"Belen!"
Sesini duyunca kalbim biraz telaş yaptı fakat beynim her zamanki gibi onu engelledi ve yüzüme yalan olduğu hiç belli olmayan bir sıkılma ifadesi takındım. Sakince arkama dönerken ifademi sabit tutmak için kendimi oldukça fazla zorladım.
"Efendim." Saçları dağılmıştı, burnu birazcık kızarıktı ve o şapşal gülümsemesi suratındaydı.
"Dün gece ne demek istedin?”
"Ne demişim?” bu noktada utancımdan ölmediysem, beni tebrik etmeleri lazımdı.
" Yani bilirsin... " diyerek dün ona yazdıklarımı seslice dile getirmeye başladığında beynim sessizce bir köşeye çekildi. Yanaklarımın hafifçe yandığını hissediyordum.
" Tamam! Tamam, tamam, tamam! Sus!"
Adımlar attı ve tam önümde durdu. Bakışlarımı kaçırdım.“Ben de senin yanındayken kendimi yorganımın altındaymışım gibi hissediyorum. " dün ona bunları söylemiştim. Yani, öyleydi. Sıcak, güvenli ve rahat. Şimdi düşünce çok utanç verici!
Ona karşı hissettiğim şeylere bir isim veremiyordum, ama bunun arkadaşlık olmadığının da farkındayım.
Bu biraz korkunçtu.
Beni mutlu ya da paramparça edebilirdi, bilmiyordum.
Risk almaktan korkuyordum. Ama risk almazsam çok büyük bir şeyi kaçıracakmışım gibi hissediyordum.
Bu yüzden, zamana bırakmaya karar verdim.
Kadim zaman, bana yolumu gösterirdi.
Tekrar ona baktım ve şunları söyledim.
"Onu boşver de, çıkışta çiğköfte yemeye gidelim mi?"Böylece, zaman akmaya başladı.
...
ey yo100k okunmaya adım adım ilerlerken
bir bölüm paylaşayım dedimbunun gibi bir iki bölüm daha gelir sonra tamamen bitiririm
okuduğunuz için teşekkürler
vebye ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni farketmen lazım
Short Story054** : garip bir özelliğim yok 054** : sadece seni seviyorum oldukça sıradan bir text