I- All we had is gone now.
Parkeye akıttığım gözyaşları etrafımda sinirli sinirli adımlayan babamın ayaklarına ulaşacak kadar çoğaldığında hiç beklemediğim anda elleri saçlarımı bulmuş ve sertçe çekiştirmeye başlamıştı.
"Ah! Baba ne yapıyorsun?!"
Ellerimi çoktan çözdüğü için yüz üstü düşmemek için ellerimle yerden destek aldığımda saçlarımı bir an olsun bırakmadan beni ayağa kaldırdı ve yüzüme tokat attı.
"İbne olduğun yetmedi bir de sürtüklük yapıyorsun ha? Söyle, dedenin parası yetmedi diye gelip zengin adamlara sürtüklük yapayım mı dedin ha?!"
Sol yanağımı hissetmezken diğer eliyle sağ yanağıma da tokat attığında bileklerinden tutarak onu kendimden ittirdim ve muhtemelen kıpkırmızı olan gözlerimi hızlıca silerek geriye kaçtım.
"Ne istiyorsun benden ha?! Nefret ediyorum sizden, hepinizden nefret ediyorum! İstemiyorum sizi hayatımda, neden anlamıyorsun?! SEN. ARTIK. BENİM. BABAM. DEĞİLSİN. AYNI ŞEKİLDE BEN DE SENİN OĞLUN DEĞİLİM!"
Hızımı alamayıp bağırarak omzuna vura vura onu geri ittirirken bileklerimi tutarak beni kanepeye ittirmiş ve yüzüme bir tokat daha geçirmişti.
"KES SESİNİ, ÖLDÜRÜRÜM SENİ YİBO! DERHÂL EŞYALARINI TOPLA, GİDİYORUZ!"
Bu defa beni dirseğimden yakalayıp kolumu sıktırdığında ve bu canımı acıttığında ağzımdan acı iniltileri dökülmüştü. Ne hâlde olduğumu umursamadan ikinci kata çıkmak üzere beni merdivenlere ittirdiğinde sendelemiş ve üçüncü basamağa dizimi vurarak yüz üstü düşmüştüm.
"Eğer üç dakika içinde her şeyini toplayıp buraya gelmezsen, o sürtüklüğünü yaptığın adamı hapislerde çürütürüm!"
Yüzüme eğilip saçlarımdan tekrar çekiştirirerek yüz yüze bakmamızı sağladığında kendimi tutamayarak sinirin getirdiği bir kahkaha patlattığımda çenemden kavrayarak sıktırmaya başlamıştı.
"Ne yaparsan yap, o adam benim hiçbir şeyim. Umrunda bile değilimdir şimdi,"
Söylediklerime inanması için gözlerine kesintisiz bir şekilde baksam da benim attığım kahkahadan daha yüksek bir kahkaha atmış ve beni merdivene geri itmişti.
"Yemezler Yibo, bu defa yemezler."
İçim onun söyledikleri yüzünden deprem gibi sarsılırken elimi bir üst basamağa yerleştirip ayaklanmak için ayağımı hareket ettirmeye çalıştım, fakat kesinlikle oynatamıyordum. Fazla sert itilmiştim, vücudum acı içinde yanarken ayağımın acısını hissetmeyişim normaldi.
"Yukarıya çıkmadan telefonunu ver,"
Onun söylediğiyle aklıma telefonum geldiğinde gözlerimi büyüterek zor da olsa ayaklanmaya çalıştım ve benim olduğum basamağa ayak basan babamın ayağına tekme atarak sırt üstü yere düşmesini sağladım.
Zaman kazandığım gibi seke seke merdivenleri aşmaya başladığımda babam arkamdan küfredip bağırırken çoktan ikinci kata ulaşmıştım.
En son Zhan ile onun odasında uyuduğumuzdan telefon orada olmalıydı ki telefon ile fazla zaman geçirmediğim için nerede bıraktığımı bile unutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Divørce [YiZhan ✓]
Fiksi PenggemarO benim ruh eşimdi, her türlü onundum. O da benim. ×Wang Yibo & Xiao Zhan.