0.3"Haşlak Kahve."

53K 396 98
                                    

Aceleyle evden çıktım. Tanrım! Geç kalacaktım. Taksi bulmam gerekliydi! Trafik çok yoğundu ve işe geç kalırsam yeni Patron bozuntusu beni keserdi.

Oflayarak etrafıma bakındım. Taksi bulsam bile bu trafikte nasıl gideceğimi düşünüyordum. Tanrım. Bütün şanssızlıklar beni buluyordu!

Mecburen yürüyerek gidecektim. Çünkü hem görünürlerde bir taksi yoktu hemde taksi bulsam bile bu trafikte zamanında yetişmem mümkün değildi. En iyisi yürümekti. Zaten geç kaldığımı kabul ediyordum. Patron bozuntusu beni kesecekti ama yapacak bir şeyim yoktu. Hem uzun zamandır yürümediğimi hesaba katarsak sabah sporu yapmış olacaktım.

Yol boyunca telefonum iki üç kere çaldı ama kimden geldiğini tahmin ettiğim için telefonu açmadım. Hatalı olduğumu biliyordum. Geç kalmıştım ve bunu bilerek yapmıştım..

Sonunda şirkete geldiğimde saat kaçtı bilmiyordum ama baya geçmişti. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp hızla içeriye girdim. Güvenlik kontrolünden geçip asansöre girdim. 7. Kata tıklayıp bekledim. Benden başka kimse olmaması işime gelmişti. Aynada üstümü başımı düzeltmiştim. Sarı uzun saçlarım elektriklenmişti ve onlarla uğraşana kadar 7.kata çoktan ulaşmıştım. Asansörden çıkıp topuklularımın sesi eşliğinde Anna'nın önünden geçtim. Anna sesli bir şekilde fısıldadı.

"Bay Lee odasında ve çok sinirli!"

Gözlerimi devirdim.
"Peki Anna. Bay Lee için nasıl seviyorsa öyle kahve hazırla. Ben geliyorum."

Odama girip eşyalarımı masamın üzerine bıraktım. Aynamın karşısında son rötuşlarımı tamamladım ve odamdan çıktım.

Anna elinde fitre kahve tutuyordu. Mavi çerçeveli gözlükleri ve mavi elbisesi ile ne kadar çocuksu göründüğünü düşündüm.

Elinden kahveyi alırken sorarcasına mırıldandım.
"Sade fitre kahve?"

Onayladı.
"Evet Bayan Moss. Size bol şans!" Diyerek hızla geri yerine döndü.

Tekrar gözlerimi devirdim.
Herkes şu adamdan korkmak zorunda mıydı? Tanrı aşkına lanet olası bir patrondu sadece.

Kahveyi elimde hafifçe sıktım. Sıcaktı. Dik bir şekilde yürüyerek Bay Lee'nin odasının kapısını tıklattım.

İçeriden sert bir 'gir' sesi geldi. İşte o zaman gerçekten sinirlendiğini anladım. Dün sadece uyarıda bulunmuştu. Şimdi ise gerekeni yapacaktı. Umarım beni kovmazdı.

Kapıyı açıp içeriye girdim. Kapıyı yavaşça örterken soğuk ve sert  bakışları üzerimdeydi. Baştan aşağıya her yerimi süzdü ve ayağa kalktı.

Elimdeki kahve elimi yakıyordu. Karşımdaki adam ise kasıklarımı.

"Sana ne dediğimi hatırlıyor musun Eva?"

Yutkundum ve başımı hafifçe kaldırıp zümrüt yeşili gözlerine baktım.
"Evet, Bay Lee."
Fısıldayarak konuşmuştum. Sesim neredeyse hiç duyulmamıştı. Ama Patronum gayet iyi anlamıştı.

Elimdeki kahveyi sertçe çekip dudaklarına götürdü. Sıcak kahveyi bir dikişte bitirdi. Elindeki karton bardağı da rastgele fırlattı. Şaşkınlıkla Bay Lee'ye baktım.

"Bay Lee kahve çok sı-"
Dememe kalmadan bağırmaya başladı. Gür sesi tüm odada yankılanıyordu. Herkesin duyduğuna emindim.

"Sence şuan lanet olası sıcak kahve umurumda mı?"

Dudaklarımı ısırarak gözlerine baktım. Gözlerim dolmak üzereydi. Korkmuştum ve kırılmıştım. Biliyordum hatalıydım ama biraz ağır gelmişti.

Eliyle sertçe belimi tuttu. İnce belim iki elinin arasına girdi. Kemiklerimi hafifçe sıktı.
"Neden geç kalıyorsun Eva? Seni uyarmama rağmen bugün geç kaldın?"

Yutkundum. Dudaklarımı yaladım, ağzımı araladım ama cevap veremedim.
"Özür dilerim, Bay Lee."
Fısıltı ile konuşmaya devam ederken içimden kendime sövüyordum neden şimdi bir kedi gibi olmuştum. İçimdeki sert kadın neden dışarıya çıkmıyordu?

"Özür dileme Eva. Özür işime yaramaz."

Belimdeki eliyle beni kendisine iyice bastırdı. Diğer eli ile de yanağımı okşadı. Oradan da dudağımı.
"Şuan sana çok kötü şeyler yapmak istiyorum ama iki gün içerisinde de benden korkmanı istemiyorum."

Derin bir nefes aldı ve beni tamamen serbest bıraktı. Kızarmış yanaklarım ve sık nefeslerim ile ona bakıyordum. Umarım fark etmiyordur Tanrım!

"İşine dön Eva. Bir dahada da geç kalma çünkü ben özürlerden nefret ederim."

🔥

Öğle molasındaydık.Baya bir eğlenmiştik. Amanda ve Leo ile yemek yiyorduk. Saçma sapan bir muhabbet içerisindeydik.

"Bence Katherine herkesten daha iyiydi."
Leo dudaklarını büzdü.
"Tabii sadece  sex konusunda."

Amanda ile beraber kıkırdadık.

"Şüphesiz en iyisi Lukas'tı kabul edin. Hâlâ geri gelme ihtimali var. Umarım döner. İşinde iyi ve çok sexy."
Dudaklarımı ısırdım.

Leo omuz silkti. Amanda ise lafa girdi.

"Lukas iyi ama ya Cameron'a ne demeli?Çocuğun o mükemmel adonis kaslarını ısırmak baya eğlenceliydi."

Leo göz kırptı.
"Gerçek adonis kası görmek istiyorsan bu gece bana gel bebeğim."

Amanda işgüzar bir gülümseme takındı.
"Neden olmasın? Gerçek bir adonis kasına asla hayır demem."

Gözlerimi devirdim.
"Of siz burada ön sevişme yapın ben gidiyorum. İşlerim var."

Leo gülerken Amanda'da ona eşlik etti. İkinci bir geç kalma ihtimaline karşı erken dönmem gerekiyordu.İkisine de veda ettikten sonra ofise geri döndüm. Hızlıca kahvemi aldım odama dönerken yanımdan geçen iş arkadaşlarımın bir kaç dosyasını imzaladım. Önüme dönüp hızlıca ilerlerken kaslı bir göğse çarptım ve haşlak kahve göğsümü yakarak göbeğime inmeye başladı.

touch me, bossHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin