Harry eski alışkanlığı yüzünden her gün akşam yemeğinden erken ayrılıyor ve zindanlara iniyordu. Hep Draco'yu görmeyi umuyordu. Birkaç kere görmüştü de ama sadece arkasını, dağınık mavi saçlarını görebilmişti. Yüzünü görememesine rağmen Harry onun her zamankinden daha berbat, bitkin göründüğüne emindi. Yanına gitmeye ve konuşmaya cesaret edememişti. Ne konuşacağını bile bilmiyordu. O yüzden durup uzun koridorda çocuğun ortadan kaybolmasını izlemişti.
Yine bir akşam yemeğinden sessizce ayrıldı. Artık Ron ve Hermione'ye yalan söylemeye zahmet bile etmiyordu. Artık o kadar yakın bile değillerdi. Ron Draco'yu öğrendiğinde araları biraz açılmıştı.
Harry birkaç gün önce Hermione'nin zorlamasıyla Draco'dan birazını hoşlandığını Ron'a söylemişti. Ron ona Malfoylar'ın ne kadar berbat olduğuyla ilgili uzun bir konuşmaya çekmeye başlamıştı. Draco ile ilgili dediği şeyler inciticiydi. Harry'nin Ron'u suçlamaya hakkı yoktu. Aynı Harry'e olduğu gibi Draco yıllarca Ron'a sözleriyle işkence etmişti. Yine de sevdiği çocuğa söylenen ağır sözleri kabullenememişti ve Draco'yu savunmuştu. Ron'a karşı Draco'nun tarafını tutması tartışmanın daha da alevlenmesine neden olmuştu. En sonunda Hermione araya girip neredeyse kavga etmekte olan eski en iyi arkadaşları ayırmıştı. Olaydan sonra Harry'den defalarca onu anlatmaya zorladığı için özür dilemişti. Açıkçası Harry'nin umurunda bile değildi.
Zindanlara doğru yol aldı ve aşağı indi. Bu sefer Draco'nun gitmesine izin vermeyecekti. Tabii onu görebilirse. Her zaman kendisine Draco'yu görürse peşinden gidip konuşmasını söylüyordu. Fakat planlarını uygulamakta çoğu zaman başarısızdı.
Zindanlarda biraz ilerledikten sonra dönüp durdu. Zamanını büyük ihtimalle göremeyeceği birini bekleyerek boşuna harcıyordu ama yapacak daha iyi bir şeyi de yoktu. Onu birkaç saniye görebilme olasılığı bile Harry'e göre saatlerce beklemesi için yeterli bir nedendi.
Omzuna bir el dokunup onu hayallerinden uyandırdığında kafasını kaldırdı. Cedric, harika. Harry sahte bir gülümseme takındı. Bu isteksiz tavırları çocuğu sevmediğinden değildi, aksine onu gayet hoş buluyordu. Cedric komik, canayakın ve gayet yakışıklı biriydi. Bir erkekten istenilebilecek her şeye sahipti. Sadece hala Draco'dan hoşlanırken Cedric'e yeşil ışık yakmak onu biraz suçlu hissettiriyordu.
"Selam Harry, birkaç gündür bakıyorum da, sürekli erken ayrılıp buraya iniyorsun." Cedric sorgulayıcı bir şekilde konuştu. Duvara yaslanıp Harry'nin önüne geçti.
"Beni mi izliyorsun? " Harry tek kaşını kaldırarak sordu. Bunu onun sorması komikti. Kendisi Draco'yu aylardır deli gibi takip ediyordu.
"Şey...öyle de denebilir." Suç üstü yakalanmış gibi ellerini yukarı kaldırdı. " Sadece bir şeyi yapmak için uygun bir zaman arıyordum. Kötü bir niyetim yoktu." Cedric Harry'nin arkasına doğru baktı. Daha sonra gülümseyip Harry'i kolundan tutup kendine doğru çekti. "Bunu yapmak için bir fırsat arıyordum."
Dudakları buluştuğunda Harry kendini geri çekip kaçmak veya öpücüğe karşılık vermek arasında tartışmaya girdi. Beyni Draco'yu unut artık salak, karşında harika bir çocuk var,bunu kaçırma derken kalbi hala Draco'yu seviyorsun, dikkatini ondan uzaklaştırmak için çocuğa umut verme diyordu. Tartışması sonuç vermeyince kendini geri çekmedi, ama öpücüğe karşılık da vermedi.
Fark ettiği şey Cedric'in dudakları Draco'nun dudakları gibi buz gibi değildi. Sıcaktı ve rahatlatıcıydı. Ama Draco gibi tutkulu ve sürükleyici değildi. Merlin aşkına, başkasıyla öpüşürken bile Draco'yu düşünüyordu!
Cedric kendini geri çektiğinde hüzünle ona baktı. Öpücüğe karşılık vermeyerek onu kaybettiğini hissediyordu. Acilen bir şeyler demesi ve durumu kurtarması gerekiyordu. Cedric bu sıralar aklını Draco'dan uzak tutan tek şeydi ve onu da kaybederse zihninde Draco'yla yalnız kalacaktı. Bunu istemiyordu. Bundan korkuyordu. Bu yüzden Cedric'e doğru yaklaştı ve bu sefer öpüşmelerini o başlattı. Cedric'in öpücüğe karşılık vermesi iki saniye bile sürmedi.
Harry geri çekildiğinde bu sefer çocuğun yüzünde zafer mutluluğunu gördü. Zoraki bir şekilde ona gülümsedi. Suçluluk içini yiyordu. Buradan çıkıp uzaklaşması lazımdı. Burası ona Draco'yu hatırlatıyordu ve bu suçluluk duygusunun ikiye katlanmasına neden oluyordu. Cedric'i kolundan tutup peşine sürükledi ve ikili birlikte zindanları terk etti.
------
Draco uzaktan yeni çifti izliyordu. Gri gözleri Cedric'e kilitlemişti. Çocuğu sevmiyordu ama Draco zaten kimseyi sevmiyordu. Fakat onu Harry'nin yanında gördüğünde Cedric'ten ölesiye nefret etmişti.
Cedric bir an Draco'ya doğru baktı ve ona gülümsedi. Yanlış görmemişti, ona gülümsemişti. Hemen sonra neden gülümsediğini anladı.
Draco hala bir kalbi olduğunu bilmiyordu. Canı o kadar acımıştı ki kalbinden parmak uçlarına kadar tüm vücuduna bir sızı yayıldı. Daha fazla acıtamayacağını düşünüyordu, birkaç dakika sonra bu sefer Harry'nin Cedric'i öptüğünü görünce yanıldığını anladı. Ne yapması gerektiğini biliyordu. Cedric'in içini dışına çıkarmalıydı, ölmeye yüz tutmuş bedenine bakarken ona gülümsemeliydi. Böylece şu an onun ne hissettiğini anlayabilirdi.
Sinirinin neden olduğu göz yaşları yanaklarından süzülürken tırnaklarını avucuna geçirdi. Bunu kabul edemezdi. Harry'i reddetmiş olabilirdi ama bu Harry'nin başkalarıyla birlikte olmasına izin verdiği anlamına gelmiyordu. Harry onun olamazdı ama onun değilse kimseye ait olamazdı. Hakkı olsun ya da olmasın, buna izin vermeyecekti.
Göz yaşlarını koluyla sildi. Evet, buna izin vermeyecekti. Şu an sadece bu mide bulandırıcı görüntüden uzaklaşması ve kusması lazımdı. Daha sonra gözlerini yerinden söküp çöpe atacaktı.
Çiftin yanından geçti ve hızlı adımlarla zindanlardan çıktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/209878430-288-k286799.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I C E P R I N C E |drarry
FanfictionDraco. Tamamen bambaşka biri gibi görünüyordu. Harry. Bu değişimin nedenini bilmiyordu ve bu bilinmezlik, gizem onu delirtiyordu.