一Nasıl böyle derinden âşığım?

1.7K 121 22
                                    

T- How am I so deep in love?


"Burada durduğum zaman boyunca bu güzel şeyi görmediğim için suçluluk duyuyorum. Ama asıl sen alçaksın, neden anlatmadın ki burada böyle tatlı bir şeyin yaşadığını?"

Dudaklarımı büzüştürüp ellerimin arasındaki minik köpeğin kafasına bir öpücük kondurdum. Ardımdan geldiğini, hatta dünyadaki en güzel manzaraymış gibi beni ve elimdeki minik köpeği izlediğini biliyordum.

"Kafayı yediğimi biliyorsun ve haberin yokmuş gibi dudaklarını büzüp o küçük şeyi öpüyorsun. Yibo sen cidden.."

Küçük çocuk gibi sızlanmalarına kendi kendime sırıtırken süt rengi ve parıl parıl parıldayan tüylü minik köpeği severek şezlong'un kenarına yaklaştım.

Az önce hastaneden gelmiştik. Sargısı çıkmıştı sonunda ve ben ise ayağımı bir hafta öncesine göre daha iyi hissettiğim için alçımı çıkarttırmıştım.

Zorla.

Xiao Zhan dırdırıyla ve yüzüme yüzüme attığı kızgın bakışlarıyla bunu onaylamadığını anlatsa da kimseyi umursamadan dudaklarına kapanmam işe yaramıştı. Doktora dönüp kısaca onay verişime bile tepki verememiş, eli dudaklarında öylece durmuştu.

İşimiz bittiğinde ise "Bunu hak ettin sen." diyerek beni kucaklamış, arabaya kadar taşımıştı. Bu sırada sızlanmadan duramamıştım çünkü kolunun hâlâ acıyor olabileceği düşüncesi beni her seferinde kötü hissettiriyordu ve onun sözünü dinlemediğim için öcünü benden böyle alıyordu.

Hastaneden Luhan'ların evine geçip öğle yemeğine kalmış, yemeğimizi yedikten sonra kendi evimize gelmiştik çünkü sevgilim saçlarımı boyayacağına dair bir söz vermişti bana.

Elindeki en kaliteli açıcı, boya ve boya kabıyla evin arkasındaki mini havuzun yanında yapabileceğimizi söylediğinde ayağımı umursamayarak, seke seke arka bahçeye ulaşmış ve o anda çığlık atmıştım.

Minik, hatta yavru sayılabilecek bir köpek, küçük adımlarıyla havuzun etrafında dolanıyordu ve onu fark ettiğimi gören Xiao Zhan sürekli bu tatlı, minik şeyi öptüğüm için beni kıskanarak sızlanıyordu.

Bu tatlı hâllerine gülüp önüme dönsem de biliyordum ki beni içi gidercesine izliyor, o fazlasıyla güzel çukurlarını batırıp beni içten içe kahrediyordu. Ona âşıktım, bana olan bakışlarına ve kıyamayışlarına.

Mucizenin sözlükteki diğer anlamı gibiydi o ve tıpkı her şey bir büyünün parçasıydı sanki. Onu bir gece yarısı alkolden bayılmış hâlde bulmam ve o gece gidecek hiçbir yerimin olmaması, aynı gecenin sabahlarına onun altında kıvranarak şahit olmam, bir cadının en güzel sayılabilecek büyüsü değil de neydi sahiden?

"Eğer biraz daha o küçük şeye öyle bakarsan senden boşanacağım Xiao Yibo."

Gülerek ona döndüm ve kaslarını öne çıkartan sıfır kollu tişörtüne ve kısa şortuna bakış attım. Onu süzüşümü fark edince fena bir gülüş takınarak bana adımladı ve kollarımın arasındaki minik köpeğin kafasını kaşımaya başladı. Gözleri yüzümü ezberliyordu her zamanki gibi.

"O o kadar kolay olmaz ama Wang Zhan. Biliyorsun ki biz ne badireler atlattık da öyle bir araya geldik. Hem sen," Elimdeki köpeği karnından zarifçe kavrayıp eğildim ve onu şezlongun kenarına bıraktım. Küçük varlığı yavaş yavaş ortadan kaybolurken onu izledim ve ayağa tekrar kalkıp sevdiğim adamın gözlerine kenetledim bakışlarımı.

"'Hem ben,' ne?" Sorusuna göz devirip kaslarını gözler önüne seren tişörtünün eteklerinden tutup çekiştirmiş, o başka bir cümle kuramadan kafasından çıkartıp atmıştım. Gerçi, bizden azıcık uzakta olsa da havuza düşmüştü ve bu umrumda değildi.

Divørce [YiZhan ✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin