decision

2.9K 229 187
                                    

Draco soğuk odasında yatağına uzanmıştı. Elinden yukarı süzülen minik, eşsiz kar taneleri yükselip, yavaşça üstüne düşüyordu. Gücünün en zararsız haliydi bu. O kadar uğraşması sadece minik kar taneleri yaratabilmesine yardımcı olmuştu.

Yine de bu kadar çalışmaya değmişti, Harry bu kar tanelerine bayılıyordu. Draco'ya kar taneleri gibi eşsiz olduğunu söylüyordu. Çok klişeydi evet ama bu bile Draco'nun kalbini kıpırdatıyordu. Yine de Draco buna inanacak değildi. Nendinin ne olduğunu biliyordu. Eşsizdi ama bu iyi anlamda değildi. Harry'nin de bunun farkında olduğuna emindi.

Harry...  O gittiğinden beri yatağında uzanıyordu sadece. Peşinden gitmek istemişti ama her şeyi batırmakran yorulmuştu. Korkaktı, yapabileceklerinden korkuyordu. Hiçbir şey yapmayıp saklanmak daha mı mantıklıydı? Her şekilde suçlu olan kendiymiş gibiydi.

Draco yalnız olması gerektiğini biliyordu. Hayatı boyunca kabul etmişti bunu zaten. Sahte arkadaşlarla yaşamıştı. Ailesinin sahte sevgisiyle, baskıyla yaşamıştı. En sonunda Karanlık Lord bile onu reddetmişti. Alıştığını sanmıştı. İçine kapanmıştı ve tüm bağlantılarını kesmişti. Kendine uydurduğu bu acınası düzen kusursuz bir şekilde sürmüştü. Bu yıkıcı güçlerine rağmen  insanlardan uzak, kimseye zarar vermeden yaşayabiliyordu. Harry karşısına çıkana kadar.

Keşke yakınlaşmasalardı.

Düzenini bozup, üstüne ona umut verip sonra çekip gitmesinden nefret ediyordu. Onu uyarmıştı, kolay olmayacağını söylemişti ve şimdi o mu suçlu olmuştu? Draco neden her zaman suçlu oluyordu anlamıyordu. Bunların hiçbirinin olmasını istememişti. Nefret ediyordu. Her şeyden nefret ediyordu. Kimsenin duvarlarını yıkmasına izin vermemeliydi. Kimseye güvenmemeliydi. Bu kişi Harry olsa bile.

Harry ona her şeyin iyi olacağına inandırıp gözlerinin önüne pembe bir mutluluk perdesi çekmişti. Draco buna karşı çıkmamıştı, gördüğü azıcık sevgiye bile kanacak durumdaydı. Ama artık Harry yoktu, gözlerini kapatan perde kalkınca Draco'ya nasıl bir canavar olduğunu hatırlatan sesler geri geldi. Aslında hep ordaydılar ama Harry kötü düşünceleri tamamen arkaya itip zihnini kendisiyle doldurmuştu. Neredeyse ona inanıyordu.

Derin bir nefes aldı. Kendi kendine güldü. Hala ne kabullenemiyordu ve suçu başkasına atmaya çalışıyordu. Bu sefer bir şeyler yapmalıydı. Oturup ağlamak yerine bir şeyler yapmalıydı. Burada olmamalıydı. Artık gitmesi lazımdı.

-----------

Harry'nin elleri titriyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Her zamankinden çok paranoyaklaşmıştı. Uyuyamıyordu, yemek yiyemiyordu. Her koridora mavi saçlı çocuk orada mı diye bakıyordu. Herkesten, her şeyden kaçıyordu.

Anlamıyordu, önüne çıkan hiçbir zorluktan çekinmemişti daha önce. Tehlikeye her zaman gülmüştü ve kendini öne atmıştı. Cesareti aptallık denilebilcek türdendi. Ama o cesaret kaybolmuştu.

Kabusları, her gün Draco'yu görüyordu. Tekrar, tekrar ve tekrar. Ölüyordu. Sevdikleri ölüyordu. Draco ölüyordu. Draco'nun yarattığı buz parçalarının içinden geçmesi o kadar gerçekçiydi ki uyandığında bile acısını ve soğukluğunu hissediyordu. Hayatta olduğunun ve her şeyin kabus olduğunun farkına dakikalar sonra varabiliyordu.

Hep aynı şey oluyordu. Yıkıntılar arasında kalkıyor, siyah figürler etrafı büyü yağmuruna tutuyordu. Harry bazen bunlardan kaçıyor, bazen vuruluyordu. İlerlediğinde Voldemort karşısına çıkıyordu. Bazen direkt onu öldürüyordu. Bazense aptal nutuklarından birini çekip biraz daha yaşamasına izin veriyordu. Ama neredeyse hep Draco yanına geliyordu. Harry ne kadar onu kırmış olsa da yardım etmeye geliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

I C E P R I N C E |drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin