Bölüm 2: Yeni Bir Hayat

440 31 23
                                    

Bölüm Şarkısı:
               Una Luna~ II Vicolo
                
                    İyi Okumalar :)

Küçükken yapmayı en sevdiğim şey babaannemle birlikte evimize yürüme mesafesinde bulunan sahile gitmekti. Sabah erkenden çantamızı hazırlar yola koyulurduk. Babaanem benim en yakın arkadaşımdı. Bana yüzmeyi de o öğretmişti. Denizle ilk tanıştığım günü hatırlıyorum sanırım. Tam olarak ilk tanışmam olmasa da ilk yüzme deneyimimi hatırlıyor gibiyim. 6-7 yaşlarımdaydım... Her yaz günü olduğu gibi babaanemin elinden tutup sahile inmiştim. Ama artık kıyıda oturup kumdan kale yapmak istemiyordum. Artık o masmavi denizde alabildiğince yüzmek istiyordum. Bu isteğim ve hevesim babaannemi çok mutlu etmiş olacaktı ki, bana yüzmeyi öğretmek için hemen işe koyuldu. Birkaç başarısız deneme, birkaç boğulma tehlikesi ve yutulan birkaç litre tuzlu suyun ardından çat pat yüzmeyi öğrenmiştim. Babaanneme sarılarak boyumu aşan bir deniz seviyesine kadar yüzdükten sonra babaanem durdu.

"Hadi!" anlamsız anlamsız yüzüne bakarken cümlesini tekrarladı,

"Hadi kızım! Bırak boynumu, kendini suya bırak." bunu yapmaya asla cesaretim yoktu.

"Hayır, babaanne. Yapamam ki, boğulurum ben, yapamam."

"Yapabilirsin güzel kızım. Hadi, yavaşça bırak beni... Öğrettiğim şeyleri hatırla. Yavaşça ayaklarını ve kollarını hareket ettir..."

"Hayır babaanne olmaz! Hayır ben sensiz yüzemem! Olmaz!" Neredeyse ağlayacakken babaannem ellerini belime koydu ve beni kendinden yavaşça ayırdı.

"Hayatının her anında ben yanında olamam kızım... Güçlü olmalısın. Hadi, yavaşça... Ben buradayım." dedi ve beni tamamen kendinden uzaklaştırdı. Artık tek başımaydım suyun içinde. Başlarda tedirgin oldum ama babaannemin bana bakan umut dolu gözleri bana cesaret verdi. Bana anlattığı şeyleri yavaşça hatırladım ve içimden tekrar ettim.

"Sakin ol. Sakin ol. Ayaklarını bisiklet sürer gibi oynat. Kollarınla dengeni sağla."

Evet. Artık yüzüyordum. Babaannem sayesinde... Beni özgür bırakarak yokluğuna daha o yaşımda, o denizin içinde alıştırdı. O zaman anlamamıştım belki ama şimdi anlıyorum ki, beni büyüten ve güçlendiren şey kimsesiz kalmaktı...

(Eylül, İstanbul)

"Cemre, hadi uyan. Geldik!" Yavaşça gözlerimi açtığımda kendimi bir kampüste buldum. Arabanın kapısını açıp teyzemin arkasından yürümeye başladım. Bütün yaz ne yaptığımı merak ediyorsunuz, değil mi? Yeni bir duyguyla tanıştım bu yaz. Hissizlik.

Babaannemin gidişi bana hissizliği öğretti. Önce vücudumda bir hüzün patlaması yaşandı. Birkaç ay sürdü bu patlama. Sonra, yerini hissizliğe bırakan bu hüzne alıştım. Acı, bana yaşadığımı hissetiriyordu. Ama şimdi yaşayan bir ölüden farksızdım. Yıllarca yaşadığım evden ayrılıp bir süreliğine teyzeme yerleşmeye giderken canım yanmadı mesela. Anılarımı o evde bırakırken de... Çocukluk arkadaşım Ece'den ayrılırken de yanmadı canım... Çünkü insan bazen öyle bir acı yaşıyor ki, o acı artık vücudunun eşik değeri oluyor. O acının altındaki hiçbir şeye tepki veremiyorsun. Sadece nefes alıp sıradan hayatsal faaliyetleri yerine getiriyorsun.

Şimdi ise kendim bile yapmadığım tercihimin sonucu olan bir üniversiteye yerleşmeye geldim. Babaannemden sonra tek akrabam olan teyzem İstanbul'da yaşadığı için benim de burada okumamı istedi. Bunu kabul ettim, ama onunla ve ailesiyle yaşamayı kabul edemezdim. Bu yaştan sonra kimsenin evinde bir hüzün yığını olarak yaşayıp hayatı onlara zehir edemezdim. Öyle de yaptım ve yurtta kalma kararı verdim. Kendime layık gördüğüm hayatı en iyi tek başımayken yaşayabilirdim çünkü.

SONSUZ RÜYA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin