oynamak zorundasın Ali Göktürk. İstemesen bile.

Bana döndü ve o aşk(!) dolu gülüşünü sundu. Bir çocuğu olacağını bildiğimi bilmiyordu. Bana yaklaştı ve yanağıma -olmayan- bir öpücük kondurdu.
Merve'nin bize baktığını biliyordum.
Açıkçası şu an o ve onun hakkında hiçbir şey umrumda değildi.
Ali benden uzaklaşınca yeniden gülümsedi -belki de denedi- ve 'Odama gidiyorum' dedi.
Odasına doğru adımlarken arkasından ona bakıyordum. Kendime geldiğimde Cemre'ye sokuldum.

"Ben sana odanı göstereyim, kardeşim" dedim ve ona en güzel gülümsememi sundum.

O da bana içten gülüşüyle karşılık verdi ve beni takip etti.

...

Merve, iki-üç saattir bir Ali'nin odasına bir de Eylül'ün odasına bakıyordu. Kendisi bu şirkette 6 yıldan fazla çalışıyor olsa da onun bir odası yoktu ama yeni gelin Eylül'ün bir odası vardı. Sinirle solumaya devam etti.
Elini karnına koydu ve okşadı.
Bebeği(!) ile konuşmaya başlamıştı.

"Babanı özledin annecim, biliyorum. Ama şu gıcık kadın ölünce biz üçümüz mutlu olucağız. Söz" dedi.
Ve o şeytan gülüşünü tekrar yüzüne yaydı.

"Merve Özkaya?" Dedi bir ses.

Merve başını kaldırdı ve "Buyurun" dedi.

"Bu sizin efendim. Şuraya bir imza atar mısı-"

"Defol." Diye tersledi kızı.

Kız sinirle soludu ve ağzından bir küfür savruldu. Merve'ye bir bakış attıktan sonra gitmişti.

"Bu ne şimdi?" Dedi Merve.

...

Zaman; ???

?????

Yüzümdeki kanlar yere akarken hıçkırığımı serbest bırakmıştım. Gözyaşlarım yerle buluşurken yüzümü yakıyordu. Kanın o kokusu buram buram ciğerlerime işlerken ondan bir kez daha nefret etmiştim. Nasıl bu şekle girmiştik?
Kaburgalarım acırken gözlerimin kapandığını hissediyordum.

Ölecek miydim?

     Hayır! Şimdi olmaz. O bebeği büyütmeden olmazdı. Onu annesiz bırakamazdım...

Ondan vazgeçmek istemiyordum. Kendimi sıkmaya çalışmıştım. Ellerimden destek alarak ayağa kalkmayı denedim. Olmamıştı.
3, 2 , 1  ve tekrar..

1 kere daha..

İkinci kez?

Belki de altıncı kez?

Onuncu! Zafer!

Kapıya doğru sendeleyerek gitmiştim.
Kapının kenarındaki siyah şey dikkatimi çektiğinde ellerime aldım.
Bu silah mıydı,? Evet... Tetiğini zorlukla çekmiştim. Kapıyı sessizce açtım ve gecenin karanlığında görünmemek umuduyla gizlice kaçmayı denedim..

O muydu?!
O.. Burada ne işin var senin?

Biraz daha yaklaşıp konuşmayı dinlemiştim.

"Onu bırak! Tamam.. Ne istersen yapacağım ama onu bırak.."

Aşk Savaşı  EyAlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin