Vücudum yanıyordu. Göğsümden aşağıya doğru inen kahveyi hissedebiliyordum. İnerken yakıyordu ve gözlerim dolmaya başlamıştı. Karşımdaki kaslı varlığa baktım. Sarı saçlı genç bir çocuktu. Telaşlı telaşlı konuşmaya başladı.
"Çok üzgünüm! Gerçekten, acelem vardı. Özür dilerim!"
Kafamı sallayarak sorun olmadığına inandırmaya çalıştım.
"Sorun yok, iyiyim.""Emin misiniz? Kahve sıcak-"
Elimi kaldırıp sözünü kestim. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum.
"Sorun değil, kahve ılıktı. Üstümü değiştireceğim."Kafasını salladı. Acelesi vardı.
"Peki o zaman gitmem gerekiyor. Tekrardan özür dilerim."Yanımdan ayrılınca koşarak lavaboya girdim. Lavaboda kimse yoktu çünkü herkes öğle arasındaydı. Kapıyı kitleyip üzerimdeki elbiseyi üzerimden çıkardım. Sadece iç çamaşırlarımlaydım. Göğsüm kıpkırmızıydı. Islatarak yanığın sızısının geçmesini bekledim.
Bu sırada da göz yaşlarımı tutamaz hâle gelmiştim. Biraz daha su tutup mecburen üzerime aynı elbiseyi giyerek lavabodan çıktım. Kendi odama girip elbiseyi tekrardan çıkardım. Ağlayarak yedek kıyafet arıyordum.
"Of lanet olsun!"
İnleyerek dolabımın içerisini karıştırdım. Yedek bir elbisem vardı ama dekolteliydi. Herkes kızarıklığı görebilirdi. Yapacak bir şeyim yoktu giymek zorundaydım.Tam elbiseyi elime almışken birden odamın kapısı açıldı. Şaşkınlıkla ve kurumuş göz yaşlarımla gelen patronuma baktım. O da benim gibi şaşkındı.
"Ben evrakları istemek için-"
Yutkundum. Gözleri baştan aşağıya beni süzerken kendimi çok rahatsız hissediyordum. Gözleri göğsümdeki kızarıklığa takıldı. Kaşlarını çattı ve yarı çıplak olmamı umursamadan sordu.
"Göğsüne ne oldu?"
Ellerimle kendimi kapatmaya çalıştım ama nafileydi.
"Önemli bir şey değil."Kaşlarını daha çok çattı.
"Nasıl önemli değil? Kıpkırmızı olmuş."Ağır adımlarla dibime kadar gelip göğsüme dokundu. İnledim. Canım yanıyordu.
"Önemli değil ha? Önemli olmadığına emin misin Eva? Göğsün yanmış."
Elini göğsümden çekmeye çalışınca tekrardan konuştu.
"Yardım etmeme izin ver Eva. Görmüyor musun? Kötü durumda."Elini bıraktım. Ne olduğunu anlamadan belimden tutarak masamın üzerine otutturdu. Nefesim kesiliyordu. Umarım fark etmezdi. İlk yardım çantasının bulunduğu kutuyu açtı ve içinden yanık kremi çıkardı. Tekrar yanıma gelip iki bacak arama girdi. Gözlerime o güzel yeşil gözleriyle bakarken nefes almak çok zordu.
Yanık kremini açtı ve eline biraz sıktı. Buz gibi olan krem göğsüme değdiğinde inledim. Eli göğsümde böyle gezerken ıslanmamak mümkün müydü? Tanrım, patronum göğsüme krem sürüyordu!
"Nasıl becerdin bunu?"
Diye sordu.Güzel yüzüne hayranlıkla baktım ama onun gözü göğsümdeydi.
"Biriyle çarpıştım ve kahvem üzerime döküldü."Derin bir nefes alıp kremi iyice yedirdi. Elleri göğsümdeydi ve bu mükemmel bir histi.
"Dikkatli ol, şu haline bir bak."
Dudaklarımı ısırdım. Beni düşünüyor muydu? Ah hayır sadece saçmalıktı."Olurum."
İşi bittiğinde elini ıslak mendille silmiş kremi ve çantayı kaldırmıştı.
O sırada bende patronuma arkamı dönmüş elbisemi giymiştim."Teşekkür ederim Bay Lee."
Omuz silkti.
"Dikkatli ol."Odamdan çıkarken düşündüğüm tek şey göğsüme değen o güzel parmakları olmuştu.
🔥
"Cidden Eva. Böyle nasıl yakabildin göğsünü?"
Askılımı düzeltip Jessie'ye dudaklarımı büzdüm.
"Sana da kaslı bir çocuk çarpsa sende üzerine kahve dökerdin."Kıkırdadı.
"Of, keşke sizin şirkette çalışıyor olsaydım. Sex hayatım daha da zenginleşirdi."Kaşlarımı çattım.
"Geçenki olayı unutmadım. Bence hiç konuşma!""Özür diledim Eva! Söz de verdim bir daha olmayacak unut artık."
Gözlerimi devirdim. O sırada da zil çaldı. Gelen kişi Jessie'nin sevgilisiydi. Evet, sürekli yeni bir sevgilisi oluyordu!
"Hey, bebeğim mükemmel görünüyorsun!"
"Imm, sen de öyle."
Kıkırdayarak evden çıkan ev arkadaşımın son sözü
"Yarın görüşürüz Eva!" Olmuştu. Yine bir barda ya da evde sabahlayacaktı.Bense Netflix'i açıp dizi izlemeye başlayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
touch me, boss
Short Storyvücuduma dokun, ellerini kadınlığımda gezdir. evet, bu çıldırtıcı. +18 ©goddessvera