7.Bölüm ▼ Christmas

433 19 1
                                    

    Beyni sulanmış yazarlarınız burda yeni bölüm atıyor. Acıyın da yorum yapın. Sadece 2 okuyucudan toplam geliyor. Bölüm şarkısı; Santa Tell Me. İyi okumalar.. *)

   Zil çalınca yerinden hopladım. Buna hoplamak denirse. Resmen koltukla kendimi altını üstüne getirmek deyimine uydurttum. Luke kalktı ve kapıyı açtı. Cırtlak bir kız sesi doldurdu evi. Luke "Gel güzelim."diyerek koltuğa oturttu. Hemen yanıma. Hey hey hey, Luke'un güzelim dediği kız yanıma oturamaz benim. Kalk lan Sarah! diyen iç sesime 'Yürü lan Aslan'diyerek kalkıp yan koltuğa yayıldım. 

"Ben Meghan. Luke'un kız arkadaşı oluyorum." demesiyle ben şok, ben iptal, ben vefat. Böyle şirin bir kız, böyle öküzün tohumuyla nasıl çıkar. Tamam Luke mükimmel mavi gözlere sahip olabilir, ya da derin bir mağara kadar görkemli olan gamzeleri, hepsini geç biçimli dudakları olabilir. Ama bu bir katır götü olduğu gerçeğini değiştimiyor. 

"Ben de Sarah. Sarah Ross. Calum'un sevgilisinin kardeşi niyetine en yakın yakın arkadaşıyım."dedim. Luke'a baktım. İfadesiz yüz ifadesini takındı. Ben de yapmaya çalıştım. Bende kabız olmuş orangutan manzarasına yol açtığına eminim. Birden o şirin kızın telefonu çaldı. 

"Imm, Luke. Şey benim gitmem gerekiyor tatlım. Yarın görüşürüz partide."dedi ve Luke'a göz kırptı ve bana da tebessüm edip kapıyı çarptı. Luke'un dudakları yukarı kıvrıldı. Hep kıvrılsın zaten. Mutfağa gidip pizza kutularını ve kola şişesini tezgahın üzerine koydu. Sırtını dayadı ve bana bakmaya başladı. Hem de duygusuzca. İçinde ruh yerine sığır olduğu konusunda nesnel yargıya vardım. Sonra tebessüm edip başını öne eğdi ve parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. Nirvana-Smells Like Teen Spirit çalan telefonunu açtı. 1-2 dakika sonra kapattı ve yanıma geldi.

"10 dakikan var. Hazırlan. Gidiyoruz." Emredersin pozisyonuna geçtim ve paytak adımlarla merdivenden yukarı çıktım. 

"Öyle yürüme."

"Neden Luke efendim?"

"Çünkü penguenler öyle yürür."dedi ve kıkırdadı. Umursamadan yukarı çıkmaya devam ettim. "Ve ben penguenleri severim." dediğinin mırıltısını duydum.

*****

   "Hadi ama Lucas, bebeğim. Acele et, tatlım. Ben çıkıyorum, Meghan teyzen beni bekler." dedi Liz ve ve çıktı. Liz Luke'un annesi olur tanıştırayım. Ayrıca Luke, değil, Lucas bundan sonra. Sırf gıcık olduğu için tekrar tekrar söyleyeceğim. 

    "Luke, yıldızı ben koyabilir miyim? Benim ail-ailem olmadığı için hep özenmişimdir böyle beraber yapmaya. Olur mu Lucas?" 

"Bana Lucas demeyi kesersen neden olmasın?"

"Kabulüm, anlaştık."dedim.

"Peki bana Lucas demeyi kesen kız, nasıl yetişeceksin?". Haklıyıdı ben kısayım çünkü. Hatta nerdeyse yanında çocuğu gibi duruyorum. İşaret parmağıyla belediye çukurunu hedef aldı ve oraya  yerleştirdi. Bu düşünüyorum anlamına geliyordu. 

"Peki, buldum. Sırtıma alsam sapık var diye mahalleyi ayağa kaldırmazsın umarım?" dedi yamuk gülümsemesiyle. Sorun olmaz anlamında kafamı salladım. Koltuğa çıktım, o da önüme geldi. Sırtına atladım. Çam ağacının yanına geldik. Dikkatlice eğilerek bana yerdeki yıldızı verdi. Tam önüne geldik ve biraz daha yükselerek yıldızı yerleştirdim yerleştirmesine ama bel ve dizlerimin altındaki kolları izlemekte yetiniyordum şuan. Yüzümü sağa çevirdim. Luke ve aramda 2-3cm gibi bişey vardı. Sıcak nefesini yüzümde hissettim. Piercinginin soğukluğunu da.

"Annem nerede?"dedim.

"Annen mi?" diye sordu. Annemin öldüğünü biliyordu çünkü. 

"Annen demek istemiştim. -Anan Luke anan.-" dedim ve yüzümü sola çevirdim.

"Çıkmadan önce Meghan teyzeye gideceğini söyledi ya. Ayrıca, sen benim anneme anne mi dedin?" Çarpık bir sırıtmayla söyledi bunu. Utanarak geri döndüm. Konuyu değiştirmem gerekiyordu.

"Senden son bir şey isteyeceğim. Bu da son. Söz, başka zaman olmaz."dedim. O da söyle anlamında kafasını salladı. 

"Benim hayalimi gerçekleştir. Hep yeni yıla bir öpücükle girmek istemişimdir. Ve, bu tiple asla bir sevgilim olmayacak. Hem sen daha önce tehdit için yapmıştın bunu."dedim ve muzipçe sırıttım. İntikam soğuk yenen bir mamadır. Garip olan, sıcak bir nefesin dudaklarımda oluşuydu. Gözlerimi açtım, ve okyanus mavisi bir çift göze baktım. Luke'du bu. Başka kimse yoktu zaten. Karşılık verdim, ama ben ilk defa öpüşüyorum kusuruma bakmayın. Alt dudağımı kavradı, ben bir şey yapamadım o harekete. Midemde katırlar sevişiyordu. Emmeye devam ettim. Kısa bir süre nefes almak için ayrılıyorduk ve tekrar geri buluşuyorduk. Diliyle devam edecekti fakat geri çekildim. Zaten ben bunu yarın gece için söylemiştim, yarın yeni yıla girecektik. 

"Hayalini gerçekleştirdim küçük prenses. Fakat bunu yarın yapamam. Sevgilim var ve onun yanında olacağım"dedi ve beni koltuğa bırakıp ayaklandı. Bu neydi biliyor musunuz? Öküzlüğün dibi..


Blue Paradise  ▲ HemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin