YATR- I need you now.
Bir ay.
Otuz gün. Koskocaman otuz gün ve işkenceli günler. Yaralarım, ensemde varlığını artık hissedemediğim saçlarım ve en çok onların arasında olmasını istediğim dudaklar.
Odamda oturup avizeye asılı gezegen topa bakarken bu süreçte biraz bile iyileşmeyen bacağımı yavaşça düzelttim ve ayak parmaklarımı hareket ettirmeye çalıştım. Bunu yapamamanın sonucunda ise kendi kendime bir sızlanma kazanmıştım.
Ellerim ayak ucuma uzanıp ayak tabanımı kavrarken yapabildiğim tek şey sızlanmaktı. Babamın beni eve getirdiği günden itibaren dışarıya çıkmam yasaklanmış, kaçma girişimlerimdeyse dayak yiyerek yatağıma oturmuştum.
Ailemin neden böyle iğrenç olduğunu anlamaya çalıştığım zamanlarda ise her şeyi ardımda bırakıp ölmeyi diliyordum fakat gözlerimi her kapatışımda düşünmeye bile kıyamadığım adamın gülüşü beliriyordu aklımda.
Ondan sonraları ise daha sancılı geçiyordu. Odamın kapısına çöküp kapıyı bütün gücümle tekmeleyip bağırsam da dünya üzerinde beni hiç kimse duymuyor gibiydi.
Her tanrının günü içim içimi yerken Zhan'ı düşünüyor, düşünüyor ve düşünüyordum. Karakoldan çıkıp çıkmadığını bile bilmiyordum ve bunu kalkıp babam dediğim iğrenç adama sorsam Zhan'ı kapsayan bir tehtid almaktan korkuyordum.
Korkunçlardı. Yaparım dediğini yapıyordu ve ona onu sevdiğimi söylediğimde iyileşmeyen dizime birer tekme daha yiyordum. Şimdi ise ciddi anlamda topal bir ördek gibi oradan oraya zıplayarak dolanıyordum odada.
Bazen bacağımın ağrısından şikayet edesim geliyordu fakat beni dinleyen sadece dört duvardı. Xiao Zhan olsa bu hâlimi gördükten hemen sonra beni iyileştirirdi. Aslında sadece onu görsem bile iyileşeceğimi düşünüyordum çünkü her şey onun bir öpücüğüne ve güzelim demesine bakardı.
Yokluğunu iliklerimde hissediyordum onun ve alışkın olduğum gülüşünün olmaması beni delirtiyordu. Yemek yemez su içmez olmuştum onsuzken, ellerini özlemiştim, minik hazinesini, belimi kavrayışını belki de.
Çok özlemiştim onu ve dayak yemekten ölmesem de ona hissettiğim özlemden ölebilirdim.
Ayağımı elimle yataktan sarkıtmaya çalıştığımda çıkan çatırtılı ses dişlerimi gıcırdatmamı sağlamıştı. Ayağımın hemen altında hissettiğim karıncalanma yüzünden bir an nefesim kesilse de ellerimden destek alarak doğrulmam sonucu o da geçmişti.
Seke seke camın önüne doğru ilerlediğimde karşı apartmana birinin taşındığını, sokaktaki çocukların ilerleyen saate ve soğuğa karşı top oynadıklarını, kaldırımın kenarında üniformalarıyla oturan birkaç liseli kızı gülüşürken görmüştüm.
Onlara imrenip bir ay öncesine duyduğum özlem tekrardan gelip çattığında, kaloriferin önünde duran sandalyeye yaslanarak yaşlı gözlerimle sokağı izlemeye devam ettim.
Yaklaşık bir aydır tek aktivitem beklemek ve umut dolu gözlerle eskimiş sokağı izlemek olmuştu.
Soğuğu iliklerime kadar hissederken bunun verdiği acı ise paha biçilemezdi. Sanki organlarım teker teker sökülmüştü de bir deney uğruna hayatta tutuluyor gibiydim ve belki de yalnız olmanın verdiği soğukluktan donmak üzereydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Divørce [YiZhan ✓]
FanfictionO benim ruh eşimdi, her türlü onundum. O da benim. ×Wang Yibo & Xiao Zhan.