2

651 23 3
                                    

Acacia'nın telefonu çaldı:

-"Efendim meleğim". Meleği onun annesiydi. 

-"Ne? Nasıl yani. Anne şaka yapıyorsun?!" diye haykırınca tırstım yani açıkcası. 

-"N'oluyo Acacia?" diye şaşkın gözlerle ona baktım. Eliyle bir dakika işareti yaptı. 

-"Tamam melek, yarın sabah oradayım." diyerek telefonu cebine koydu. Hayır, hayır aklıma gelen şey olamaz. Babasına mı bir şey oldu yoksa? Korkulu ve tedirgin ve şaşkın bi şekilde etrafa baktım. Acacia anladı herhalde; 

-"N'oldu, iyi misin?". Çok iyiyim o kadar iyiyim ki keyfisine korkuyla etrafa bakındım. 

-"Filmden etkilendi herhalde hanımefendi." dedi Luke. 

-"Öncelikle senin o mavi gözlerini oymadan sus Luke efendi. İkincisi de babana bir şey mi oldu Acacia? Boşu boşuna Paris'e uçma yarın. Meraklandırmasana ya.". Calum daha yeni bulmuşken kaybetme korkusu gibi bakışla duruyodu. Ağzını kapat çocık sinek kaçar.

-"Öncelikle babama bir şey olmadı Sarah. Sana söylemiştim 6 senedir görmediğim dayım vardı. Gelmiyor çok özlüyorum, demiştim. İşlerinden sıyrılıp beni görmek istediği için annemlere geliyomuş. Yaz tatilinde olduğumuz için gelirim diye düşünmüşler. Bileti ayarlıyoruz diye aramışlar işte." dedi.

Sonra Calum'a baktı. Calum rahatladı daha yeni teklif ettim, hop, düşüncesinden sıyrılarak;

-"Ve bu geceyi müstakbel sevgilimle geçirmek istiyorum" dedi birazda sırıtarak Calum'a bakarken. Nasıl beraber duracağız gibi birşeyler fısıldadı. 

-"Bize gelin bu gece. Hem sıkılıyorduk biz de dimi Luke?" diye koluna vurdu. Luke da telefondan başını kaldırarak kolunu sıvazladı.

-"Ben gelmesem olmaz mı? Hem ikiniz eğlencenize bakın." dedim.

-"Bence de niye gelsin ki?" dedi Luke.

-"Hm öyle mi? Calum odamız hazır değil mi Acacia'yla." dedim. Calum gözleri kısık bir şekilde başını salladı. Ofladı Mavi Bey.  

  Arabayı aldım. Kapıyı açacaktım;

-"Calum'la yalnız gitsek iyi olur sanki." dedi papatya-papatya;Acacia. Telefonda öyle kayıtlı-. Luke'u göstererek sorusal bakışlarla yöneldim. Calum da Luke'a bişeyler söylüyodu. Bana baktı sahte bir sırıtış gerçekleşti. 

-"O da senle."Ah bari parmakla göstermeseydin Acacia!. Luke bana doğru yaklaştı, Acacia da gitti.  Sonunda arabaya binebildik. Kemerimi taktım. Çünkü Miami emniyeti seviyo .s Uyarıcı bakışlarla Luke'a emniyeti işaret ettim. Ow diyerek o da taktı. Sessizlik hakimdi.

*****

   Taboo oynamaya karar verdiler ben Michael ve Ashton'la tanışırken. Daire oluşturduk. Michael, Acacia, Calum bir takım oldular. Ben de Ashton ve Luke ile takımdım. Sıra bana gelene kadar telefonumda Candy Crush'la oyalandım..... Calum dürttü kolumdan sıra sende manasında. Çevresel sıraya göre ben Luke'a soruyodum. Hadi bakalım hayırlısı! Kart seçip elime aldım. Veeee kelime; piercing! Aslında Luke'a anlatmak kolaydı ama yasaklı kelimeler engeldi. -Yasaklılar; ağız, metal, burun, halka,kaş-. Vücuttan bir yer gibi duruyorlar kelimeler. 

-"Hoşlandığın bir aksesuar?"dedim.

-"Bileklik." dedi. 

-"Immm şey, cool yapan bir aksesuar."

-"Zımbalı bileklik." İşin gücün bileklik. O sırada kafamda mavi bir ampul yandı;

-"Biriyle öpüşürken rahatsız eden bir şey?"

-"Karşılık vermemesi." dedi sırıtarak. Sapık!

-"Kızın rahatsız olabileceği bir şey?"

-"Eski sevgilimi anımsadım da, piercing di mi?"

-"Evet!" dedim. Ama kızı düşündüm, ben eğer ki sevgili olsaydım -ama asla- gözlerine bakmaktan öpüşemezdim ki zaten. 

-"Sırıtma." diyince Luke kendi kendimi tavana baktığımı anımsadım. 

-"Uyumalıyız bence artık, erken kalkacağım ben." dedi ve Acacia Calum'u yanaktan öperek ayağa kalktı ve çıktı. Sonra hepimiz ayaklandık zaten.

*****

  Susadığımı hissettim. Acacia'yı uyandırmadan parmak uçlarımla kapıya doğru yöneldim. Yine aynı adımlarla mutfağa gittim. Suyu aldım, tam çıkacakken bahçeye çıkma isteği geldi içimden. Temiz hava istiyodum. Çıktığımda salıncakta arkası dönük bir sarı kafa buldum. Luke'tu bu. Yan salıncağa oturdum. Bana baktı, sırıttı. Telefonuna geri döndü. Bi 30 saniyelik sessizlikten sonra "İyi geceler" diyerek ayağa kaltı. Ben de tatlı uykuma devam etmek için ayaklandım. Tam kapıdan geçicekken o da geçmeye çalıştı. İkimizde durduk ve bakmaya başladık birbirimize. O neye bakıyodu bilmem ama ben gözlerine kitlenmiştim bikaç saniye. Geri çekildi ve geçmeme izin verdi. Hahayyt! Öküzlük yapmadı garip. 

-"Kapılarla ilgili bir sorunumuz var." dedi yarım bir tebessümle.

-"Kesinlikle." diye karşılık verdim, yukarı çıktım, odaya girdim ve yastığıma sarıldım. Aklımdaki tek şey öyle mavi bir tonun herkeste olamayacağıydı.

*****

      Luke'un Ağzından

   Calum Acacia'ya sarılıp, Acacia yemek yaparken kalanları uyandırmamı istediler. Michael odadan çıktı, Calum lavobodaydı zaten. Geriye, ımm geriye Sarah kalmıştı. Odaya girmek istemiyordum ama Calum'un cenabet bakışlarını da istemiyodum. Zorla odaya girdim. "Uykucu penguen kalk bakalım" dedim, bağırdım yani. Homurdandı ve "5 dakika daha istedi". "5 dakika değil o 5 saniye" dedim ve kolundan tuttum. Kaldırdım dayandı, yatağa doğru koştu falan, benim gibiydi ama ben bugün erkenciydim. En son öyle bi yatağa doğru koştu ki bileğinden tuttuğum için ben de gittim. Üzerine düştüm. 

   Sarah'ın Ağzından

   Üzerime düştü öküz. İyi ki dengeli düştü yani ağırlığını vermedi, verdi de baktı ağır hafif geri kalktı sarı kafa. Onu bunu bırak ta o ne biçim göz?! Sibirya kurdu gibi mübarek. O niye bana bakıyordu ki? Kalksana. 

-"Üzerimden kalkar mısın?." diye çıkıştım. Demez olaydım, yakın olduğum için dudaklarımız değdi ufacık. Dün haksızdı, piercing rahatsız etmiyor. Ne diyorum ben? Saçmalama Sarah..

Yorumm, Vote ve Okumalarınız bizim için önemli. Teşekkürler..:)


Blue Paradise  ▲ HemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin