3 Hafta.
Tamı tamına 3 hafta olmuştu. Her şey kusursuz gibi görünüyordu. Cameron her zaman olduğundan daha mutlu ve gamsızdı. Bana harika davranıyordu. Sohbet edip şakalar yapıyordu. Etrafındaki herkese iyi ve sıcakkanlıydı. Çalışanlar onun bu hâline bayılmışlardı. Dahası İtalyanlarla olan anlaşmamızdan sonra bir sürü şirket bizimle iletişime geçmişti. Şu ana kadar her şey mükemmel görünüyordu değil mi? Kusursuz şirketimizin patronu olan Cameron, mükemmel işlere imza atıyor! Kulağa hoş geliyordu değil mi? Oysa uyuşturucunun dozunu arttırdığı için bu kadar iyi olduğunu yeni yeni anlayabiliyordum.
Göz altındaki morlukları kapatmak için önce az miktarda fondöten sonrasında olabildiğince kapatıcı kullanıyordu.
Sessizce yemeğimi yerken bunları düşünüyordum. Kafamı kurcalayan düşünceler beni rahat bırakmak istemiyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Eğer tedavi olmak istemiyorsa yapacak bir şeyim yoktu. Hem tedavi olmayı kabul ederse bile zorlu bir süreç ile karşı karşıya kalacaktı. Ona yardım etmemi istemeyebilirdi, tedavi sırasında aksilikler meydana gelebilirdi. Daha bir sürü olasılık vardı. Onun yerine tek başıma savaşamazdım. Güçlüydüm ama başkası için savaşacak kadar değildim. Onun istemesi gerekiyordu.
"Oturabilir miyim?"Derin düşüncelerimden sıyrıldım. Karşımda masama oturmak için izin isteyen Jonas duruyordu. Öğle arasındaydık. Yanıma gelmesi muhtemeldi. Kendini affettirmek istiyor olmalıydı. O kadar aramadan sonra yanıma gelmesini bekliyordum zaten.
"Hayır desem beni rahat bırakacak mısın?"Diye baygınca sordum.
Omuz silkti."Sana kendimi doğru ifade edebilmem için bir şans vermeni istiyorum ve bunu zorla da olsa yapmanı sağlayacağım."
Gözlerimi devirdim."İfade etsen bile değişen bir şey olmayacak Jonas. Ben zaten anlayacağımı anladım. Kendini ifade ettiğinde her şey eskiye dönecek sanıyorsan boşuna dilini yorma derim."
Karşımda duran sandalyeyi çekti ve oturdu. Elinde olduğunu yeni fark ettiğim tepsiyi de masama bıraktı."Şununla başlayayım o zaman; artık daha cesur olacağım. Seni ilk gördüğümden beri arzuladığımı bileceksin mesela. Her dakika sen düşündüğümü ve sana sahip olmak istediğimi bileceksin. Bilmen gereken çok şey olacak Eva. Seninle aramızdaki ilişkinin boyutunu en üst seviyeye taşımak istiyorum."
Kaşlarımı çattım. Ne diyordu bu aptal?
"Öncelikle sen de şunu bil; ben senin MALIN değilim ve bana SAHİP olamazsın. Ayrıca kurduğun bu iğrenç cümlelerle değil ilişkiyi en üst seviyeye taşımak, bir ilişkiye bile sahip olamazsın. Bizim aramızda artık ARKADAŞLIK ilişkisi bile yok. Seninle muhattap olmak istemiyorum. Seni hayatımdan sildim."
Yüzünde şeytani bir gülümsemeyle bana baktı.
"Beni nasıl tahrik ettiğini bilseydin keşke Eva. Kurduğun bu cümleler bile beni tahrik ediyor. Seni rahat bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. Bundan sonra ensendeyim. Her hareketini izleyeceğim. Gittiğin her yerde karanlığım seni takip edecek. Gündüzün olamayacak. Yaptığın en küçük hata bile seni bitirmeme yetecek. Ne olursa olsun durmayacağım Eva. Bana boyun eğip diz çökene kadar durmayacağım."
Masamdan kalktı.
"Senden iğreniyorum. Gerçek yüzünü gördüğüm için şanslıyım, seni şerefsiz."
Gülümsedi ve yanağımdan bir makas aldı. Yanımdan geçmeden önce de kulağıma fısıldadı,
"Gerçek yüzümü daha görmedin, güzelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
touch me, boss
Short Storyvücuduma dokun, ellerini kadınlığımda gezdir. evet, bu çıldırtıcı. +18 ©goddessvera