一Tüm ışıklar söndü.

3.5K 226 221
                                    

ELIO- Every light is out.

Bedenim yorulduğunu iddia ederken beynim sadece ilerle diye komut veriyor, dudaklarımı hafifçe dişleyip kendini bana yaslayan bedenden gelen pahalı kokudan biraz da olsun güç alıyordum. Kollarım arasındaki yabancı tekrardan gözlerini kapatsa da bana fazla güçlük çıkartmayarak adım atabiliyordu ve az önce durduğumuz yere yüz metre kadar ileride duran, bir yol lambasının altında bekleyen araba, göründüğü kadarıyla dünya pahalısı Bugatti Chiron'du.

Tabii eğer gözlerim yalan söylemiyorsa.

Sadece bu gecelik kalacak bir yer için düştüğüm hallere sövmek ve elimi havaya kaldırıp yumruğumla zıplayarak sevinmek istiyordum. Bu geceyi asla unutamayacaktım çünkü evren bana karşı bir elinin orta parmağını kaldırırken diğer eli ile de ayağa kalkmamı emrediyormuş gibiydi.

Bu adam cehennem gibi zengindi ve ben böyle birisi ile karşılaştığım için çoktan mutlu hissediyordum. Tabii bir de bu adamın uyanması vardı, bana sövüp evden kovacağını ya da bana teşekkür edip etmeyeceğini bilmiyordum. Gerçi ne derse umrumda bile değildi.

Ayaklarımın altı hafiften yanmaya başlarken bunu arabaya yaklaştığım için olmasına yordum ve havası tükenmiş ciğerlerime derince bir nefes çektim. Bu sırada kendini bana yaslamış yabancı hâlâ uyuyordu fakat ayakları ilerlediğinden oldukça zor bir durumda değildim.

Bir sürü kötü senaryo ile karşılaşmıştım, ki zaten hepsinde de bir şekilde o kötülüğün altından kalkmayı başarabildiğimden bu geceden sonra yaşanacaklardan korkmuyordum.

Sevmediğim, nefret ettiğim tek bir şey vardı ve o da soğuktu. Evet sonbaharın sonlarına doğru ilerlemesek ve mevsim yaz olsa elbette bir bankta veya parkta sabahlayabilirdim.

Ya da çok çabuk bitirdiğim parama çabuk bittiği için sövüp, ailemin neden anlama kıtlığı çektiğini anlamadığımdan dolayı da yakınabilirdim. Bunlar sahiden de bir bankta sabahlarken düşünülebilecek en iyi konular olabilirdi.

Direk ışığının altında parıl parıl parıldayan ve dünya harikası olan arabaya yaklaştığımda heyecandan dolayı nefesimi tutmuş ve dudaklarımı dişlemeye başlamıştım. Parmaklarımın arasındaki anahtarın kumandasına basıp arabanın kilidini açtığımda, içimde bir şeyler patlıyor gibiydi ve sanırım bu şey birazdan bu güzelliği sürecek olmamdan kaynaklanıyordu.

Asıl konu benim bu güzel arabayı sürmem değildi elbette. Hatta bırakın, bu araba beni bile sürebilirdi. Sahibi gibi ışıl ışıldı ve oldukça dikkat çekiciydi.

Yabancı adamı yolcu koltuğunun olduğu tarafa yürütürken içim kıpır kıpırdı ve ellerimin içi terlemeye başlamıştı. Birden aklıma valizimi bankın yanında unuttuğum geldiği için kaşlarım çatılmış ve bıkkın bir ifade yüzüme oturmuştu.

Sadece, şu anda sadece uyumak istiyordum. Yaşananları veya yaşanacakları sabah uyandıktan sonra düşünmek de benim geniş kişiliğimin özelliklerindendi ve bu gece sahiden, sakince uyuyabilmek istiyordum.

Omzumdaki yabancı adamı arabaya yaslayıp kapıyı araladığımda arabanın içinden gelen koku yabancı adamın üstündeki parfüm ile aynıydı ve bu biraz beni kıskandırmıştı. İnsanların bu kadar zengin olmaları çok acımasızcaydı.

Daha fazla zaman kaybetmemek adına yabancı adamın incecik belini kavrayarak yolcu koltuğuna oturttuktan sonra bacaklarını da arabanın içine soktum ve güzel adamın yüzüne bakmaya başladım.

"İyi ki çıktın bu gece karşıma. Hem sen ölmekten kurtuldun, hem de ben. Bu soğuk insan öldürür."

Sözlerimi duyup duymaması umrumda dahi değildi. Sadece söylemek istediğim için söylemiştim, içinde bir şeyi tutup kendisiyle halletmeye çalışan insanlardan olmadığımdan söylemek istediğim şeyi hemen söylerdim. Adamın yüzünde gezinen gözlerim birkaç saniyeden sonra odağını kestiğinde zaman kaybetmemek adına doğruldum ve kapıyı kapattım.

Divørce [YiZhan ✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin