Fire On Fire ♧

658 74 87
                                    

"Neden buraya geldik?" Hoseok önüne geldikleri aşırı lüks evi araba camından izlerken merakla mırıldanmış ve bu yüzden kemerini çıkartmak adına üzerine eğilen bedeni fark etmemişti, ta ki nefesi kulağına dokunup içini gıdıklayana dek.

"Benim evim, seni yatağa atacağım şimdi." kalın sesinden ulaşan o güzel kıkırtısı Hoseok'un gözle görülür şekilde titremesine sebep oldu ve Taehyung bunu fark edip kıkırtısını kahkaha seviyesine ulaştırdı.

Taehyung kemeri çıkartmış fakat hala bir elini cama yaslamış Hoseok'un dibinde duruyordu. "Ç-çekilirsen ineceğim." Hoseok şu utangaçlığını ne yaparsa yapsın tam anlamıyla kıramıyordu. Bir şekilde yakın olduklarında utanıp tedirgin oluyordu.

Taehyung onu daha fazla zorlamak istemediği için geriledi ve kapısını açıp dışarıya çıktı. "Üzerimi değiştirip evden bir şeyler alacağım." Hoseok'ta arabadan çıkıp tekrar hayranlıkla eve bakıyordu.

"Sende içeriye gel beni bekle istersen?" Taehyung yanına gelip elini Hoseok'un omzuna koyunca Hoseok hayranlıkla baktığı evden bakışlarını çekti ve Taehyung'a baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sende içeriye gel beni bekle istersen?" Taehyung yanına gelip elini Hoseok'un omzuna koyunca Hoseok hayranlıkla baktığı evden bakışlarını çekti ve Taehyung'a baktı.

"Sonunda bizi de görebildiniz Hoseok Bey!" dudaklarını Hoseok'un yanağına bastırıp kokusunu uzun uzun soludu. "Gitsem iyi olur yoksa seni şurada araba kaputuna yaslayıp becereceğim." Hoseok duydukları ile şaşkınlığını gizleyemezken Taehyung eve ilerledi ve kapıyı açtı.

"Ben burada beklerim." Taehyung, Hoseok'un dediklerini onayladı ve eve girdi. Vakit kaybetmek istemiyordu. Onu birazdan başlayacak bir resim sergisine götürecekti.

Hoseok arabaya kalçasını yaslayıp eve bakarken tebessüm etti. Taehyung ile dışarıda vakit geçirecek olma fikri öylesine güzeldi ki. Onu daha yakından tanıyabilecek, sevdiği şeyleri biraz daha öğrenecekti ve bu onu mutlu ediyordu. Taehyung'u daha yakından tanıyacak olma fikri onu heyecanlandırıyordu.

Kolundaki saate baktığında 17.38 olduğunu gördü. Pek fazla zamanları yoktu fakat onunla bu kısa zamanı dolu dolu geçirebilirdi değil mi?

Hoseok Taehyung'un kapıyı kilitleyip kendisine doğru geldiğini görünce duruşunu dikleştirdi ve kendisine gelen bedeni süzdü. Kalp atışları karşısındaki manzara yüzünden hızlanırken alt dudağını ısırdı ve nefes almak adına çabaladı. Tanrım o, o çok ateşliydi.

Kahverengi bir ceket, boynuna doladığı fular ve kafasındaki beresi öyle nefes kesici bir görüntü oluştururken bir de gözlük takmıştı ve bu tam anlamıyla Taehyung'a çok başka bir hava katmıştı. Çok başka biri gibiydi. Bir ressam, işini harika yapan yazar, sözlerinde aşkı haykıran bir şair...

Kalbini bu görüntü öyle zorluyordu ki elinin bilinçsizce kalbine doğru yol aldığını fark edememişti.

"Hoseok, iyi misin?" iyi olmak ne kelime, mükemmeldi. Böyle bir insanın ilgisini çektiği için, onun yanında olabildiği ve onu öpebiliyor olduğu için mükemmel hissediyordu. Bu, Hoseok'a bahşedilen en güzel şans ve armağandı. Oysa Taehyung'ta aynısını düşünüyordu.

Fire on Fire :: VhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin