Fire on Fire □

706 78 53
                                    

Sınır : 22+

Keyifli okumalar~

Taehyung, Hoseok'un alarmı ile uyanmış ve alarmı bilerek kapatmıştı. Okula gitsin istemiyordu ya da kendisi de işe gitmek istemiyordu. Tek istediği sorunlarından kaçıp sığınabildiği Hoseok ile bu yatakta saatlerce yatmak, ona sarılmaktı.

Hoseok, erkenden kapatılan alarmı işitmediği için yorganı burnuna kadar çekmiş sadece kapalı gözleri, yastığa ahenkle saçılmış saçları ortada olacak şekilde mışıl mışıl uyuyordu.

Taehyung kocaman gülümsedi ve arada bir titreşen gözkapaklarını, yanaklarına doğru usulca inmiş çokta uzun olmayan kirpiklerini izledi ve uyandırmamaya özen göstererek yastığa saçılmış tutamlarda elini gezdirdi. Güneş ışıkları perdenin aralık bulduğu her noktasından inatla içeriye doğru süzülürken duvara yaslı yatakta, duvar kenarında uyuyan Hoseok'un saçlarına doğru ince ince vuruyordu.

Her günü onunla güzeldi ve her günü, her zaman onunla güzel olsun istiyordu. Bir süre daha izlemeye doyamadığı bedeni seyretti ve sonra yavaşça yataktan kalktı. Uyandığında okula yetişemeyeceği için mutsuz olacağını tahmin ediyordu yine de gitsin istemiyordu. Bencilce davrandığının farkındaydı ama onunla bir gün geçirmek için bugünkü dersleri iptal etmeye bile hazırdı.

Mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladı. Hoseok uyanınca kahvaltıyı görüp sevinirdi değil mi? Onu mutlu etmek istiyordu. Yüzündeki kocaman gülümsemeyle kahvaltı hazırlarken yanına aldığı telefonu çalmaya başlayınca eline aldı ve yabancı numaraya bakıp aramayı cevapladı.

"Alo?" soru sorar gibiydi ses tonu kim olduğunu anlamak istercesine. "Kim Taehyung değil mi?" bir kız sesi kulaklarına dolduğunda o kişi olmamasını diledi ama biliyordu ki bu dileği gerçekleşmeyecekti.

"Evet benim." kalbine bir ağırlık çöktü sanki. "Ben Lee Soo Bin." soyismi duymak bile yıkıcıydı. Ağırlaşan bedenini sandalyelerden birisine zar zor attı ve derin bir nefes verdi. Konuşmanın geri kalanında buluşmak için bir saat ayarladılar. Kim olduğu umurunda değildi ki. Sadece açıkça niyetini belli edecek ve bu işten en az zararla sıyrılmayı başaracaktı. Başarmalıydı.

***

Hoseok uyandığında saat öğle vaktine yaklaşmıştı. Yavaşça doğruldu, gözlerini ağır hareketlerle ovuşturup yorganı iteledi ve ayaklarının parke ile buluşmasına izin verdi.

Ayaklanıp ağır adımlarla odadan çıktı. Taehyung herhangi bir yerinde olmalıydı evin. Sabahın erken saatine kurduğu alarmı da duymamıştı zaten. Açıkçası okula zaten gitmeyecekti. Sadece erken kalkmak ve Taehyung'a harika bir kahvaltı hazırlamak istemişti ama bunu da yapamamıştı. Mutfak kapısından içeriye kafasını uzattığında masanın güzelce donatıldığını ve ekmeklik üzerinde bir kağıt olduğunu fark etti.

Hâlâ uykulu hâliyle mutfak kapısından içeriye yöneldi ve kağıdı eline alıp bedenini sandalye üzerine bıraktı.

'Ufak bir işim var. Kahvaltını yap ve beni bekle. Geldiğimde seninle gezmek istiyorum.'

Ufak bir not bile nasıl olur da insanın içini kıpır kıpır ederdi? Zar zor gözlerini aralıyor olsa bile yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti ve elindeki notu kalbinin üzerine koyup kıkırdandı.

Sevgi, insanı nasıl da farklılaştırırdı. Hoseok, kendi içinde bile çözümleyemiyordu hislerinin kendisine kattıklarını, oysa psikoloji okuyordu. Kağıdı kenara koyup lavaboya ilerlemeye başladı. Ne zaman gitmişti, ne işi vardı ve ne zaman gelecekti? Merak ediyordu, yine de sorgulama gereği duymuyordu.

Yüzünü yıkayıp mutfağa giden koridorda ilerlerken anahtar sesiyle kapıya çevirdi bakışlarını. Taehyung giderken anahtarı da almıştı anlaşılan. Hoseok hâlâ uyuyor olursa ihtimaline karşı uyandırmamak adına. Ne de düşünceliydi.

Kollarındaki poşetlerle içeriye giren bedenin yanına gitti. Yüzünü yıkadığı için bir nebze kendisine gelse de tam olarak ayıldığı söylenemezdi. "Hoşgeldin." boğuk sesiyle mırıldandı ve Taehyung'un elinden poşetleri alıp dudaklarına bir öpücük yerleştirdi.

"Geldiğimde senin hâlâ uyuyor olacağını düşünüyordum." Taehyung kapıyı arkasından kapatıp önden ilerleyen bedeni mutfağa kadar takip ederken konuştu.

"Alışverişe mi gitmiştin? Neden bu kadar çok şey aldın. Kendimi mahçup hissediyorum bak." poşetleri yere bırakıp arkasındaki bedene çevirdi bedenini. Taehyung yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kendisine bakarken ne diyeceğini, ne yapacağını unutuyordu resmen. Titrek bir nefes verip kafasını sağa sola salladı ve Taehyung'un eline uzandı. "Beni delirtiyorsun."

Taehyung, Hoseok üzerindeki etkisini seviyordu. Kulaklarına kadar kızarıp duruyordu ve o, bunu her daim sevecekti. Parmaklarını Hoseok'un parmaklarına kenetledi. "Ben zaten delirmişim Hoseok." kahkaha atıp kahverengi, yumuşak tutamlara dudaklarını bastırdı ve kokusunu soludu. Kendi şampuanının kokusunu onun saçlarından almak öyle güzeldi ki, uçup gidiyordu aklında kendisini çıkmaza sürükleyen şeyler.

Hem itiraf etmeliydi ki, kız ile konuşmaları onu rahatlatmıştı. Düşündüğünün aksine öyle ılımlı ve anlayışlı bir tavrı vardı ki kızın. Birini sevdiğini, sevdiği kişinin bir erkek olduğunu söylediğinde anlayışla ve sevecenlikle yaklaşması rahatlamasına sebep olmuştu. Kızın bile babasının böyle bir işe kalkıştığından haberi yoktu aslında. Babasıyla konuşup buna bir son vermesi gerektiğini söyleyecekti ve Taehyung o an nirvanaya ulaşmış hissediyordu.

Hoseok'un beline kollarını sardı ve dudaklarını boynuna bastırdı. "Dersleri iptal ettim. Seninle vakit geçirmek istiyorum Hoseok. Mümkün olsa her ânımı seninle geçiririm." dudaklarını boynuna yeniden ve yeniden bastırdı. Kendisinden biraz kısa olan bedeni daha çok sarmaladı ve dişlerini ince deriye sardı. Hoseok, beline dolanan kollara ellerini sarmış, gözlerini kapatarak kafasını sağ omzuna yatırmış ve Taehyung'a yer açmıştı.

Taehyung'un ileriye attığı her adımla otomatik olarak kolları arasındaki beden geriye ilerliyordu ve ilerleyişleri Hoseok'un kalçalarının tezgaha çarpmasıyla son bulmuştu.

Taehyung dudaklarını, ince deri üzerinde oyalarken Hoseok'un beline sardığı ellerini kalçalarına indirdi ve kavrayıp tezgaha oturmasını sağladı. Bu, Taehyung'un dudaklarını gezdirdiği konumdan ayırmasına sebep olmuştu.

Hoseok gözlerini araladı ve Taehyung'un gözlerinin içine bakıp kocaman gülümsedi. Bacaklarını aralayıp, bacakları arasına giren bedenin simsiyah dalgalı saçlarında ellerini gezdirirken yüzünde aptal bir sırıtış varlığını hâlâ koruyordu. "Taehyung, iyi ki hayatıma girdin."

Taehyung'un hayatındaki varlığı Hoseok'a çok şey katar olmuştu. Bir sevgi, aşk insanı büyütürdü. Hoseok, zamanında birilerine ilgi duymuştu ya da sevdiğini sanmıştı ama Taehyung'a karşı bu hissettikleri çok başkaydı.

Taehyung, dudakları dikdörtgen halini alacak kadar gülümsedi, gülümsemesi gözlerine kadar tırmanmıştı ve Hoseok yeşil irislerini mutlulukla dans eden harelerden koparamıyordu. Bir şey söylemesine bile gerek yoktu o böylesine güzel bakarken.

Hoseok'un belirgin elmacık kemiklerini öpücükleriyle donattı ve başparmaklarıyla yanaklarını okşadı. Hoseok'a her şeyi anlatmaya karar vermişti ama şu an değildi. Şu an sadece onu izlemek, onu koklamak ve onu sevmek istiyordu.

"Bugünüm de yarınım da sana ait Hoseok. Ama söyle bakalım neler yapmak istiyorsun bugün." Hoseok işaret parmağıyla çenesine vurup düşünürken kafasını Taehyung'un arkasında kalan güzel masaya çevirdi. "Önce bir kahvaltı yapmak istiyorum." dedikleriyle eş zamanlı karnı guruldarken ikisi de kahkaha atmaktan geri kalmamıştı.

Hoseok, romantik zamanları bozmak konusunda mükemmeldi. Taehyung onun bu sersem hallerine hayrandı zaten. "Tamam o zaman önce kahvaltı yap, ben de aldıklarımı dolaba yerleştireyim ve sonra da Namsam kulesine doğru gidelim mi?"

Hoseok hızla kafasını salladı ve hâlâ bacakları arasındaki yerini koruyan bedene sarıldı. "Akşam orası çok güzel oluyor. İşten bir güncük izin alsam ve gitsek iyi olur değil mi?" Hoseok'un bu hâlini gördükçe onu daha çok gezdirmek istiyordu.

Burnunun ucuna minik bir öpücük kondurdu ve geriledi. "Olur tabii ki. Hadi o zaman kahvaltı vakti!" Hoseok büyük bir keyifle tezgahtan yere atlayıp bir sandalyeye bedenini bırakırken Taehyung bir süre onu izledi. Hayranlıkla, sevgiyle, mutlulukla...

Bebeeekler nasıl gidiyoruz? Yorumlarınızı merak ediyorum kitap geneli hakkındaaa xjxjjx

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 22, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Fire on Fire :: VhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin