Fire On Fire ☆

653 76 27
                                    

Öyle güzel bir günün ardından Taehyung gece boyunca uyuyamamış, Hoseok'un instagram hesabında dolaşıp durmuş ve yatakta bir sağa bir sola dönmüştü kucağındaki telefon ile.

Sanatla harmanladıkları birbirlerine olan ilgileri gece boyunca onu farklı hayallere itmişti. Tek hayali Hoseok'un yanında olmasıydı.

Birbirlerine güzel sözler ikram ettikleri Yıldızlı Gece tablosunun evinin tavanında yer edinmesini ve siyah çarşafının haylazlıkları ile buruşmasını istemek onu bir sapık, pis birisi yapmazdı ya değil mi? O sadece cidden Hoseok'u her şekilde arzuluyordu.

Güzel çocuktu ve ona masum hisler beslemekten daha fazlasını istemek onun hatası olamazdı. Tapılası bir güzelliği vardı Taehyung'a göre. Haftanın sonunu ne yaparsa yapsın sabırla da bekleyemiyordu.

Tüm çalışma planlarını iptal etmek ve Hoseok ile günlerini geçirmek istemesi normal olmalıydı değil mi?

Geceyi zar zor sabah ettiğinde bir mısır gevreği ile kahvaltısını yapmış ve rahat bir şeyler giyinerek evden çıkmıştı.

Telefonunu elinde çevirip duruyor ve Hoseok'a bir günaydın yazıp yazmamak konusunda epey kararsızlık çekiyordu. Öptüğü, pekala bu basit bir terim olabilirdi, daha doğrusu delicesine öpüştüğü bedene bir günaydın yazmakta neden bu kadar zorlanıyordu ki?

Telefon ekranını parmak izi ile açtı ve dün gece ismini 'Thestarrynight' olarak kaydettiği numaranın üzerine tıkladı. Utangaç birisi değildi. Duygularını ve isteklerini gayet kolay dile getirebiliyordu her zaman. Sadece onun derste olduğunu bilmek bir ikileme düşmesine sebep oluyordu.

Onun dersinden geri kalmasını elbette ki istemezdi. Telefona odaklanıp önemli noktaları kaçırabilirdi ya.

Yine de belki telefonu eline almaz veya telefonu sessizdedir ihtimalleri ile bir günaydın mesajı yazdı ve ekranını kapattığı telefonu cebine attı.

Ona böylesine basit bir 'günaydın' yazmak bile kalbinin hızlanmasına yol açıyordu. Hoseok, Taehyung'a ne yapıyordu böyle?

***

Akşam saatlerinde Taehyung yorgun argın kendisini dans odasının tahta zeminine bırakmış ve resmen sürünerek telefonuna ulaşmıştı.

Mesaj yoktu. Sabahtan beri Hoseok'tan cevap gelmiştir belki ihtimali ile telefonuna bakıp dursa bile cevap yoktu. Mesaj görülmemişti ve bugün sadece bir dersinin olduğunu ve onun da öğle vaktinde bittiğini biliyordu.

İçine bir telaş tohumu düşeli çok olmuştu aslında fakat akşamın 18'inde hâlâ cevap gelmemiş olması artık cidden korkutucuydu. Uzandığı yerden kalktı ve Hoseok'un numarasını arayıp telefonu kulağına götürdü.

Büyük bir tedirginlik vardı içinde bulunduğu odayı hızlı adımlarla turlayıp telefonun açılmasını beklerken. Boştaki elini yumruk yapıp gevşetiyor ve karşı taraftaki, terler içindeki yansımasına bakıyordu arada bir.

Telefon açılma sesinin ardından yankılanan yere düşme sesi ile korkuyla sıçradı. "Hoseok?! Hoseok neler oluyor?!" sonra sabahtan beri ulaşamadığı bedenin sesi güçsüz bir şekilde kulağına ulaştı.

"Hey Taehyung! Üzgünüm telefonu yere düşürdüm de." bir öksürük sesi ahizenin diğer ucundan kulağına çarpınca Taehyung mesajına sabahtan beri cevap alamama sebebini anlamıştı. "Bu güzel havalarda hasta mı oldun Hoseok?"

Bir kıkırtı kulağına ulaşınca tebessüm dudaklarında yer edindi. Dans odasından ayrılıp soyunma odasına ilerlemeye başladı. Duş alma işini sonraya ertelemeliydi. Hoseok'un yanına gitmek istiyordu.

Fire on Fire :: VhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin