DNWM- Take me back to the night we met.
Midem bulanıyordu.Tam anlamıyla midemde zehir varmış da, onu dışarıya nasıl çıkartabileceğimi düşünüyordum. Öyle çok içmiştim ki, ne sevgilim, ne onun kuzeni, ne de Sehun bir şey diyememişti bana.
Saçlarımı mavi yaptıktan sonra dayanamayıp sevgilimin öndeki uzun tutamlarının arasını da boyamıştık gece rengine. Bunları yaparken de Sehun, Luhan ve Yixing de gelmişti. Sehun, Luhan'ın saçlarını boyamak istemeseydi eğer hemen yemeğe geçip barbekü masasını kurmuş olacak, akşam ise geç olmadan barlardan birine gidecektik.
Tabii ki öyle olmamış, Sehun Luhan'la oynayarak saçını boyarken iki saati nasıl devirdiklerini izlemiştik. Ardından bolca oynaşarak barbeküleri hazırlamış, geceyi sohbet ve muhabbetle uzun uzadıya yaşamıştık.
Bara geçmek için ayaklandığımızda ise saat oldukça geç olmuştu ve biz oradan sarhoş döneceğimiz için arabamıza binmemiş, Yixing'in ertesi güne olan duruşması nedeniyle bizimle olamayacağını ama bizi bırakabileceğini söylemişti. Saatin gece bir buçuğunda ise barda sessiz bir köşe bulmuş, dördümüz de ne kadar sert olduğunu umursamadığımız içkiler sipariş etmiştik.
Bu arada etrafın leş gibi sigara, alkol ve seks kokması yüzünden oradan ayrılıp kendimize bir marketten bir kasa bira almış, sahil kenarına oturmuştuk. Kasadaki on iki biranın altı tanesini ben içtiğim için etkilerini şimdi hissetmeye başlamıştım.
Bu arada güzel sevgilimin ne dediğini bile anlayamadığım için ondan kesinlikle azar yiyecektim. Onun içtiğini biliyordum fakat sarhoş olup olmadığını görmeden kafam bulanmıştı.
Ama aklımda tek bir görüntü vardı, siyah saçları arasına karışmış gece mavisi tutamlarıyla bana gülümseyip, kalbinin bana ait olduğunu şüphesiz bildiğim Xiao Zhan.
Gülümseyip bulanık bulanık gördüğüm yüzüne aldırmayıp tek elimi kumsal kumlarına batırarak ona doğru eğildim ve dudaklarını kendiminkilere kafesledim. "Yibo, dur." deyişlerini duyuyordum, fakat bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu sanki. Diğer elimi kumdan ayırıp ceketinin yakasından kavrayarak onu geri yatırdım ve uzun, seksi bacaklarının arasına oturdum.
Dilindeki alkol tadı dilimde mayhoş bir tat bırakıyordu, buna rağmen o kadar güzeldi ki, sanki şeker emiyordum. Ellerini ensemde hissettiğim gibi bütün ağırlığımı üzerine bırakarak dudaklarımla çenesine kadar ıslak yollar oluşturdum.
"Yibo dur, tanrım sarhoşluğunla sikeceksin şimdi kuzenimi." Luhan'ın sesi olup olmadığını anlayamadan ensemden çekilmiş, buz gibi kumlara oturtulmuştum. Sarhoşluğumla bile olsa tek gözümü açmaya çalışmış, gördüğüm bulanıklıkla tekrar kapatmıştım.
"Sevgilimi istiyorum." diye mırıldanırken, ince parmakları bileğimde hissetmiş, yanağım ise aldığı öpücük ile içine göçmüştü. Birden midemden gelen gıdıklanma hissiyle kıkırdayıp yüzümü öpmeye devam eden bedeni yakaladığım gibi bacaklarım üstüne bırakarak yüzünü avuçlarım arasına aldım.
Çok güzel kokuyordu.
Gözlerim kapalı olsa da yeri ezberimde olan beninin üzerine bir öpücük kondurdum. Dudakları gerilerek nemli dudaklarıma değdiğinde kıkırdayıp çenesinden kaldırarak yeniden dudaklarına saldırdım.
Ardımdan kollarımı kavrayıp beni ve sevgilimi çekiştirerek ayıranlara huysuz nidalar bıraksam da gözlerimi açamadığım için, onların yönlendirmeleriyle zar zor yürüdüm. Yorulmuştum fakat sevdiğimin dudaklarını istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Divørce [YiZhan ✓]
FanficO benim ruh eşimdi, her türlü onundum. O da benim. ×Wang Yibo & Xiao Zhan.