Merhabaa. Öncelikle okuduğunuz için hepinize minnettarım. Bu bölüm multimedia için istediğiniz resmin linkini bana gönderin! En beğendiğimi kullanacağım. İyi okumalaar (:
Bence bugün gereğinden fazla bu cümleyi tekrar ediyorum. Dudaklarımdan birkaç kelime çıkabildi:
"Luke. Lütfen. Hızlan." İçimden hem dediğimi yapmasına seviniyor, hem de bol bol şükrediyordum. Arkadan gelenler Brad'ler değildi. Polisti. Muhtelemen gittiğimiz için bizi arıyorlardı. Biz de kaçıyorduk. Bir ekşın olsun diye yoksa kamptan kaçtığımız için peşimizdeydiler.
'' Luke gözden kaybol. Köşeye falan çek. Farları kapatalım fark etmesinler.'' Ne ekşın olucaksa tam olsun.
'' Tabi akşam ya ben köşeye çekince fark etmezler. Bu arada farları kapamam için ilk açmam gerekirdi ama gündüz far açma gibi bir huyum yok ne yazık ki.'' Harbiden sabahtı dimi?
'' Tamam merak etme istiyosan kurtulurum onlardan.'' Başımı çok hızlı evet anlamında salladım. Bir anda direksiyonu sağa kırdı ve kafamı cama çarptım. Ama alışkınım, hani uyumak istersinizde başınızı cama koyarsınız ya ve kafanız boyuna cama çarpar ordan işte. Sanki burayı hatırlıyor gibiyim. Polisler çoktan kaybolmuştu. İstediğinde inatçı birisi olabiliyor bizim domates kafa.
'' Nereye gidiyoruz Luke?''
'' Sence.?'' Ne kadar akıllı hadi alkışlayalım.
'' Ne biliyim ben Lucas? Ama burası tanıdık geliyor.'' Araba birden fren yaptı.
'' Bana Lucas deme.'' Sakince söylemişti ama korku filmlerinde sizi öldürmek isteyen kişi ilk önce sakin bir tonda konuşurda daha sonra korkunç bir yüze bürünür ya onun kadar korkutucuydu bu sakinlik.
*****
Şu an nerede olduğumuzu merak ediyorsunuzdur söyliyeyim. Luke' un (!) annesinin evinin önünde iki saattir zile basıp basıp basmamak arasındayım.
'' Ne bekliyorsun Sarah?''
'' Acaba zile basıp kaçsak mı?'' Mal mısın sen bakışlarını atınca zile bastım. Luke' un annesi kapıyı açtı. Beni görünce gülümsedi ve nefes almamı önliyecek şekilde sarıldı.
'' Merhaba. Bayan Hemmings. Nasılsınız efendim?'' Hayatımda ilk defa bu kadar resmi konuştum ve bana fazla bile geldi.
'' İyiyim Sarah. Sen nasılsın canım? Ayrıca bu kadar resmiyete gerek yok. Bana sadece Liz demen yeterli.'' Ne kadar sevindim anlatamam. Adımı Luke söylemiştir herhalde. Başımı olumlu anlamında sallamakla yetindim. Luke ile sarıldılar. Birde sulu sulu öpmeleri yokmu........ ÖLÜM........
*****
2 saattir Luke'un küçüklük resimlerine bakıyorum. Luke ne kadar kızsada bakmamı engelleyemez.
'' Tipe bak. Luke bu sen misin? Ahahdahhahhhaa'' Hayır Sarah. Tek boynuzlu uçan ve uçarken arkasından gökküşağı çıkan at o. Tamam son söylediğim mantıksız bir soru olabilir ama resmen yere düşen dondurmasını yalamaya çalışıyor ve babası onu engelliyor. Hayal edin. Evet komik.
'' Sarah kes şunu. Anne sende kaldır şunları artık.'' Ciddiliğini yesinler. Dondurma. Ben artık buna hep gülerim. Luke' a çaktımadan fotoğrafın resmini çektim. Koz olsun elimizde dimi ama? Liz elinde birkaç CD ile geldi ve bana uzattı.
'' Sarah izlemek istersin diye düşündüm. Luke'un videoları.'' Bu kadın çok tatlı. Kulağıma eğilip Luke'un duyamayacağı bir tonda devam etti.'' Resimlerini çekmeyi unutma. İyi şantaj olur.'' Kafa dengi bayağı. Resmen oğlu için bana şantaj verdi.
*****
Videoları izliyor resim çekiyor ve bol bol anırıyordum. Luke ise sadece kızıyordu. Benim gülüşlerimi kesen kapı ziliydi. Liz kapıyı açmaya gitti. Geldiğinde elinde bir bebek vardı. Çok tatlı bu yaa. Luke'u andırıyor biraz sanki. İçeri bir kadın daha girdi.
'' Sarah bu Meghan. Benim kız kardeşim.'' Meghan rüyamda görmüştüm ama gerçek olması şaşırttı beni.
'' Merhaba. Ben Sarah. Bu bebek sizin mi?'' Luke'un bebeği görmüyormusun? Aklıma başka bir şey gelmedi ne yapayım.
'' Evet. Adı Nash. Zaten bu gün fazla fazla tanışırsınız. Anlattın değil mi Liz?''
'' Hayır. Sen söylersin diye düşünmüştüm.'' Bize biri açıklama yapabilir mi? Luke hala etrafa bakıyor. O da bir şey anlamamış.
'' Anne ne oluyor?'' Aferin iyiki sordun Dondurma hala gülesim geliyor.
'' Önemli bir şey değil. Biz bugün evde olmayacağız. Bu yüzden Nash'e siz bakıcaksınız. Sakın bebeği öldürmeyin sapa sağlam istiyorum.'' Çok güzel. Kamptan kaçtım, kafamı vurdum, hastaneye gittim, pisliklerden kaçtım,polisleri de atlattım ve sonuca bakın bebek bakıcam. Hiç değilse çok tatlı bir bebek iyi anlaşabiliriz.
''Luke anladığınıza göre biz çıkıyoruz.'' Kimle dememek için kendimi zor tuttum. Luke kafasını olumlu anlamında salladı ve Liz evden çıktı. Maghan dünden razı zaten. Çocuğu bana verip direk kaçtı kadın o kadar da kötü olamaz bebek bakmak. Değil mi?
'' Sarah ben lavaboya gidiyorum Nash'e bakarsın?'' Hayır canım benim aklımdan Nash'ı çöp poşetine koyup uçurumdan atmak gelmişti ama neyse.
'' Tamam. Zaten başka ne yapabilirim ki?'' Omuz silkti ve yukarı çıktı.
*****
Yarım saattir Luke gelmeyince yukarıya çıktım. Kapısı yarım açık ve kapının üzerinde 5SOS'un sembolü olan odaya girdim. Tahmin ettiğim gibi burası Luke'un odası. Nash'i yatağın üzerine bıraktım ve onunla oyun oynamaya başladım. Telefonuma gelen mesajla resmen telefona uçtum diyebiliriz. (Telefon cebimde değil yatağın diğer ucunda.) Mesajı açtım.
Kimden:Lucas
'' Bebek kucağına yakıştı. Onu öldürmeyeceğine eminim.''
Neeee. Öldürmek mi? Bu bebeği mi? Bir dakika; Yakışmak, bebek, bana. Bir şey ifade etmedi.Kafamı arkama çevirmemle bana bakan ve tahminime göre yeni duştan çıkmış bir Luke bana bakıyordu.
'' Ne demeye çalıştın Luke?''
'' Neyden bahsediyorsun?'' Ne demek neyden bahsediyorsun? Şizofren falan da bana mı söylemiyor bu? Ona biraz ölümcül bir şekilde canım sen hayırdır bakışlarımı attım. Arkamı dönüp Nash'in yataktan düşmeyeceğine emin olduktan sonra Luke'a döndüm. Dolaptan yeni bir kazak alıp üzerindekini çıkardı. Çığlık atıp iki elimle gözlerimi kapattıktan sonra arkamı hızlıca döndüm. Nash ise gülmeye başladı. Harika !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue Paradise ▲ Hemmings
FanficMavi, mavi diye ölüp, mavi cennete gidecek bir kızım gibi..