Fire On Fireⁿ

826 77 98
                                    

O güzel dakikaların ardından Hoseok terlediği için duşa girmek istemişti. Taehyung resmen yanında promosyon olarak bulunmak istiyordu fakat Hoseok inatla reddetmişti.

"Ne olacak Hoseok ya ben de gelsem hm?" Hoseok elindeki havlu ve şampuanı göğsüne bastırmıştı. "Saçmalıyorsun Taehyung. Olmaz. Git, otur ve beni bekle hadi." duş kabinlerinden birine girmiş ama Taehyung yüzünden kapıyı bir türlü kapatamıyordu ki.

"Alt tarafına bakmam ki!" hevesle konuşunca Hoseok sabır dilercesine homurdandı ve havluyu kapının üzerine atıp şampuanını yere bıraktı. "Taehyung, inatlaşma hadi bak. Tamam öpüştük ettik ama daha biraz sakin mi olsak?" Taehyung omuz silkip kolunu kapının kenarına yasladı.

Resmen doyamamıştı. Hatta öyle hoşuna gitmişti ki daha fazlasını istiyordu. Bu kadar onu darlamamalıydı evet ama bir türlü geri çekilemiyordu.

"İyi tamam seni bekleyeceğim burada." geri çekilip kısa koridordan geçti ve soyunma odasındaki, az önce harika anlar yaşadıkları o banklardan birisine attı bedenini.

Hoseok kısa bir duşun ardından beline sardığı havlu ve saçlarını kuruladığı kısa bir havluyla soyunma odasına geldi.

Taehyung uyuklamaya başlamışken gelen yarı çıplak bedeni fark etmiş ve yutkunmuştu. Ayağa kalkıp onu şu dolaplara yaslamamak adına kafasını eğdi ve bacağını sallamaya başladı. Ona bakmamak adına öyle bir savaş veriyordu ki.

Hoseok dolaplardan birisine yerleştirdiği çantasından kıyafetlerini alıp yeniden gidince derin bir nefes verdi. Resmen arsızca diline dolanan küfürleri dışarıya haykırmamak adına, ona bakmamak adına, ona dokunmamak adına ciddi bir savaş vermişti ve başarmıştı da.

Hoseok çok güzeldi. Bedenini öyle yarım yamalak görse bile şu an emindi ki her şeyiyle güzeldi ve bu güzelliğin bir fiziksel güzellikten fazlası olduğu kanısındaydı.

"Geldim." Hoseok elindeki kirli eşyalarını dolaptaki çantasına yerleştirdi ve ıslak eşyaları bir poşete koydu. "Burada bekledin ama ne yapacağız ki daha?" çantasını dolaptan çıkartıp bank üzerine koydu.

"Neden konuşmuyorsun?" Bacağını hala sallayan ve tırnaklarını yemekle meşgul olan bedenin yanına bıraktı bedenini.

"Demin önümden çıplak geçerek beni ne denli zora soktuğunun farkında mısın?" kafasını kaldırıp kendisine bakan Hoseok'un nemli saçlarında, hala biraz şiş ve yara olmuş dudağına ve sonra da kendisini izleyen o yeşil irislerine odakladı bakışlarını.

"Üzerine atlayabilirdim ama kendimi sana bakmamak için zorladım." Hoseok tebessüm etti ve kaşlarının havaya kalkmasına izin verip Taehyung'un siyah, hafif dalgalı o saçlarını usul usul okşadı. "Aferin Taehyung. Kendini dizginleyebiliyormuşsun sende."

Taehyung kahkaha attı ve dudaklarına doğru yöneldi ama kapının açılması ile gerilemişti. Hoseok ensesini kaşıyıp hemen kafasını başka yere çevirmişti. Bir süre önce dans etmek için gelen gençler kan ter içinde soyunma odasına girip ikiliyi görünce kocaman gözlerle ve telaşla saygı ile eğildiler.

"Ah, burada olduğunuzu bilmiyorduk." gençler hızlı adımlarla duş alınacak yere ilerlerken Hoseok ayaklanıp çantasını sırtlandı. "Gitsem iyi olacak, galiba." elini saçlarında gezdirdi ve kapıya doğru ilerledi. "Hoseok."

Taehyung'un sesini duymak bile, o kalın tınıyı işitmek bile kalbinin atışını değiştiriyordu. Eli kapı kulpunda ayaklanıp kendisine doğru geldiğini ayak seslerinden dolayı anladığı bedene çevirdi bedenini. Aralarında öyle fazla bir boy farkı yoktu. Belki 3-4 santimdi ve Taehyung dalgalı saçları gözlerinin önüne gelecek kadar uzun, dudakları kızarıklığını yitirmemiş, dans çalıştığı için biraz da yapılı olan bedeni ile Hoseok'un önünde durmuş beklerken Hoseok ne denli sıska olduğunu düşündü.

Fire on Fire :: VhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin