Hava hala aydınlıktı. Yavaş yavaş yürüyordum. Hızlı hızlı çarpan kalbimdi.
Bir parka gelmiştim ve bildiğim bir yerdi burası. Daha önce bir kaç kere gelmiştim bu parka ama sokağın ismini falan bilmiyordum. Zaten evimize yakındı.
Nefes almam parkın ortasına yürüdükçe zorlaşıyordu. Garipti ama park boştu. Etrafta gözlerimi gezdirdim. Cidden boştu.
Acaba kandırdı mı beni ya?
Saate baktım. 18.34. Nefeslerimi düzene koymaya çalışarak salıncaklara yöneldim ve birine güvenlik kilidini kaldırmadan oturdum. Biraz beklesem bir şey olmazdı herhalde.
Ayaklarımı ittirerek hafif hafif sallanmaya başladım.
Kalbim, onun her an bir yerden çıkma olasılığına karşı hala heyecanla çarpıyordu.
"Öhm."
Ve yemin ederim, yemin ederim şu an kalbim durmadıysa bu 9 can hakkımı da burada kullandım demekti.
Kafamı sese çeviremedim. Yanımdaki salıncağa bindiğini duydum. Gözlerimi sıkıca yumdum, ve bir şeyler söylemesini diledim.
"Belen." tok bir sesi vardı. Daha önce hiç duymamıştım.
"Bir kere daha baksana gözlerime." ve daha önce hiç böyle ölecek gibi hissetmemiştim.
Şimdi farkettimde, klavye artistliği yapan benmişim.
Tüm cesaretimi toplamaya çalıştım. Bu bir kaç dakikamızı aldı ama o süreyi sessiz sessiz bekledik. Ve kafamı ona doğru çevirdim.
İçten içe bunun klişelerle dolu bir hikaye olduğunu biliyordum.
Güzel gülümsemesi ile bana bakıyordu.
"Selam." gülümsemesi genişledi.
"Selam." ister istemez ben de gülümsedim.
"Küçük bir hikaye anlatayım mı? Tabii, bu daha sonu belli olmayan bir hikaye. " anlatma desem de anlatacağını belli eden bir bakışla sordu bunu. Kafamı salladım.
"Çook uzun süre önce, şuradaki bankta oturuyordum." parmağıyla ilerideki bankları işaret etti. "Kış mevsimiydi, hava hafiften kararmaya başlamıştı. Eve gitmem gerekiyordu, ailevi bazı sorunlar vardı ki o bazı sorunlar bugünlerde hala devam ediyor." biraz sustu. Gözleri benden başka bir yere doğru kaydı. Ben de onun baktığı yere doğru baktım. Kaydırakların olduğu ve ismini asla bilmediğim o kubbe gibi çatısı olan yapıya bakıyordu.
" Saate baktım sonra tam kalkacakken bir kız gördüm. Vurulduğumu hissettim, gerçekten. O beni görmemişti, sadece şurada oturup gökyüzüne bakıyordu." Benimle tanışma hikayesini bana anlattığını farkettiğim an tekrar ona baktım.
"Ee, sonra?" sessiz bir şekilde konuştum.
O da bana baktı. "Sonra, bir kaç yıl geçti. O kız daha demin bu parktan içeri girdi, salıncağa oturdu."
"Buraya kadar mı hikaye?"
"Dedim ya, daha sonu belli değil." muzip bir gülüş yerleşti yüzüne. "Bir kaç tahminim yok değil ama."
Ayağımı hafifçe ona doğru salladım. Vurduğumda sesli bir şekilde güldü bu yüzden ben de güldüm.
"Peki şimdi ne olacak? " diye sordum yavaşça.
" Hikayenin geri kalanını birlikte yazmaya ne dersin? "
Tekrar gülümsedim. " Çok beklersin. "
O da gülümsedi.
Gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Umarım güzel bir son beklerdi bizi.
Bol yıldızlı, biraz da mavi orkideli...
.
.
..
.
.Son
bu saçma ve tutarsız hikayeyi buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim
dünyanın en sabırlı insanları sizlersiniz dlcmslf
bunu bir köşeye bırakıyorum
belki ilerde düzenlerim
ve evet, oğlanın ismini kimse bilmiyor
ben dahil
siz ne isterseniz o olsun
yeni hikayelerde görüşmek üzere
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni farketmen lazım
Short Story054** : garip bir özelliğim yok 054** : sadece seni seviyorum oldukça sıradan bir text