"Hey, çocuklar! Nasıl olmuşum!"
Diyerek bağıran Jessie'ye göz devirdim. İşler uzun zamandır çok yoğundu. Üzerimizdeki stresi atmak için bara gidecektik. Yani altı üstü bir bara gidecektik sadece. Sanki önemli bir iş yemeğine gidiyordu. Tabi, iş yemeği olsa bu kadar hazırlanmazdı ama neyse. Acaba ben de sevgilim olduğunda böyle olur muyum diye düşündüm. Kesinlikle olmazdım. Ben sevgilimin olacağından bile şüpheliydim. Aşk hayatım çok monotondu. Kimseyle beraber olmamıştım.Joe pis pis sırıttı.
"Merak etme sevgili Steve buna bayılacak!"Jessie kahkaha attı.
"Steve beni her halimle seviyor ama ben yine de yanında güzel görünmek istiyorum. Biliyorsunuz, gereksiz bir sürü kız tayfası var ve onlara hadlerini bildirmem gerek!"
Kıvırtarak salondan çıktı ve ekledi.
"Sizi bekliyor olacağıım!"
Gülerek ona eşlik eden Joe da dışarıya çıktı. Bu sırada bana baktığını fark ettiğim Jonas'a gülümsedim. Geldiğinden beri sesi çıkmıyordu sadece beni izliyordu. Bu garip hissettirsede kötü değildi."Çok güzel olmuşsun."
Diye mırıldandı sonunda konuştuğunda. Gülümsedim.
"Teşekkür ederim."Üstümde kırmızı bir büstiyer ve altımda da kısa bir kot şort vardı. Dudağıma da kırmızı rujumu sürmüştüm. Her zaman şık giyindiğimden biraz spor giyinmek istemiştim. Ne kadar spor sayılırsa tabii!
"Çıkalım o zaman?"
Diye sordum. Başını sallayarak yol verdi. Önünden geçerek dışarıya çıktım ve ardımdan o da evden çıktı. Evin kapısını kilitleyip Joe'nun arabasına bindikk. Öne Joe ve Jessie, arkaya ben ve Jonas oturduk.Yol boyunca son ses şarkı dinlemiş, kafamızı camdan dışarıya sarkıtmış ve çığlıklar atıp insanları trollemiştik. Bara gelene kadar o kadar çok eğlenmiştim ki, gecenin ilerleyen saatlerinde kopacağımızı biliyordum. İyi ki Jessie'nin aklına uymuşum diye düşündüm. Evde sıkılmaktan daha iyiydi en azından.
"Vay canına uzun zamandır böylesine eğlenmemiştim!" Diye bağırdım. Hâlâ arabanın içerisinde hakim olan şarkı sustuğunda Jonas güldü ve arabadan inerken göz kırptı.
"Gece yeni başlıyor, bebek."Sonunda herkes arabadan indiğinde barın ışık saçan tabelasına doğru yol almıştık. Kimlik kontrolünden geçip içeriye girmiştik. İçerisi esrar, sigara ve alkol kokuyordu. Biraz da parfüm. Midem ilk girdiğimde bulansa da daha sonrasında koku hafiflemişti ya da ben eğlenmek için ufak detayları eş geçiyordum. Yüksek sesli müziğe kendimi alıştırmaya çalışana kadar dans edenlerin arasından sıyrılıp bir masaya oturduk. İçerisi tıklım tıklımdı. Barın sahibini tanıyor olmasaydık yer bulabileceğimizi sanmıyordum.
"Ne içersiniz?"
Diye bağırdı Joe."Votka!" Diye bağırarak karşılık verdi Jessie.
"Likör." Diye yanıtladı Jonas.
Ben de Jonas'a katılıp "Ben de likör istiyorum!" Diye bağırdım.
Joe bizi onayladı."Steve arıyor! Burası çok sesli az sonra dönerim!" Diyen Jessie telefonuyla konuşmak için dışarıya çıkmaya hazırlandığında Joe'da çoktan içecekleri almaya gitmişti bile.
Jonas bana doğru döndü ve konuştu.
"İşler nasıl gidiyor? Patronunla aran nasıl?"Omuz silktim.
"Açıkçası bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
touch me, boss
Short Storyvücuduma dokun, ellerini kadınlığımda gezdir. evet, bu çıldırtıcı. +18 ©goddessvera