death

3.3K 270 397
                                    

Harry yerden kalkmaya çalışıyordu. Dizi üstünde dengede durdu ve ayağa kalktı. Etrafa bir bakış atacakken kafasını sıyırarak geçen yeşil parıltılı büyü kulağını çınlattı. Dengesini şaşırdı ve tekrar yere düştü. Tekrar doğruldu,Hogwarts yıkıntı ve toz bulutu içindeydi. Harry elleriyle asasını aradı. Üstünde yoktu, ağır toz bulutu içinde zar zor gördü, biraz ilerisindeki molozların arasında duruyordu. Emekleyerek ilerledi, tam parmakları asasını kavrayacakken  üstüne düşen sütun bacağını kaptı. Acıyla inledi. Bacağını geri çekmeye çalıştı ama işe yaramıyordu, sütun zerre kadar kımıldamıyordu. Etrafa bakındi, insanlari can havliyle kaçışırken ona yardım edebilecek kimse yoktu. Tek bir kişi dışında.

Harry uzaktaki figürü gördü. Üstü kan revan içindeydi. Kanın ona ait olmadığını umdu. Saçtığı buz dikenleri her tarafı kaplamıştı. Dikenlerin uçları insanların karnından geçiyor, buzları kanla ıslatıyordu. Kontrolsüz bir şekilde yayılıyordu. Siyah pelerinli insanlar üstüne doğru gelirken Draco bir yandan büyüleri engelliyor bir yandan da buz saçıklarıyla etraftakileri yere yapıştırıyordu.

Kan ve buz her tarafı yavaş yavaş kaplarken Harry ağzını açıp Draco'ya seslenmeye çalıştı ama başaramadı. Birden bacağının üstündeki sütunun kalktığını hissetti. Ona kimin yardım ettiğine bakmak için arkasını döndüğünde yeşil büyü dalgası üstünü kapladı ve onu havaya kaldırdı. Harry şaşkınlığını yenip yerdeki asasını son bir uğraşla kaptı. Daha sonra ani bir şekilde duvara itildi. Her tarafı acı içindeydi. Gözlük camında büyük bir çizik vardı. Başı deli gibi ağrıyordu ve kırmızı kan yüzünden aşağı akıyordu.

Ona yardım eden siyah figür önünde belirdi. Yüzüne zafer gülümsemesi yayılmıştı. Karşısındaki Karanlık Lord'dan başkası değildi. Voldemort tek bir kelime bile etmedi. Harry de hiçbir şey söylemedi. Son bir umutla asasını kaldırdı ama gelen büyü asayı yere savurdu.

Artık bitmişti. Korkudan eser yoktu gözlerinde. Kaçmaya çalışmadı bile, kaçamazdı. Kabullenmişti, kabullenmek onluk değildi. Bu kadar yıl karanlığa karşı bir ışık bulma umuduyla savaşmıştı. İnsanlar desteklemese de, kimse inanmasa da ona savaşmıştı. Ama artık bir ışık olmadığını biliyordu. Gözlerini kapattı ve sonunu bekledi.

Her şeyin bittiğini sanarken adının haykırıldığını duydu. Draco. Gözlerini araladı ve ona baktı.

Çocuk yanına doğru koşuyordu. Attığı her adımda yer donuyor, buz saçakları fırlıyorfu. Voldemort Draco'nun yaklaşmasına izin vermedi ,aynı hayatı tekrar yapmayacaktı. İşini daha fazla uzatmayadı ve  Harry'i yok edeceği büyünün ilk harfleri ağzından döküldü.

"Avada Ke-" 

Voldemort lafını kesti ve ani bir şekilde Harry'nin önünden çekilip yana geçti. Karanlık Lordu hedeflemiş buz dikenleri hızla ilerledi. Draco buzun anlış yere gittiğini sonradan fark etti. Durdurmaya çalıştı ama bir kere emir vermişti, buzlar onu dinlemedi ve tam Harry'nin göğsünden geçti. Daha sonra bir tane daha. Ve bir tane daha..

Onlarca buz parçası Harry'nin içinden geçiyordu. Ölüyordu. Bilinci kapanıyordu. Draco. Draco ona doğru gözlerinde yaşla koşarken Harry son nefesini soğuk buzların üstünde verdi.

--

Harry kan ter içinde uyandı. Etrafına baktığında yeşil duvarlı bir odadaydı. Gri gözler şefkatle onu izliyordu. Göğsünde buzların deldiği yere dokundu. Tek parçaydı. Her şey geçmişti. "Kabus muydu yoksa rüyanda bir şeyler mi yapıyorduk, adımı sayıklıyordun."  Draco göz kırptı. Sevimli bir şekilde gülümsedi.

Harry bunun hakkında düşünmek bile istemiyordu. "Sadece rastgele bir rüya. Saat kaç? Tanrım, gecikiyorum." Harry yataktan kalktı. Kabusunun etkisindeydi. Gördüğü sahneler sürekli aklında canlanıyordu. Draco, buzlar,kan... Artık bu kabuslara ve tekrar tekrar ölmeye alışmıştı ama ilk defa Draco'yu görmüştü. İlk defa ona bunu yapan Draco'ydu.

Harry Draco'yu ona zarar verme ihtimaline karşı sevmişti. Yani sorun değildi, onun ellerinde ölebilirdi. Bu olasılıkları defalarca düşünmüş, tartışmış ve sonuçlarını kabullenmişti ama bunu görmek... neredeyse gerçekmiş gibi hissetmek bambaşkaydı.

Ayağa kalktığında kımıldayamadığını fark etti. Ayağına doğru baktı. Draco çocukça davranarak ayağını buzla kaplamıştı ve hareket etmesini engellemişti. Bu ona kabusunu hatırlattı. İrkildi.

"Draco, gitmem lazım. Senin aksine benim bazı derslere girmem gerekiyor. Şu buzu çözer misin?"

"Hadi ama Harrrrry. Oyunbozan olma. Biraz daha kal. Lütfeeeeen." Harry iç çekti. Draco'nun gerçekte nasıl biri olduğunu görmek hoşuna gidiyordu. O nefret katmanını kazdığında çocuk apayrı birine dönüşüyordu. Sevimli, düşünceli ve altı yaşında gibi davranan birine. Ve şu an bu altı yaşındaki çocuk sinirini bozuyordu.

Her ne kadar Draco ile kalmak istese de korkuyordu. Bacakları titriyordu, ona baktığında öldüğü aklına geliyordu. Draco'ya belli etmemeye çalıştı ve elinden geldigi kadar  sakince konuştu. "Tamam bir anlaşma yapalım. Şimdi gitmeme izin ver ve akşam geri geleyim." Draco düşünüyormuş gibi elini çenesinin altına koydu ve Harry'nin etrafında bir tur attı. "Hımmmm. Benim daha iyi bir fikrim var. Şu an burada kalacaksın, gece de burada kalacaksın. Biliyorum, çok zekiyim değil mi?"

Harry elini yüzüne yapıştırdı. Draco ısrarcı olduğunda hiçbir kaçma yolu olmuyordu. Mavi saçlı çocuk hiçbir itiraza izin vermiyordu. Laf da yetiştirilemiyordu. Her şeye verecek bir cevabı ve yılan gibi sivri bir dili vardı. "Draco lütfen. Artık buzu çözer misin?"

Draco tek kaşını kaldırdı. "Hm. Acaba çözer miyim?" Harry'e yaklaştı ve gülümsedi. Harry bunun ne demek olduğunu biliyordu. Draco'dan ne zaman bir şey istese çocuk hep aynı şeyi yapıyordu. Draco'yu gömleğinden tutup kendisine çekti. Dudakları buluştu. Öpüşmeleri Harry'nin kontrolündeydi. Harry Draco'nun alt dudağını emdi ve hafifçe dişledi. Draco inlemesi dudaklarından döküldü, bir süre sonra nefes almak için ayrıldı. "Hemen çözüyorum Bay Potter."

Birkaç saniye sonra hiçbir şey değişmedi. " Şey, sanırım çözemiyorum."

"Ne demek çözemiyorum? Artık kontrol edebildiğini sanıyordum." Harry ayağını oynatmaya çalıştı ama hiçbir şansı yoktu. Paniklemeye başladı. İyi halindeyken, bu kadar pratik yapmasına rağmen bile azıcık buzu çözemiyorsa ileride ne olacaktı? Ya kontrolünü gerçekten kaybederse? Ya rüyasından da kötü sonuçlar olursa?

"Yani kontrol etmede biraz daha iyiyim ama o kadar da iyi değilmişim. Halledeceğim, sakin ol." Draco yere doğru eğildi ve elini buza doğru tuttu. Hiçbir şey değişmemişti. Aksine buz biraz daha yayılmıştı.

"Şeeeeeyy...halledemezmişim." Eliyle mavi saçlarını karıştırdı. Tekrar buza doğru ellerini tuttu. " Önceden yapabiliyordum ne oldu bilmiyorum. Hadiii, hadiii eri artık."

Harry sinirlendi. Madem hala bu sikik gücünü kontrol edemiyordu o zaman bununla şakalaşmaması  gerekiyordu. Bunu söyleyenin kendisi olduğuna inanamıyordu ama sorumluluk sahibi olması gerekiyordu. Draco tehlikeli olduğunu hep söylemişti ama Harry tehlikenin gerçekte ne kadar olduğunu yeni yeni anlıyordu. "Madem hala bu aptal şeyi kontrol edemiyorsun, o zaman kullanma. Özellikle böyle aptalca şeyler için."

Harry'nin sesi sinirli ve sert çıkmıştı. Draco şaşkınlıkla ona baktı. Daha sonra gözlerini kaçırıp buza döndü. Sakin ama üzgün şekilde cevap verdi. "Kontrol edebiliyordum, şu an neden böyle oldu anlamıyorum, sadece biraz daha benimle kalmanı istemiştim. Yalnız kalmak... her neyse."

Harry iç çekti ve cevap vermedi. Draco da başka hiçbir şey söylemedi. Uzun süre sessizlikten sonra ayağındaki buzlar yavaşça çözüldü. Rahat bir nefes aldı. Ayakları tutulmuştu ve buz gibiydi. Zorla hareket ettirdi.

Draco ona baktı ve gülümsedi. Gerçek bi gülümseme değildi bu,üzgündü. Harry bu kalp eriten gülümsemesine karşı yumuşayamadı. Sinirliydi ve neye sinirli olduğundan bile emin degildi.

"Görüşürüz, Ma- Draco." Buz gibi odadan çıktı ve karanlık koridorda tek başına yürümeye başladı.

--
Şerefsiz Harry

I C E P R I N C E |drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin